KÜRT OLSAM DAĞA ÇIKARDIM

Önceki gün Habertürk’te zevkle izlediğim bir program vardı. Başarılı gazeteci Balçiçek İLTER, karşıt görüş programına Yönetmen Mustafa Altıoklar, yazar Ahmet ÜMİT, oyuncu Nur SÜRER ve müzisyen Timur SELÇUK’u konuk etti.

Zıt görüşlü konukların sohbetinde müthiş mesajlar vardı. Kürt sorununda esaslı bir çözüm için çok cesur olunması gerektiğini vurgulayan Altıoklar, “Ben Kürt olsam bağımsızlık için savaşırdım” diyerek şaşırttı. Bugüne kadar sıra dışı projeleri ve çapkınlıklarıyla gündeme giren yakışıklı yönetmenin açıklamaları bomba etkisi yarattı.

Türkiye’nin Kürt halkıyla barışçıl bir şekilde yolları ayırmasının konuşulması gerektiğini söyleyen Altıoklar, Ortadoğu ve balkanları içeren bir federal yapıyı önerdi. Türkiye’nin, Osmanlı’nın mirasını taşıyabilmesi için önce Kürt meselesini çözmesi gerektiğini belirten ünlü yönetmen, “Şu durumda çevremize güven telkin etmiyoruz. Kendi iç barışımız yokken başkasına sözümüz geçmeyecektir. Kürt sorunu Türkiye’nin küresel ve bölgesel güç olmasını tek başına engeller. Kürt ve Türk toplumları kaynaşamıyor, kaynaşmak yerine asimilasyon uyguluyor. Bu noktadan sonra da kaynaşmanın mümkün olmadığını düşünüyorum.” Dedi.

Altıoklar, artık sürecin geri çevrilemez olduğunu savunurken çarpıcı bir öneride de bulundu. “Kürt halkının tam bağımsızlık hakkının yarın verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özerklik bile değil, bağımsızlık diyorum. Türkler ve Kürtler önce ayrılmalı, sonra komşu olarak kaynaşmalıdır. “

Altıoklar, zevkle izlenen programda sözlerini şöyle noktaladı; “Ben Kürt olsaydım tam bağımsızlık isterdim. Tam bağımsızlık için de savaşırdım. Savaşmak derken çok ciddi bir siyasi mücadeleden söz ediyorum. Eğer bu ülkenin adı Kürdistan olsaydı, ben bir Türk olarak dilimi konuşamasaydım, kimliğim yasaklansaydı asilmasyona tabii bırakılsaydım kesinlikle tam bağımsızlık isterdim. Gerekirse dağa bile çıkardım.”

Sanatçı Nur SÜRER de ilginç açıklamalar yaptı ve programa ayrı bir renk kattı. Sorunun insan hayatını tehdit eden boyutunun çok yakıcı olduğunu söyleyen SÜRER, “barış gelene kadar oğlumu askere göndermek istemiyorum” dedi.

Bu programın çok yankıları da oldu. Türk kökenli yönetmenin Kürt sorunu ile ilgili açıklamaları gündeme damga vurdu. Ünlü polisiye romanı yazarı Ahmet ÜMİT, Mustafa Altıoklar’ın sözlerinin konuya çok sağlam bir temel sunduğunu söyleyerek destek verdi.

Kısacası artık Türkiye’de ortak bir çığlık var. Herkes bu kanın durmasını istiyor. Yüzlerce çocuk yetim büyüyor. Kadınlar dul, analar ağıt yakıyor…  Annelerimizin  gözlerinden akan yaşları biriktirmiş olsaydık beklide bu ateşi söndürürdü. Ama peçete ile silinip atıldı. Çözüm noktasında diyalogtan yanayız. PKK-Mit görüşmesi, devletin İmralı ile temas kurması bu savaşın bitmesinde etki ise atılan doğru kararlardır. Bu ülkede yaşayan herkes bu yanan ateşten rahatsızlık duymaktadır. Çocuklarımıza haber bültenlerini izletmekten korkar olduk. Ateş düştüğü yeri değil her tarafı ve herkesi yakar oldu. Her görüş ve düşünce ciddiye alınmalıdır. Çözüm noktasında herkes sessizlik modundan çıkmalıdır. Bu yüzden bu programı, yönetmen ve sanatçının açıklamalarını önemseyerek köşeme taşıdım. Artık hiçbir canlının öldürülmediği, renk, ırk, din, dil ayrımının olmadığı, kardeşçe yaşanabilir bir ülke ve dünya dileklerimi yeniliyorum…