SAYIN ARINÇ'LA DOĞRULARDA BULUŞTUK
Abdurrahman Keskin
27 Aralık 2011 Salı 14:38
Doğru her mantıklı ve makul insanın kabul edeceği bir duygudur. Türkiye'de Kürtlerin varlığını kabul etmek ne bir iltifat nede bir mükafattır. Daha öncede bu köşemde yazmıştım. Belediye Başkanı olduğum 1994-1999 arası Bakanların, üst bürokratların, yazarların, gazetecilerin sık sık ziyaret ettiği bir ildi Hakkari.
Gazeteci kökenli olmamdan da yazar, gazeteci ve çizerler daha çok gelirlerdi. Bazen Sayın Mehmet SAĞLAM'la olan kavgamız gibi bozuşarak buruk ayrılırdık. Bazen de 9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'in gelişi gibi Hakkari'de Bayram havası yaşanırdı yer yerinde oynardı..
Yazar Sayın Zeynep Oral Hakkari'ye ve Belediyemize gelmişti. Bana Başkan beni günlük yaşamı sadece Kürtçe konuşma ile geçen bir köye göndereceksin demişti. Ona göre bu çok zordu. Bu anımı birkaç kez yazmıştım. Bu arada Kürtçeyi yasaklayanlara veya yeniden kabul ediyoruz diyenlere şunu söylemek gerek: Bölgede Kürtçe hiçbir zaman Kürtlerin yaşamından çıkmamıştır. Varolan bir şeyi verdik, aldık veya veriyoruz demeyi de kabul etmek abesle iştigaldır diyoruz.
NEYSE: Zeynep hanımın bilmediği Hakkari il merkezine 15 km. mesafede olan Van-Hakkari il yoluna ise 500 m. Mesafedeki Kırıkdağ Köyüne gönderdik. Sayın Zeynep Oral Kırıkdağ'da tandırda ekmek pişiren bayanlarla, koyun sürüsündeki süt sağan genç kızlarla, tarlada çalışan yaşlı amcalarla, Zap suyunda yüzen genç çocuklarla sonuç olarak köyde yaşayan her kesle görüştü onların biran bile olsun yaşantıları ile birlikte yaşadı. Akşam üstü Zeynep Hanım dönüp Hakkari'mizde konuk oldu. Hayretler içerisinde yahu başkan siz bunları yukarılara söylemiyormusunuz, ayıp olmuyor mu yaşayan bir dili, bir kültürü, kabul etmemek diye bir şey olamaz. Buradaki yaşamın her anı Kürtçedir. Başkentekiler bunu bilmiyorlar mı?
Kürtçe yoktur diyenleri buralara getirmek gerek deyip ayrıldı. Şimdi Sayın Arınç bu gerçeği bin yıldan fazla bir zamandan beri bilindiğini ilk defa açıkladı. Sayın Şerafettin Elçi'nin Bayındırlık Bakanı iken "Türkiye'de Kürtler vardır Bende Kürdüm" dediği için mahkum olduğunu da Sayın Başbakan Yardımcımız açıkladı. Kürtlerin Anayasal haklarını vereceğiz diyen Sayın Bülent Arınç konuşmasını şöyle sürdürdü:
Kürt kimliğinin tanınması çok önemli bir konudur. Bu bir insan hakları konusudur. Sanıyorum ki Sayın Genel Başkanımız da CHP'nin Sayın Genel Başkanı da bu konuda farklı düşünmüyorlar. Yani Türkiye'de yaşayan bir insan ben Kürdüm ve bu kimliğim ile iftihar ediyorum, ben bu gerçeğim ile tanınmamı istiyorum dediği zaman bizim buna saygı göstermemiz, bunu kabul etmemiz gerekir dedi. Şimdi bu açıklama çok büyük önem taşımaktadır. Aslında yeni bir keşif, yeni bir oluşum değildir. Varolan bir gerçeğin kabullenmesidir.
Tabii ki bu açıklamarda ASLOLAN konu Sayın Arınç'ın hükümet adına, Başbakanı temsilen TBMM'de ve 2012 bütçe kanunun kabul edileceği bir günde yapmış olması büyük önem taşımaktadır. Daha öncede Sayın Arınç'ın Başbakanı temsilen hükümet adına eleştirilere cevabi konuşma için görevlendirildiği biliniyor. Başbakan mecliste olduğu halde Arınç'ın konuşması Başbakan'ın onayı ile olmuştır. İçeriği açısından Başbakan'dan habersiz yapıldığı kesinlikle düşünülemez. Bu konuşma aynı zamanda hükümetimizin resmi politikasıdır. Varolan Kürt gerçeğinin hükümetçe resmen kabul edilmiş olması ülkemiz ve halkımız için umut verici bir olaydır. Sayın Başbakanımızın 2011 Bütçe görüşmelerinde DERSİM olaylarını bir katliam olarak görüp tescil etmesi yine önemli ve olumlu bir gelişmedir.
Geçen yılki Anayasa değişikliği ile 12 Eylül darbesi ile hesaplaşmanın önündeki engellerin kalkması da fevkalede önemli bir gelişmedir. 90 yıldan beri dağ Türkleridir, Kürt diye bir etnik köken yoktur, Kürtçe diye bir dil yoktur, iddialarını çürütüp bir anda bu iddiaları yok sayan bir anlayış ile TRT ŞEŞ'in açılmasını da anlamlı ve önemli buluyoruz. Şimdi bakınız beyler varolan bir gerçeği kabul etmek dedik: Kürtler Anadolu'da kimse yok iken de vardılar. 1070'de Türkler ve Kürtler birlikte Kürt varlığı da kabullenilerek Bizans ordularına karşı savaşmışlardır. Büyük Türk komutanı Alparslanın 1071'deki ordularının miheng taşı Kürt kökenli İbrahim Paşa komutasındaki Kürtler idi.
Ancak yıllarca inkar ve imha politikaları ile huzursuzluk kaynağı olan resmi idolojinin tutmadığı artık ortadaır. Savşla, öldürmeyle, tutuklama ile zindanlarda tutma ile, Anadilde, savunma yapmaya yasak koyma ile, soruna çözüm bulunamadığı açıkça ortadadır. İşte AKP hükümeti ve onun bakanları varolan Kürt gerçeğini kabullenme noktasında buluştular. Bugünkü operasyonların, tutuklamaların, yargıyı uzatmanın olumlu sonuçlar getiremiyeciği de her kes tarafından bilinen bir gerçektir. Her zaman söylediğimiz gibi değiştirin bu reçeteyi, bu tedavi metodu Kürt sorunu hastalığına şifa getirmedi diyoruz.
İşte Sayın Arınç hükümet adına çok önemli olan açıklamalarını hayati önem taşıyan bir dönemde yaptı.
- Bu Ülkede Kürtler vardır, Kürtçe de vardır.
- Bizim devlet olarak bunu kabul etmemiz gerekir.
- Anayasal bir hak olarak herkesi kendi kökeni, kendi inancı ve kendi kültürü ile yaşama hakkına sahip olmalarını kabullenmek durumundayız.
- Kişiyi Anadili, Kökeni, İnancı ile, kabullenmek kişinin değil, yaratıcının yani Allahın vergisi ve emridir diyerek: Sayın Arınç Barış, Kardeşlik ve uzlaşı kurallarını ortaya koydu. Sayın Başbakan Yardımcımız bizler yıllarca varolan Kürt gerçeğini analta durduk. Sizde geçte olsa inandığınız ama açıklamada geç kaldığınız Kürt gerçeğini kabullendiniz.
Şimdi kuvveden fiile geçiş dönemidir. Buyrun Demokrasi paketi ile sadece Kürtler için değil, farklı etnik kökenlere ait tüm gurupların, farklı inançlara sahip olan tüm insanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini kimlikleri ile birlikte yasal düzenlemelere bağlayınız. Toplumsal mutabakatı sağlamanın önündeki AF yasası dahil bütün engelleri kaldırınız. Doğruda birleştik artık arkası gelmelidir.
El birliği ile, gönül birliği ile, ülke birliği ile, Barış ve Kardeşliği kuralım. Asırlar boyudur birlikte gülen, birlikte hüzünlenen, birlikte şehit olan, birlikte gazi olan, Anadolu'yu birlikte yurt edilen Türkler, Kürtler ve diğer etnik kökenli insanlarımızın birlikteliğini Barış ve Kardeşlikle pekiştirelim.
Çocuklarımızın beyinlerine ve belleklerine birlikte eşit şartlarda ebediyete kadar yaşamaya mahkum olduğumuzu nakşedelim. Savaşın, kargaşanın, inkarın ve imhanın çözüm olmadığı hiç kimseye yarar sağlamadığı gerçeğinde buluşalım diyerek nice mutlu asırlara.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV