22 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara12°C

SIMSICAK BİR RÖPORTAJ

Sımsıcak bir röportaj

Gazeteciler genelde bir görevli veya vatandaşla röportaj yapar, görüşlerini alır ama bir gazeteci ve engelli olursanız sizinle de röportaj yapılır.

16 Eylül 2014 Salı 16:33

Gazetemize büyük emek veren ve engelli haliyle her şeyi başarmaya çalışan, kararlarından ve azminden ödün vermeyen, bu konuda da büyük başarılara imza atan  Aysel Oturak iki aylığına gittiği Kastamonu’nun Cide İlçe'sinde yine gündem yaratmaya devam ediyor..

Haber-Röportaj:  İSMAİL ÇATAL

İŞTE O RÖPORTAJ VE GERÇEKLERİ…

Birkaç yıldır engelli olan, kendi deyimiyle “engelli olmak zorunda bırakılan” engelli olduktan sonra, fahri olarak üç ayrı yerel gazete ve birkaç ayrı internet sitesinden okurlarına sesini duyurmaya çalışan, gazetecilikte iki ödül DWB (Dünya yerel basın ve yön gazetesi ödülü) alan. Ve aynı zamanda yine gönüllü olarak Engellilerin sorunlarıyla ilgilenmek için gönüllü olan “Engelli Kadın Kurul”unda, yönetici kurul üyelerinden biri, Aysel Oturak.

Memleketi Cide’ye, ilk kez yaz tatili için gelen Aysel’e Cide’miz için birkaç soru hazırladık. Cide‘ye kısa süreliğine gelmiş olsa da, 16 yıldır bu sahil İlçe’sinde oturan ve turizm otelcilikte çalışan bir memur 

Aynı zamanda kendisinin de ailesinde engelli bulunması nedeniyle engellilerin sorunlarına destek olmak isteyen biri (İsmail Çatal)  olarak.. Engelli bir gazeteci de olmasından dolayı kendisinin burada gördüğü zorlukları, karşılaştığı yaklaşımları ve yaşadıklarını kendi ağzından olan cevaplarıyla duyurmak adına bu güzel röportaj’ı hazırlayıp bu konuda fikirlerini siz degerli okurlarımızla paylaştık.

İsmail Çatal; Merhaba Aysel hanım, Bu yazı kendi memleketinde geçirme fikri nerden aklınıza geldi, diye başlayalım mı? 

Aysel Oturak; Merhabalar tabii, bu yazı burada geçirme fikri benim değildi açıkçası, bunu annem çok istiyordu. Bende annemi kırmamaya dinlemeye çalışan biriyim kısaca ana kuzusu denir ya işte öyle… :)

İsmail Çatal; Sizi tanımak için biraz kendinizden söz eder misiniz, nerelerden hoşlandığınızı, sorabilir miyiz?

Aysel Oturak; Ben, her sağlıklı kişi gibi koşan, oynayan çalışan biriydim. Benim hastalığım çok sonradan ortaya çıktı, psikolojik bir bunalımın ardından iki ay sonra hastanede yatarken yürüyemez oldum. Tam gençliğinin ortasında böyle bir durumu yaşamanın zorluğu anlatılmaz, kimsenin de anlayabileceğini düşünmüyorum zaten…

Herkesin bunu doğru biçimde algılaması beni mutlu eder yani, kimsenin beş (5) dakika sonra nerede ne şekilde olacağı bilinmiyor, hadi engelli olmaktan hastalanmaktan kurtuldunuz bir şekilde, diyelim!
Peki, yaşlı olmaktan, yaşlanmaktan kurtuluş var mı? Bunu anlamak çok önemlidir.

Benim hoşlandığım özellikle illa şu olsun dediğim çok özel şeyler yoktur, hayatı an’a göre yaşamayı kendime daha yakın görüyorum. Hee, çocukluğumdan beridir sayıkladığım bir hayalim var onu yaşamak gerçekleştiğini görmek beni çok ama çok mutlu ederdi.Hayalim şu “yemyeşil bir arazinin ortasında, hayvanlarla donanmış, çiçeklerle bezenmiş bir çiftlik evi”.

İsmail Çatal; Çok güler yüzlü ama bunun yanında sessiz ve sakin bir duruşunuz var, bunun engelle (hasta) oluşunuzla ilgisi var mı? 

Aysel Oturak; Aslında var, ne kadar gülümsesem de pek inandıramıyorum kimseyi, bana çok soran olur “gülen gözlerindeki hüzün ağlamaklı duruşun görülüyor” gülücüklerle saklayamıyorsun, diye. Ama benim de iki ayağım var,  birilerinin koşarken birilerinin sandalyede olduğunu bilmek pek içimi açmıyor. Biz kullar yaratılışımız gereği hep isteriz onun için bende, sende o ve şu kişilerde hep bir şeyler isteriz. İsteklerin sonu gelmez.

Ben, çok şey değil. Sadece “eski sağlığımı istiyorum, eskisi gibi koşabilmek yürümek ağaçlara tırmanıp, parklarda oynamak… Gülümsüyor, “Hayvanlarda dolu çiftlik evim olmasa da olur”

İsmail Çatal; Bugün Aysel en çok neyin, nasıl olmasını isterdi?  Ve engelli olmak zorunda bırakıldım dediniz, neden öyle düşünüyorsunuz?

Aysel Oturak; Aysel, en çok, hastalıklara daha çok çarelerin bulunmasını ve maddi gücü olanın tedavi olurken, maddi gücü olmayanın arkalardan bakakalmamasını isterdi. Büyüklerin küçükleri ezmediği, sömürmediği bir dünya isterdi… Bir de, İnsanların bu kadar bencil yalancı ikiyüzlü olmamasını.

Neden, engelli olmak zorunda bırakıldığımı düşünüyorum? En basit şeylere çareler üretilip bulunurken hatta bir gece de birkaç günde istenen bir ülkeyi yıkabilecek yerle bir edecek güçlere sahip olan Dünya ülkelerinin, bu gibi hastalıkları ticari amaçla tedavi sağlayıp bu durumların üzerinde bütçe ayırıp imkân yaratmadıkları için. Ve de birilerinin; bir gecede eğlence masalarında harcadıkları paralara kıyarken, kurtulma imkânı olan birine sahip çıkıp kurtarmadıkları için.

 İsmail Çatal; En çok kızdığınız birkaç şeyi paylaşır mısınız bizlerle?

Aysel Oturak; Nerede olursa olsun, engelli birilerini görünce bir yaratık görmüş gibi, lafım meclisten dışarı “öküzün trene baktığı” gibi bakanları görmeye. Herkesin anlamadan durumuma yorum yapmasına! Birilerinin beni tanımadan benim hakkımda söylemlerine çok üzülüyorum. Mesela (Aysel kimdir ne yapar, nasıl yaşar demeden) Ve birilerinin (kişi ya da kamu da) bana uygun yerleri yapmadan benden, herhangi bir şeyi yapmamı beklemesine kızarım kim olursa olsun (kardeşim benden bir şey bekleyeceksen ortamı bana uygun seçecek ve ya yaptıracaksın)…

İsmail Çatal; Geçenlerde sosyal medyada, bir paylaşımınızda yazmıştınız.

Benim arkamda, şahıs ve hiçbir kurum kuruluş ve siyaset yok, ben sadece bir bireyim üstelik engelli biriyim sadece Aysel’im demiştiniz bu paylaşım nedendi?

Aysel Oturak; Evet, Kastamonu merkezi 2,5 saatlik mesafede ve uzak olduğundan dolayı, Kastamonu belediyesi, belediyenin kendi engelli aracını, bir derneğin şubesine vermiş ve aracın kimlere ve nerelere yollanacağına o şube karar veriyor. (telde bana dendiğine göre) İstenildiğindeyse uzaklık ileri sürülerek engelli aracı uzak ilçelere verilmiyor, bizzat konuştum. Oysa Cide Kastamonu’nun bir ilçesidir… Ve tüm engelliler tüm derneklere illa üye olmak zorunda olmadan da, kendi adlarını kullandıkları için ve engellileri temsil ettiklerinin varsaydıklarından dolayı sorun ve ihtiyaçları dile getirilmeli giderilmelidir…

Onlar gibi bakınca ben tek kişiyim “Bende bir bireyim arkamda ne bir şahıs ne dernek ne vakıf nede bir siyasi parti var, ben sadece (Aysel Oturak) adında milyonlarca engelliden biriyim. Kurum,  kuruluş olmadığım halde; tüm uğraşlarım, yazılarım bütün engellilerin zor olan yaşamlarını dile getirir, kolaylaştırmayı ve sesleri olmayı isterim.” isteklerim hak temellidir, daha iyi şartlarda insanca yaşam için.

O zaman ben neden savaş veriyorum? Ya da o zaman bu tür yerler kimi neyi temsil ediyor?  Cide’de ve diğer bir çok yerde de aynı, hizmet veren rehabilitasyon merkez’lerinde fizik tedavisi uygulanmadığı için bu yöredeki hasta ve engelliler zaten az olan haftalık fizik tedavilerinden de mahrum bırakılıyorlar. Araç, ulaşım olmalı ki tedaviye gidebilmeliler. Belediye ve söz konusu şubeyi her aradığımda aynı cevabı aldığım için paylaştım işte, o yazıyı da…

 İsmail Çatal; Cide’ye ilk defa gelen biri ve bir engelli olarak ne zorluklar yaşıyorsunuz?

Aysel Oturak; İki aylığına geldiğim İlçe de, en büyük sorun ulaşım, engellilerin burada neden sokağa çıkıp hiçbir düzenleme istemediğini anlamıyorum, burada bazı kişiler hepsi değil ama.

“Engeliler de dâhil kendilerini her halde şöyle görmek istiyorlar…

Kafalarında ki ''engelli portresi'' ağzını açamayan engelli olduğu için utanan başını önünden kaldırmayan bir şeylere ihtiyaç duyduğunda başkasının alıp gelmesini bekleyen her şeye susup gözlerini yuman” birileri olmalı, e nede olsa engelli... Oysa birileri anlamalı, yürüyemeyenle yürüyen birinin akli melekeleri oldukça, istekleri aynı olur. Tek fark biri sandalyede, diğeri bacakları üzerinde yürümek… 

İsmail Çatal; Anne, Babanız için ne söyleyeceksiniz ve aynı evde hem kendiniz hem de bir engelli kardeş ile yaşamak nasıl?

Aysel Oturak; Benim babam yok. Bir trafik kazasında 1995'de vefat etmiş. Annem bizlere hem anne hem de baba olmuş, annemin hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğiz bütün çocukları olarak…

Evde, benden büyük olan oda hasta bir ablam daha var. Özellikle annem için iki engelliyle uğraşmak çok zor, bazen zaruri ihtiyaçlarımı anneme söylemekten rahatsız oluyorum… 

İsmail Çatal; Engelli ile evlilikler hakkında ne diyeceksin?

Aysel Oturak; Engellilerinde sevmek sevilmek tabii ki en insani hakkı, ama bu demek değil dipsiz bir çukura atlamak. Mesela biri engelli diğeri sağlıklı olmasına ben normal bakıyorum ama iki engellinin evliliği zor olmalı. Öyle olmalı ki, biri düştüğünde eşlerden biri onun elini tutabilmeli yardım edebilmeli. Çokları bunu da kınıyor, benim tanıdığım birçok engelli ve sağlıklı çift var evli olanlar ve ya beraber olanlar ve gayet mutlular.

Evlilik genelde hizmet edebilecek birilerinin yapacağı bir bağ gibi görülüyor, çok yanlış, (sağlıklı kişiler evlenip ayrılabilir ama engelli ayrılamaz) düşüncesi çok yaygın.

İnsanların bir zaman sonra istekleri her şey de olduğu gibi bunda da değişip, fikir uyumluluğu ve ortak çıkabilecek bir ses arıyorlar.

Güvenmek ve paylaşım çok önemli… Toplum kalıplaşmış değer yargılarından sıyrılarak engellilerinde duyguları ve hislerinin olduğunu her sağlıklı bireyin yaşadığı mutlulukları yaşamaya haklarının olduğunu kabul etmelidir.

 İsmail Çatal; Engel türleriyle hastalık gruplarının aynı görülüyor olması, sizce nasıl bir durum?

Aysel Oturak; Engelli gruplarıyla hastalık grupları bir biriyle karıştırılıyor. Aynı muameleyi görüyor. Kesinliklen yanlış…  Bir engelli bugün çalışıp akşama kadar masa başında vs. görev yapabilir ama yürüyemez derecede olan kas hastası’ndan bu beklenmemeli. Çünkü oturan bir kas hastası her hangi bir engelli değildir, uzun süre oturamayan, ağrılı ve destek tedavilere mutlaka ihtiyacı olandır…

Türkiye de bu özellikler de kashastaları’ nın; ayrı bir konumu olmalı Sadece bu hastalık için kurulmuş olan tedavi ve yaşam merkezleri olmalı, buna çok ciddi anlamda ihtiyaç duyulduğunun farkına varılmalıdır. Bu hastalara destek tedavisinin şart oluşu görülmelidir. Kimsesiz ve yalnız yaşayan, yaşam savaş veren kas hastası kardeşlerimizin bir kısmı bu merkezlerde kalmalı,  tedavileri uygulanmalıdır.

İsmail Çatal;  Sizin için belki de en anlamlı soru olacaktır bu Siyasette engellilerin yeri nedir oradaki engelliler yeterince sesinize ses oluyorlar mı ve sizin arkanızda güçlü biri ya da siyasiler olsa size elini uzatan ne isterdiniz.

Aysel Oturak; Çok zor soru J kısaca örnekle, TBMM ye çıkan engelliler nereden geldiklerini unutuyorlardır. Çünkü açık bizleri ya da engelli kesimin seslerini duyuramıyorlar. Veya koltuklarını kaybetmemek için susuyor olabilirler.

Arkamda güçlü birileri olsaydı, şu kişi olarak birey olarak ve en önemlisi bu zorluklarda hasta biri olarak verdiğim uğraş ve çabalar daha da katlanarak birçok kişiye faydalı olurdu. İnsan olarak ortak yaşamlarımızı kolaylaştırma yollarını daha çok arardım.

Ve gücüm yetmediği için olamadığım destek tedavilerimi isterdim, göstermelik tedavilerin işe yaramadığı sadece göz boyama olduğu için olanları durdurmalarını gerektiğinde ilaçlarımızı bile bulamayıp, uçuk fiyatlarından dolayı alamadığımızı, duyururdum.

İsmail Çatal; Bizimle paylaştığın düşüncelerin için teşekkür eder, hayatının düşüncelerin kadar berrak ve güzel geçmesini temenni ederiz. Aysel Oturak; Cide için güzel fikirlerim var, bunun için Cide halkının ve özellikle belediyemizin desteklerine ihtiyaçlarımız olacak. Bu gün bizlere uzatılmış el emin olsunlar yarın kendilerine dönecektir... Ahlak kurallarının yıkılmadığı herkesin aynı canı ve aynı güzellikleri yaşadığı bir Dünya’da, zaman süpürgesinin, herkesi sırayla süpüreceğini anlamaları dileklerimle. Kant’ın şu sözüyle bitirelim, “öyle davran ki eylemine ölçü olarak aldığın ilke, tüm insanlar için geçerli, genel bir yasa haline gelsin”. 

engelli.jpg-1.jpg

 

 

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.