NE MEDENİYET, NE İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARIYMIŞ!
H. Aziz Hatipoğlu
06 Mart 2020 Cuma 11:52
Avrupa, Avrupa dediğimiz, kalkınmış ve uygar ülke bildiklerimiz iş insan haklarına ve sorumluluğu almaya geldiğinde gerçek yüzlerini görüyor tüm dünya.
Yıllardır içine girmek istediğimiz AB ülkeleri son mülteci akınıyla ne menem insan hak ve özgürlüklerinden yana oldukları ve nasıl bir tavır aldıkları bir haftadır TV ve gazete haberleriyle dünya kamuoyunun gözü önünde sergileniyor.
Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılından bugüne ülkelerinden kaçıp Türkiye’ye sığınan 4 milyona yakın insanları bağrımıza bastık. Gerek devlet ve gerek halkımız her türlü kolaylığı ve yardımıyla bunlara göz kulak oldu, bağırlarına bastı. Onları birer muhacir olarak gördü ve Ensar olarak kendilerini tanımlattı.
AB ülkeler defalarca yaptıkları toplantılarla mültecilerin Türkiye’de kalmalarını ve Avrupa’ya gitmemeleri için gerekirse Türkiye’ye 40 milyar Euro’luk bir yardım sözünü vermişlerdi.
Sayıları gün be gün artan ve bunlar için inanılmaz harcamalar yapan Türkiye yalnız bırakıldı. Söz verdikleri yardım rakamının çok az bir kısmını o da lütufmuş gibi Türkiye’ye gönderdiler.
En son İdlib’deki insanlık dramıyla Türkiye sınırına yığılan onbinlerden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa’ya açılan kapıların açılacağını ve isteyen göçmenlerin gidebileceğini belirttikten sonra bir anda Türkiye Yunan sınırı mülteci akınına uğradı. Kısa sürede bu sayı on binler ve hatta yüz bini geçti.
Tekayyüz duruma geçen Yunan ordu ve polisi buradaki göçmenlere çok sert müdahale etmiş, insanlık dışı muamelelerde bulunmuş, açtığı ateş sonucu üç mültecinin ölümüne neden olmuş ve onlarca mültecinin yararlanmasına da vesile olmuşlardır.
Türkiye’deki 4 milyon mülteciye kıyasla topu topu yüz bini bulan bu mülteci sayısından bu kadar korkan, öldürmeleri dâhil her türlü insanlık dışı hakaret ve işkenceyi yapan Yunan için AB’den bir kınama, bir eleştiri ve bir baskı duyup gördünüz mü?
Kısa sürede Yunanistan için 700 milyon Euro yardım kararı alan AB parlamentosu yıllardır sayıları milyonlarla ifade edilen Türkiye’deki mülteciler için söz verdikleri milyar Euroları neden ve niçin göndermedi, yollamadı, sözünde durmadı.
Kendilerini insan haklarına saygıda kusursuz görenler, hak ve demokrasiden bahsedenler iş kendilerine düştüğünde nasıl barbar oldukları, nasıl insanlıktan nasiplerinin alınmadığı ve nasıl bir medeniyete sahip olduklarını böylelikle gösterdiler.
Onlar için tek şey vardır. Rahatlarına dokunulmayacak. Taşın altına ellerini sokmayacak ve sömürü ve talanlarına devam edeceklerdir.
Bunun haricindeki her dram onlar için TV ve gazetelerde gördükleri ve bir haber mahiyetini taşıdıkları olaylar olarak kalmaktadır.
Bu bugün başta Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Yemen’de, Keşmir’de, Hindistan’da ve dünyanın herhangi bir yerindeki insanlık dramından, işkencesinden, ölümlerinden ve zulmünden bihaber, duyarsız ve kendi dünyalarında yaşamaları vardır.
Avrupa işte budur. AB işte budur. ABD işte budur. Rusya işte budur. Çin işte budur.
Dünya bunlardan çekti ne çektiyse.
Önce devletleri bir bahane ile işgal eder ve karıştırırlar sonra sözden öteye geçmeyen ve tamamen oyalama taktiği olarak adlandırabildikleri taktiklerle insan haklarından, demokrasiden ve hak ve hukuktan bahsederler.
Yunanistan’a gitmek isteyen mülteciler AB ve batılı ülkelerin gerçek yüzlerini gösterdi. Onların turnusol kâğıtları oldu.
Halen uyanamayacak mıyız?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV