ŞİKÂYET KUTUSU
İbrahim AÇAR (eğitimci)
08 Haziran 2022 Çarşamba 10:32
Hayat yapma deyip yapanlar ile doludur. Yani hayat istikamet ve yönlendirmeler sayesinde yürür. Olayın başında yönlendirmeler sayesinde işinizi yürütüyorsanız ne yazık ki sonuna kadar bu şekilde gitmeye mahkûmsunuzdur.
Çünkü bir kere siz bu yolu denemişsinizdir, artık kişilerde bu bilinci ve alışkanlığı kazandırmışsınızdır. Kişilerin olayları idrak edip kendilerinin yapmalarına ve bu şekilde alışkanlık kazanmalarına engel olmuşsunuzdur.
Örneğin, bir öğrenciye ya da kendi evladınıza yönlendirmeler ile olayı ya da hayatı öğretmeye çalışıyorsanız öğrenciniz ya da evladınız artık kendi başına çözüm üretemez duruma gelecektir.
Şunu yapma, böyle yapma, bunu yaparsan daha iyi olur, bunu yapmazsan kötü olur gibi sözler ve yönlendirmeler kişinin kendisi olmasına engel olacaktır. Bu da yönlendirmeye muhtaç bir başına karar alamayan yeni bir neslin ortaya çıkmasına sebep olmaya yeterlidir.
Yani bir önceki nesli sorgulamadan olduğu gibi kabul eden, bir öncekinden hiçbir farkı olmayan yerinde sayan, bir öncekinin tıpatıp benzeri olan yeni bir nesil haline gelecektir. Ebeveynlerin hayat tecrübeleri konusunda uyarılarda bulunmaları oldukça makul görülebilir.
Ancak hayatın şartlarını göz önüne alarak tecrübelerini yansıtmaları daha uygun olacaktır. Kişinin genel ahlak sınırları içerisinde kendileri olmalarını sağlamak hedef seçilmelidir.
“Baskı arzu doğurur.” sözünü duymuşsunuzdur. Yapma dersin, sen olduğun için yapılmaz. Ancak sen yoksan daha fenası yapılır.
Çöp dökmek yasaktır tabelası asılır, tabelanın dibine çöpler biriktirilir, görme engelliler için yürüme bantları yapılır, üzerine arabalar park edilir ve geçiş yapılması imkânsız hale getirilir, afiş asmak yasaktır denilir üzerine ağza alınmayacak sözler yazılır, tuvaletlere görmek istediğiniz gibi bırakın diye uyarı yazısı asılır o yazının inadına orayı harap ederiz. İşte biz böyleyiz.
O zaman çözümü nasıl olmalıdır? Belki klasik olacak ancak çözüm mantığı öğretmekte, yani “eğitim şart.”
Bir sonraki nesli düşünmek onlar için daha yaşanılır bir çevre bırakma hayali en büyük çözüm odağı olacaktır. Evladınız, kardeşiniz, kısacası sizden daha küçükleri için yaşanabilir bir ortam…
İbni Haldun’un belirttiği gibi acaba “Coğrafya kader midir?” Aslında cevap hayır. Neden mi? İskandinav ülkelerinden Norveç’i ya da Asya'nın parlayan ülkesi Singapur'u örnek gösterelim ve biraz söz edelim.
Singapur 1819 yılında Britanya'ya bağlı bir koloni olarak kurulmuştur.1867 yılına kadar da İngilizlere bağlı sömürge devleti olarak kalmıştır.
Ekonomide yaşadığı sıkıntılar ve konumu nedeniyle gelişimi engellenmiş bir ülke olmuştur. Ancak başta eğitim olmak üzere birçok alanda bir atılım yaşamış ve günümüzde örnek gösterilen ülke haline gelmiştir.
Singapur eğitim sistemi dünyanın en değerli sistemleri içerisinde yer almaktadır. Tekrara ve uygulamaya dayalı bu sistemde dünyada 6.sırada yer almaktadır.
Norveç ise kutuplara yakın, engebeli, zorluklarla dolu bir ülkedir. Ancak bunu şikâyet konusu yapmayıp koşullarını en iyi şekilde kullanarak dünyaya açılmayı bilmiştir.
Örneğin:
- Kutuplara yakın olması konumunu kullanarak kış sporlarında gelişme göstermiş ve bu konuda değerli sporcular çıkarmayı başarmıştır. Bunun dışında kış turizmi sayesinde ekonomiye ciddi katkılar sağlamıştır.
- Okyanusa kıyısı olması nedeniyle balıkçılık faaliyetleri gelişmiştir. Bu sayede ekonomik kazanç elde etmiştir.
- Kış koşullarının çetin olması ve balıkçılıkla ilgilenmeleri cilt bakımını mecburi kılmış ve bu sayede dünyaya açılmışlardır. Günümüzde birçok el ve yüz kremi ticaretini yapar duruma gelmişlerdir.
- Ülke, engebeli olma durumunu olumlu yönde kullanarak hidroelektrik üretimi yapmakta ve bunu birçok Avrupa ülkesine satarak gelir ede etmektedir. Bunun yanında dağcılık ve yaylacılık faaliyetleri ile turizme katkı sağlamaktadır.
Kısacası içerisinde olduğu durumu olumlu yönde kullanarak ülke menfaatini gözetmiş ve bu sayede vatandaşları için refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelmiştir.
Norveç’i ve Singapur'u örnek göstermemin nedeni bu ülkelere duyduğum hayranlık olmayıp insanların ve ülkelerin tüm olumsuzluklara rağmen kendileri için yaşanabilir bir alan oluşturmalarındaki başarılarıdır. Bunu da ancak inanarak, isteyerek, eğitim alarak yapabildiklerini ifade etmeye çalışmaktır.
O halde “Coğrafya kaderdir” sözü yerine tecrübe, çalışkanlık ve üretkenlik gibi yetkinlikleri kullanarak efor harcamak daha doğru olacaktır. Aksi takdirde ömrümüzün büyük bir bölümünü şikâyet etmek ve suçluyu aramak ile geçecektir. Mühim olan imkansız görünenden imkanlar çıkarmaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV