KILIÇDAROĞLU'NDAN ERDOĞAN'A ÜÇ GÜN!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin PM toplantısında konuştu
23 Ocak 2016 Cumartesi 13:11
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:(Kamer Genç) Doktorlar bir kaç saat içinde hayatını kaybedebilir demişti. Öyle de oldu. Dik duruşu vardı.
En renkli siyasetçilerden birisiydi. Nazım'ın rüzgara karşı yürüyen pozu var ya o da siyasette rüzgara karşı yürüyordu. Acılarımıza sürekli farklı anlamlar katarak devam ettirebiliriz. Tıpkı Uğur Mumcu gibi. Onu da hiçbir zaman unutmayacağız.
(Demokrasi tartışmaları) Bu ülke bize altın tepside sunulmadı. Ulusal kurtuluş savaşından doğduk. Yeni bir devrim yarattık. Babalarımızın devrimiydi. Cumhuriyeti kurarken bütün mazlum ülkelere örnek olduk. Eğer uygarlığı yakalayacaksak, emekti, işçilerdi, merdiven altında çalışan işçilerdi. Bunların bir araya gelip hak talep etmesi gerekiyordu. Ve bunun önünü açtık. Sendikalar kurduk. Sosyal demokrasiyi getirdik. Fakat henüz daha özgürlükçü demokrasi konusunda sınıfta kaldık. Bir türlü mezun olamıyoruz.
Çağdaş uygarlığa nasıl ulaşacağız? Bir hak talebine karşı o kişinin ağzını mı bantlayacağız. Bizim dördüncü devrime ihtiyacımız var. Özgürlükçü devrime ihtiyacımız var.
4 saat bir beldeyi sususz bırakan başkanın istifasını düşünün ama bir de başkenti 15 gün susuz bırakan bir belediyeyi düşünün.
Türkiye'ye birinci sınıf demokrasiyi kim getirebilir? Kendi içinde demokrasi olmayan bir parti özgürlük getirebilir mi? Evinin içinde özgür olmayan bir kadın dışarıda özgür olabilir mi?
Ülkemiz demokrasi açısından kan kaybediyor. Bütün uygar dünyanın sorunu haline geldi Türkiye'ye. Ne olacak Türkiye'ye diye. Bir ülkenin başkan yardımcısı Türkiye'ye gelip demokrasinin erdeminden söz ediyorsa düşünmemiz lazım.
Hepimizin şapkamızı önümüze koyup düşünmesi gerekiyor.
AKP'nin demokrasiyi getirmek gibi bir niyeti de yok zaten. Kendi ülkenize demokrasiyi getiremiyorsanız bir korku egemense toplumda, sokaktaki insan nefes alamıyorsa oturup düşünmemiz gerekiyor. Bizim görevimizin ağırlığı burada ortaya çıkıyor. Özgürlükçü demokrasiyi getirmek kolay mu? Bedel ödenmeden demokrasi gelmemiştir. 1789'dan günümüze kadar bakın. Bedeller ödenecektir de. Halkımın şunu bilmesini isterim, o bedelleri ödemeye hazırız.
Eğer sayın Davutoğlu 'biz de demokrasi istiyoruz' diyorsa 'Biz hazırız, siz de hazırsanız' gelin demokrasiyi birlikte getirelim. Bir de bedel ödemeden kendimiz demokrasiyi getirelim. Açık net bir dille bunu savunuyoruz.
1 - Diyoruz ki elinde sopa olan devlet istemiyoruz. Halkına hesap veren bir devlet istiyoruz biz.
2- Çok darbeler yaşadık. Demokrasi yolunda büyük bedeller ödedi Türkiye. İdam sehpalarında siyasetçileri gencecik çocukları idam ettik. Darbeciler kendi yasalarını çıkardılar. Birinci sınıf demokrasi istiyorsanız gelin hep beraber darbe hukukundan Türkiye'yi arındıralım
3- Hiç kimse yargıya güvenmiyor. Soru şu, yargıyı bu hale kim getirdi. Eskiden bu ülkede adalet var derlerdi. Sadece büyük binaların üzerinde adalet yazıyor. İçinde adalet yok. Geçen gün bir AKP'li belediye başkanı soruyor 'Hangi hakime gideceğim ben, adalete üvenmiyorum' diye. Gelin adaleti her türlü vesayetten kaldıralım. Her türlü yasal değişikliğe hazırız.
4- Milli irade parlamentoya tan yansımalı. Gelin siyasal partiler yasasını değiştirelim. Size açık çek veriyoruz. TBMM gerçek anlamda milletin meclisi olmalı. Lider sultasını kaldıralım diyoruz. Siz darbecilerden yanasınız diyorlardı ama siz darbe hukukundan yanasınız.
5- Düşünceyi açıklama özgürlüğü. Hem demokrasi diyeceksiniz hem de düşüncesini açıklayanı suçlayacaksın. Ya Allah akıl fikir vermiş. Ben düşüncemi söylüyorum kapı gibi önüme duvar çekiliyor. İfade özgürlüğünü ülkemize getirmezsek nasıl uygar bir ülke haline geleceğiz? Düşüncemizi açıklayacağız ki bir masa etrafında uygarca tartışalım. Ortak akıl dediğimiz kavarmı güçlendirmek dediğimiz şey ortaya bir sentezin çıkmasıdır.
6- Medya özgürlüğü. Bir ülkede medya özgür değilse halk özgür değildir. Halkın haber alma kaynaklarını tıkamışsınız demektir. Halk dedikodularla mı bilgi alacak? Haberleri izliyor, gazete alıyor. Medya üzerine baskı kuruyorsunuz yaparsan seni hapse atarım diyorsun.
7- İç sorunlarımız. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözmek zorundayız. Kendi iç sorunlarımızı çözemezse sorun uluslararası evreye evrilebilir. 30 yıldır sorun var. Çözüm yeri Meclis. Milli iradenin kabesi diyoruz. 30 yıllık sorunu çözemiyoruz. Akıl mı yok bizde. Tartışmalıyız özgürce. Niye kan aksın bu ülkede? Niye her gün şehitlerimiz gelsin? Neden sorunlar oy deposu haline getirilsin.
8- Devlet elinde sopa olan bir organ olmaması gerekir. İnancı ne olursa olsun kimliği ne olursa olsun bu noktada vatandaşına karşı kör olmak zorundadır. Gelen vatandaşın kimliğini devlet soramaz, inancını devlet soramaz. Onun yaşam tarzını soramaz. Net çağrı yapıyorum din ve vicdan özgürlüğünü anayasal güvence altına alalım. Yasaklarla bir ülke büyümemiştir gelişmemiştir. 9
9- Bir ülke 21. yüzyılda vahşi kapitalizme terk edilemez. Bir ülkenin ekonomisi rant üzerine inşaa edilemez. Adına biz sosyal devlet dediğimiz kavarm üzerinde devletin yükselmesi lazım. O insan da hak temelli bir anlayışla hukuk sistemi içinde yerini almalı. Anayasamızın değiştirilmesi bile teklif edilemez maddelerinden birisi de sosyal devlet anlayışıdır.
10- Üniversitelerimiz bilgi üretmeli. Bilgi üretmeyen üniversiteye üniversite denilemez. Biz duvar çekiyoruz. Bir şeyi merak edeceksiniz, sonra soracaksınız bu neden böyledir diye. Bunları yapmıyorsanız aklınızı kullanacaksınız.
Lisede bir öğretmenimiz vardı. Bildiğiniz bir nokta ise bilmediğiniz o noktanın dışındakilerdir. Eğer bildiğiniz bir daire ise bilmediğiniz onun dışının tamamıdır. Bildikteçe ne kadar az şey bildiğinizi farkına varırsınız
Eğer sayın Davutoğlu bu 10 maddeyi kabul ediyorsa bu ülkeye özgür demokrasiyi getirelim. Söylemle olmuyor ahlak temelinde yapmalıyız. Biz açık çek veriyoruz. Bizim milletvekili sayımız belli. Eğer siz bu düşünceler doğrudur diyorsanız kanun tekliflerini siz verin. Ama bu ülkeye çocuklarımıza borcumuz var.
O MASADA SURİYELİ TÜRKMENLER DE OLACAK MI?
Önümüzdeki günlerde uluslararası Suriye konferansı toplanacak. Israrla izlediğimiz politika yanlıştır demiştim. En büyük endişemi dile getirmek istiyorum: O masada Türkmenler olacak mı olmayacak mı? İlaç gönderiyorum, silah gönderiyorum, Rus uçağını düşürdük onları bombalıyordu. Biz Türkmenlerin orada olmasını bekliyoruz.
"CUMHURBAŞKANI İLE ÖZEL BİR TARTIŞMAMIZ VAR"
Sayın Cumhurbaşkanı ile aramızda özel bir tartışma var. Geçen gün muhtarlarla buluşmasında kullandığı sözleri ben utandığım için kullanamıyorum. Kişi kendi iç dünyasında nasılsa o diline vurur. "Aslında bu zatın asıl karın ağrısını ortaya koyarım ama ben bu konuları açıklamaktan utanıyorum" diyor. Sana salı gününe kadar süre. Hepsini açıkla. Tek tek belgeleriyle. Konuşurken karından atma yok. Açık ve net tüm belgeleriyle ortaya koyacağım. Karın ağrısı çekme salı gününe kadar açıkla. Bakarsın salı günü ben de sana teşekkür ederim. Ama açıklamazsan hepsinin cevabını alırsın. RADİKAL
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV