KCK: AKP SAVAŞA HAZIRLANIYOR
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşen BDP heyetiyle ilgili tehditlerine yanıt verdi
24 Ekim 2013 Perşembe 16:13
Erdoğan’ın söylemlerinin, AKP’nin çözüm için adım atacağı inancını bitirdiğini kaydeden KCK, bu yaklaşımın “kesinlikle bir savaşa hazırlanmayı ifade ettiğini” belirtti. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın adaya gitmesinin engellenmesiyle birlikte, BDP heyetine Hükümet müdahalesine dönük tartışmalara KCK’den yanıt geldi.
Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın “İmralı’ya kimin gideceğine biz karar veririz”, “BDP verdiği mesajlarla Adalet Bakanlığı'yla arasını açmamaya çalışsın, yoksa ipler kopar” şeklindeki tehditlerine cevap veren KCK, müdahalenin süreci sabote anlamına geldiğini belirtti.
“AKP süreci bitirdim demiyor, ama süreci bitirdiğini ortaya koyan her şeyi yapmış bulunmaktadır” diyen KCK, Hükümet’in seçimlere kadar oyalama, iktidarını sürdürme stratejisini izlediğini ve bu yaklaşımın “kesinlikle bir savaşa hazırlanmayı ifade ettiğini” kaydetti.
“AKP'nin söylem ve tutumları tahammül edilmeyecek noktaya gelmiştir. Çözüm zihniyeti ve niyeti olmayan böyle bir siyasi anlayışa artık demokratik kamuoyunun dur demesi ve çözüm için demokrasi güçlerinin mücadeleyi yükseltmesi gerekir” çağrısında bulundu.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’nın açıklaması şöyle:
Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda BDP'ye yönelik hakaretleri artmış bulunmaktadır. Bir taraftan hakaretler yaparken, diğer taraftan da tehditler savuruyor. “İmralı’ya giden heyetleri ben belirlerim” diyor. “BDP Adalet Bakanıyla iyi geçinsin, yoksa adaya gidemez” tehdidi yapıyor. Hükümet’in İmralı’ya giden heyet üyelerinden Selahattin Demirtaş’ı engellemesine yönelik eleştirilerden sonra bu açıklamalarda bulunulmuştur. Daha önce de defalarca heyetten bazı isimlerin İmralı’ya gidişini engelledikleri bilinmektedir.
HEYETE MÜDAHALE SÜRECİ SABOTE ANLAMINI TAŞIYOR
Başbakan ve AKP’nin bu söylem ve uygulamaları kendilerinin de demokratik çözüm süreci olarak ifade ettikleri sürecin bir tarafı olan BDP'ye yöneliktir. Böylece BDP heyetinin bu süreci başlatan Kürt Halk Önderiyle yaptığı görüşmelere müdahale edilmektedir. AKP hükümetinin süreci geliştirecek görüşmelere kolaylık sağlaması gerekirken, görüşmeleri anlamsız hale getiren ve kendi istediği gibi sürmesini isteyen müdahaleler ve saldırılarda bulunması süreci sabote etmek anlamına gelmektedir. Eğer bir tarafın heyetlerine keyfi müdahale ediliyorsa orada görüşme ve diyalogdan bile söz edilemez. Zaten taraflı tarafsız herkes, AKP'nin bu heyetlere müdahalesinin sürecin ruhuna aykırı olduğunu söylemektedir.
SÜRECİ BİTİRDİM DEMİYOR AMA…
Bu süreci başlatan Kürt Halk Önderidir. Kürt Halk Önderi bir çözüm olacaksa bunun baş müzakerecisi konumundadır. Kamuoyu da Kürt Halk Önderinin böyle bir konumda olduğunu, bunun da Türkiye için bir fırsat olduğunu vurgulamaktadır. Gerçek bu iken, bu Önderlikle görüşen heyetlere müdahale edilmesi AKP'nin bir çözüm zihniyeti olmadığını göstermektedir. Önder Apo, “Sürecin ilerlemesi için başka siyasi partiler, aydınlar, sivil toplum örgütleri, Kürt siyasi partileri ve şahsiyetleriyle görüşmem gerekir” derken, milletvekili olan BDP heyet üyelerinin engellenmesi süreci bitirmekten başka anlama gelmemektedir. AKP süreci bitirdim demiyor, ama süreci bitirdiğini ortaya koyan her şeyi yapmış bulunmaktadır.
Kürt tarafının yaptığı tüm eleştiriler AKP'nin sürecin ruhuna uygun davranmadığı ve hiçbir adım atmadığı yönünde olmuştur. AKP ve Başbakan sürece olumsuz ve samimi yaklaşmamaları gerçeğinin açığa çıkmasını istemiyorlar. Süreci tıkatan ve bozan yaklaşımlarının açığa çıkmasını istemiyorlar. Bu nedenle AKP'nin sürece çözüm için değil de oyalamayla yaklaşan yüzünü açığa çıkaran eleştirilere tahammül edemeyerek öfkelenmektedirler.
KÜRTLERİ HOR GÖREN BİR ANLAYIŞ SORUNU ÇÖZEMEZ
Bir sorununun çözümü için tarafların heyetlerinin davranışını ve sözlerini bir tarafın belirlediği dünyanın neresinde görülmüştür? Bu gerçeklik, AKP'nin bir çözüm politikası olmadığını ortaya koymaktadır. AKP'nin istediği tek şey, Kürtlerin soykırımcı sömürgeci politikalara sessiz kalması; varlığını, özgürlüğünü ve iradesini tek millet ve tek vatan diyerek Kürtleri soykırıma uğratan devletin insafına bırakmasıdır.
Başbakan, eski devlet yetkilileri gibi “Kürtler akıllı uslu olsunlar, yoksa karışmayız ha!” diye tehdit üslubu kullanırken, Adalet Bakanı da mazlum ve hakları gasp edilmiş Kürt halkının temsilcilerine “İstikrarı bozmayın” demektedir. İstikrardan, barıştan ve huzurdan anladıklarının, Kürtlerin boyun eğmesi ve sessiz kalması olduğu bir daha görülmüştür.
Kürtleri yüzyıllık devlet zihniyeti gibi aşağılayan, hor gören bir anlayışın Kürt sorununu çözmeyeceği açıktır. Her şeyden önce Kürt halkına ve temsilcilerine saygılı olunması şarttır. Bir çözüm zihniyeti olup olmadığı en başta böyle belli olur. AKP saygısız, hakaret edici tarzı ve tehditkar üslubuyla bir çözüm zihniyeti olmadığını bir daha ortaya koymuştur. Süreci tıkatan ve bitiren zihniyetin bu olduğunun da her vicdanlı ve hakkaniyet sahibi insan tarafından görülmesi gerekir.
AKP KESİNLİKLE SAVAŞA HAZIRLANIYOR
Başbakan ve AKP'nin başta Kürtlerde olmak üzere demokrasi güçlerinde güvensizlik yaratan ve çözüm için adım atacağına dair inancı bitiren bu yaklaşımları kesinlikle bir savaşa hazırlanmayı ifade etmektedir. Çözüm zihniyeti ve niyeti olan bir siyasi gücün kendi konumunu bu duruma getirmeyeceği açıktır.
Bir daha görülmüştür ki, AKP seçim öncesine kadar oyalama yapmakta, seçim yaklaştığında da milliyetçi söylemlerle MHP ve CHP tabanından oy alarak iktidarını sürdürme stratejisi izlemektedir. AKP yıllardır sürdürdüğü politikayı bugün de yürütmektedir. Ancak oyalama politikasını artık sürdüremeyeceğinden şiddetli bir savaşa hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Kürt Halk Önderi, Kürt Özgürlük Hareketi ve BDP şimdiye kadar makul, sabırlı ve sorumlu davranarak AKP hükümetine çözüm için adım attırmak istemiştir. Bazen hakaret eden, saygısız ve sürecin ruhuna uygun olmayan davranışlarına devlet geleneği, dil ve alışkanlıklarını bir anda bırakamıyorlar düşüncesiyle tahammül etmiş olsak da, kamuoyu da görmektedir ki, AKP'nin söylem ve tutumları tahammül edilmeyecek noktaya gelmiştir.
Çözüm zihniyeti ve niyeti olmayan böyle bir siyasi anlayışa artık demokratik kamuoyunun dur demesi ve çözüm için demokrasi güçlerinin mücadeleyi yükseltmesi gerekir. AKP'nin politikaları karşısında tek seçenek, mücadeleyi yükselterek Türkiye'nin demokratikleşmesini gerçekleştirip Kürt sorununun çözümünü sağlamaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV