SAVAŞLARIN FARKI VAR MI?

Nedir Savaş? diye sorarlarsa hemen hemen herkes yıkım, gözyaşı, ölüm ve felaket demek olduğunda hemfikir olacaktır.

Gerçekten de yeryüzündeki tüm savaşlar beraberinde yıkımı, gözyaşını ve ölümleri getirmiştir. Hangi gerekçeyle olursa olsun hiçbir savaş yukarıda sözünü ettiğimiz durumlardan alıkonmamıştır.

Geçen hafta Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı da bir savaşı ateşlemiş ve 3. bir Dünya Savaşının çanları duyulur olmuştur.

Evlerimizde TV’lerde canlı olarak seyrettiğimiz bu savaşların gerçekte görünürlerindekinden çok farklı boyutlarda olduğunu onu yaşayan ve savaşın içinde olanlar bire bir yaşamaktadırlar.

Şöyle dünya tarihini incelediğimizde binlerce yıllık insanlık tarihinde dünya üzerinde savaşsız geçen yılların sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda olduğu görülecektir.

Dünya üzerindeki silah üreticileri ve faşist, işgalci ve kapitalist sistem bu silahlarını satacağı pazarları aramakta ve bunun için dünyanın bir yerinde çıkacak veya çıkması muhtemel savaşları bizzat köstekleyerek çıkmasına zemin hazırlamaktadırlar. Onlar için iki ulus veya halkların yıkılıp harap olması ve yüz binlerce insanın ölmesi ve bir o kadar insanın yerlerinden yurtlarından olmasının hiçbir önemi yoktur.

Onlar için önemli olan icat ettiklerin silahların satılması etki ve tahrip güçlerinin test edilmesi ve bilinmesi insan hayatından çok daha önemlidir.

Bu şekilde emperyalist sömürgeci ülkelere de zemin hazırlamaktadırlar.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Ukrayna savaşına baktığımızda bugün dünyanın durduğu yer ile daha dün ABD’nin Irak’ı işgali ve savaşı ile Suriye’nin İşgali ve savaşındaki dünyanın yeri çok farklı konumda olduğu apaçık görülmektedir.

Dünya ve özellikle batı Ukrayna için yekvücut olmuşken Irak ve Suriye’deki savaşta üç maymunları oynadılar. Kısacası görmediler, duymadılar ve bir şey diyemediler. Hâlbuki Rusya Ukrayna’ya saldırıp savaşı başlatmakta ne kadar haksız ise yine Rusya’nın Afganistan’a, ABD ve batının Irak ve Suriye’ye saldırıp savaşı başlatması o kadar haksızdı.

Ama görülüyor ki saldırılan ülkeler Müslüman ve öldürülen Müslüman ve akan Müslüman kanı ise her şey mubah ve saldırgan devletler haklı duruma bile gelinebiliyordu bazı vicdansız kalplerde. Dökülen Müslüman annelerinin gözyaşları ise fazla bir önemi yoktu.

İşte batının insanlıktan anladığı ve ikiyüzlü durumları burada apaçık ortaya çıkıyor medeni olduklarını iddia edenlerin ne menem canavar ve insanlık düşmanları olduğu böylelikle tecelli ediyordu.

Saldırılan ülke Hıristiyan ise bir ağızdan bağırılıp karşı çıkmak ama saldırılan Müslüman ülke oluyorken sus pus olup saldırgan tarafta olmak.

Haksızlık kimden gelirse gelsin karşı çıkmamak dilsiz şeytandır diye buyuruyor Peygamberimiz Hz. Muhammed.

Batı tam da bunu tescil edercesine şeytanlığı insanlığa tercih etmiş ve Müslüman ülkelere saldırıldığında ve Müslüman ülke toprakları işgal edildiğinde, Müslümanlar öldürüldüğünde sessiz kalarak şeytanlıklarını göstermişlerdir. 

Keza her iki ülkedeki insan göçü ile Ukrayna’daki insan göçü de farklıdır. Irak ve Suriye’den gelen göçmenleri kabul etmeyen batı ülkeleri Ukrayna’dan gelen göçmenlere kapılarını ardına kadar açık bırakmaktadırlar.

İnsan olmada Müslüman ve Hıristiyanların bir farkı olmamalı inancımıza göre. Ama Müslüman ülkelerden gelen göçmenleri kabul etmeyerek ve bütün yükü ülkemize yükleyerek kaçan batı sıra Ukrayna’dan gelen Hıristiyan göçmenlere gelince her ülke kapılarını seve seve açarak bunları kabul etmiş ve yardımda bulunmuşlardır. Göçmen konusundaki ayırımlarını böylelikle tüm dünyaya göstererek ikiyüzlü ve ayırımcı tavırlarını ortaya koymuşlardır.

Tüm bunlardan sonra soruyoruz.

Savaşların farkı var mı?

Merhum Mehmet Akif Ersoy yıllar önce bunu görmüş ve şiirinde haykırarak dile getirmiştir.

“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”