KÖYÜMÜZÜ TERK ETMEK İSTEMİYORUZ

Yüksekova şehir merkezinden 56 kilometre uzakta olan Dağlıca köyü sakinleri, yaşadıkları sıkıntıların çözülmesini, yetkililerin seslerine kulak vermelerini istiyor. Sağlık ocağı binası bulunan ama sağlık görevlisi bulunmayan köyde, vatandaşlar Yüksekova merkeze gelerek tedavi olabiliyorlar.

Köyde eğitim görmek isteyen öğrenciler ise okulun tabur içinde olmasından dolayı, silahların gölgesinde ders işlemek zorunda kalıyor. Köyde geçim kaynakları kısıtlı olduğu için çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan köy halkı, maddi zorluklar yaşıyor.

Ulaşım konusunda da sorunlar yaşayan köy halkı, köye ulaşımın sağlandığı iki yolun da bozuk olması nedeniyle ayrı bir eziyet çekiyor. Köyün eski yolu olan ve Ortaklar Deresi civarından geçen yol toprak olduğu için her yağış sonrası çamur gölüne dönüyor, araçlar çamura saplanıyor ve uçurumdan düşme tehlikesi yaşanıyor.

Köy halkı her yolculukta ölümle burun buruna kalıyor. Önce yapılan Bozkaya yolu ise kar ve yağmur yağışlarından bozulduğu için köy halkına ayrı bir sıkıntı yaşatıyor.

"GÖÇ ETMEK ZORUNDA BIRAKILIYORUZ"
Köy sakinlerinden Halit Katırcı, köylerini çok sevdiklerini ama yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle göç etmek zorunda kalacaklarını belirterek, “Dağlıca’nın en büyük sıkıntısı sağlık ocağının olmaması. Kışın yollar kapanıyor, elektrikler kesiliyor.

Hastalarımızı kendi imkanlarımızla kızaklarla Yüksekova’ya götürüyoruz. Bazen askeriye de helikopterle yardım ediyor ama helikopterle de olsa sıkıntı oluyor. Hastalara bakacak bir hemşire bile yok. Dağlıca’da daha önce hemşireler vardı, çatışmalardan dolayı onlar da gitti. Hamile kadınlara bakacak bir hemşire bile kalmadı” dedi.
Ulaşım konusunda zorluklar yaşadıklarını belirten Katırcı, “Yollar çok kötü, yıllardır yollara bakım yapılmadı. Elektrik sıkıntımız çok var, yazın bile elektrik verilmiyor. Derdimizi vali ve kaymakama da anlattık ama onlar da ilgilenmedi. Eğitim sorunumuz var merkeze gidecek imkanımız olmadığı için okuyamıyoruz” şeklinde konuştu.

"ÇÖZÜM SÜRECİNİ EN ÇOK BİZ DESTEKLİYORUZ"
Çözüm sürecinin Dağlıca’ya yansımasını da değerlendiren Katırcı, “Biz savaşın içinde büyüdük, savaşı en çok biz yaşadık. Dolayısıyla çözüm sürecini en çok biz destekliyoruz, ama Dağlıca’da barış süreci hala işlemiyor. Şimdilik kış olduğu için rahatız, yazın çocuklar silah korkusundan okula gitmek istemiyor. Çocuklarımız okula gidip gelene kadar endişeleniyoruz.

Hayvanlarımızı yaylaya götüremiyoruz. Her an başımıza bir şey gelir korkusu, her an bir mayın patlayabilir korkusu var. Biz köyümüzden ayrılmak istemiyoruz ama böyle sorunlar köyümüzü yaşanmaz kılıyor. Dağlıca kaderine terk edilmemeli. TBMM’de barışın sağlanması için bir çaba görmüyoruz. Daha düne kadar mecliste sandalyeler havada uçuşuyordu. Artık anaların ağlamasını istemiyoruz. Seçimi kimse kendi çıkarı için kullanmamalı” şeklinde konuştu.

Köy sakinlerinden Ercan Katırcı ise köydeki yapıların çok eski olduğunu belirterek, “Evlerimizin çoğu çatlamış durumda. Evlere yol ulaşmıyor. Dolayısıyla evlerimizi onaramıyoruz, yeni evler de yapamıyoruz. Geçim kaynakları kısıtlı olduğundan köylünün maddi imkanları yok ve bu harabe evlerde yaşamak zorunda kalıyoruz. Çocuklarımız bu evlerde hastalanıyor. Evlere çok kolayca zehirli böcekler ya da yılanlar girebiliyor. Devlet yetkililerinin bizi duymasını istiyoruz” dedi.

24 hanenin bulunduğu köyde, evler duvarlarında oluşan çatlaklar nedeniyle yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Ulaşım olmadığı için eski evlerini onaramayan veya yeni ev yapamayan köy sakinleri duvarlardaki çatlaklar nedeniyle kış aylarında zorlu bir hayat mücadelesi veriyor. İHA