ŞÜPHELİ PAKET (2)
Hakan Taş
06 Ekim 2013 Pazar 18:07
Mesleğindeki ciddiyeti ve çok yönlü olan, çeşitli platformlarda cesur çıkışlarıyla dikkat çeken, duruşu ve beyefendiliğiyle tanınan Muhasebeciler Birliği Başkanı-Araştırmacı-Siyaset adamı ve ekonomist Tahirhan TAŞ, günden bu kadar ciddi iken sessiz kalamazdı elbet.
Taş şunları dile getirdi; "Sayın Başbakanın 30 Eylülde açıklamış olduğu demokrasi paketinin sonuçlarına doğrusu şaşırmadık. Bu paketin içi boş olacağı aylar öncesinde belliydi. Çünkü sayın Başbakan R.Tayip Erdoğan defalarca kamuoyuna verdiği mesajda gündemimizde anadilde eğitim yoktur demesiyle paketi boşa çıkarmıştır. Açıklanan maddeler ise demokratik bir ülkede atılan sıradan adımlardır. 21. yy Türkiye’si konjonktürüne uygun bir demokratik refleks değildir. Bu paketten Sayın Başbakan sadece bir krizi yönetmiştir.
Açılan paket sadece seçime yönelik bir çalışmadır. Çünkü barış ve müzakere sürecinin ruhuna uygun yapılmış olsaydı Kürt siyasal temsilcilerin, STK’ ların görüşleri alınarak, hatta akil insanlar heyetinin raporları kale alarak demokrasi paketi hazırlanabilirdi. Kaldı ki BDP Kürt halkının siyasal taleplerini kamuoyuna deklare etmiştir. Bu taleplerin içinde en hassas olanı anadilde eğitim hakkıdır. Zaten Kürt sorunun ana kaynağı anadil önündeki engellerdir. Bu aynı zamanda temel hak ve özgürlükler kapsamında yer almaktadır. Dolayısıyla AKP hükümeti Kürtlerin ana sütü kadar helal olan anadilde eğitimi hakkını tekrardan gasp etmiştir. Ayrıca bu paketten TMK’nında bir değişiklik yapılmamıştır.
Takdir edersiniz ki bu gün ceza evlerinde binlerce Kürt evladı haksız yerde yatmaktadır. Bunlar Kürt aydınları, halkın iradesiyle seçilmiş Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve legal zeminde siyaset yapan parti yöneticileridir. Bunlar hepsi sadece düşünce suçlusudur. Dolayısıyla TMK düşünce özgürlüğü önünde ciddi bir engeldir ve maalesef bu sıkıntıda paketle giderilmemiştir.
Altını özenle çizdiğimiz önemli bir konuda kuruculuk sitemidir. Bu sistem halkı birbirine düşürmekten başka işe yaramayan ilkel bir yaklaşımdır. Bu ilkel sistemin kaldırılmasına yönelik bir çalışmanın paketten yer almaması toplumsal barışa hizmet etmediği gibi aynı zamanda Sayın Başbakanın ve AKP hükümetinin Kürt sorunun çözümünde samimi olmadığını göstermiştir.
Sayın Başbakan ve AKP kurmayları kendilerince büyük bir mühendislik hesabını yaparak bu paketi hazırlamışlar. Mesela seçim barajının düşürülmesi ilgili üç seçeneğin sunması samimi bir yaklaşım değildir. Eğer ortada bir samimiyet varsa seçim barajının tamamen kaldırılması gerekir. Her düşüncenin ve her iradenin meclise yansıması demokrasinin bir gereğidir.
Sayın Başbakan ve AKP hükümeti, bırakın muhalefet partileriyle müzakere edilmesi, kendi oluşturduğu akil insanlar heyetinin raporlarını da kale almamış ve akil insanlar heyetinden tepkilerini üzerine çekmişlerdir. AKP iktidarı sözde demokrasi paketinde sadece bir makyaj yapılmıştır.Bütün çalışmalar seçime yöneliktir.Oysaki bu devasa sorunun çözümü için Türkiye’de şartlar olgunlaşmıştır. Toplumsal barışın kolay olmadığını biliyoruz. Barışın sağlanması için taraflar arasında sağlıklı müzakerelerin yürütülmesi gerekir.
Sayın Başbakan ve AKP kurmayları bu paketti hazırlarken Kürt tarafıyla hiçbir müzakere yapılmadan sadece kendi egolarını tatmin ederek bu paketi hazırlanması toplumsal barışa hizmet etmeyeceğini bildiği halde böyle bir siyaset yürütmeleri Türkiye demokrasisi adına bir talihsizliktir. Bütün gönlümüz, arzumuz barış sürecinin devam etmesidir. İnşallah AKP iktidarı bu yanlışlıktan bir an önce döner ve sürecin ruhuna uygun adım atma refleksini gösterir."
O daha önce 29 mart belediye seçimlerde aday adayı olup, parti tarafından yapılan ön secimde platforum birincisi oldu. Sendikal ve siyaset arenada her zaman ön saflarda yer aldı. Gözaltına alındı ve yargılanması devam ediyor. Demokratlığından ödün vermedi. Elbette Tes İş Sendikası İl Temsilcisi Kadri Şahin'de bahs ediyorum. Sevgili dostumun olaya bakışı ve yorumu şöyle;
"AKP’nin kamuoyunu, siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini hiçe sayarak büyük sürprizler var diyerek açıkladığı paket bir şovdan öteye geçmemiştir. Hükümet de şov yaptığını biliyor olmalı ki “Bu ilk değil sonda olmayacak” diye habire paket vaad ediyor. Bir gerçek var ki tüm dünya görüyor, demokratikleşme konusunda Kürt hareketi çok önde. AKP, 40 toplantıdan sonra, Kürt halkının fiilen çoktan geçtiği aşamalara yaklaşmadı bile.
Kürt Özgürlük Mücadelesinin zoruyla attığı bazı adımları da demokratikleşme lütfu gibi sunmaya çalıştı. 35 yıllık bir savaş, insanlar ölmüş anneler her şeye rağmen barış duaları haykırıyor, bunun mücadelesini verenler dağlarda ve zindanlarda buna rağmen Kürt kelimesinin içinde olmadığı bir metni demokratikleşme ve çözüm paketi diye kamuoyuna sunuyorlar.
Oysaki iktidarın korkularından ve oy hesaplarından pakete sokmadıkları halk tarafından her gün sokaklarda haykırılıyor. Bundan dolayı paketin Kürdistan’da bir karşılığı yok. Adına “Sesiz Devrim” dedikleri bu paket de, Türkiye’nin en yoksul 20 İlinin halkına “Paran varsa çocuğun farklı dil ve lehçelerde eğitim alabilir” diyen bir pakete devrim demek devrime haksızlık olur.
Direne direne elde edilenler sesiz devrimin değil sesli devrimin kazanımlarıdır. Bunlar birer lütuf değil. Bu uğurda can veren 40 bin gerilla, 12 Eylül faşizminden bu yana göz altına alınan ve işkenceden geçirilen milyonlarca Kürt insanının kanları ile yaratmış olduğu değerlerdir.Bu oyalama paket oyunları Kürt halkında elbet karşılık bulmaz.
Kürt halkı halk olmaktan kaynaklı haklarını yüksek sesle istediği için hükümet paket üstüne paket yapmak zorunda kaldığını çok iyi biliyor. Yasaklı harfleri kullana kullana, yasaklı köy isimlerini değiştire değiştire, anadil için milyonluk mitingler yapa yapa hükümeti kendine özgü sesiz devrime mecbur kılmıştır.. Bu paketin demokratik olup olmadığı, içindeki düzenlemelerden çok düzenlemeyi yapanların,bu düzenlemeleri hangi amaçla hangi psikoloji ile yaptıkları önemlidir.
Demokrasiyi takside bağlayan kurnaz tüccar zihniyetinin gelinen aşamada Kürtleri statüsüz bırakma güçleri yoktur. Son olarak paket için, kötüdür ve Kürtlerin tarihi kazanımlarını gerileten bir pakettir demiyorum ancak, paket yüz yıllık bir sorunu çözecek ve demokratik çözüm sürecini ilerletecek bir paket hiç değildir diyorum. Sayın Öcalan’nın tarihi Amed Newrozundaki açıklamalara denk olmalıydı.
Onun için diyoruz ki bu paket bütün oyalama taktiklerine, pazarlama faaliyetlerine rağmen Nevroz ateşini körükleyen kendine İnsanım diyenlerde tarihi manifestonun yaratığı heyecanı ve güveni yaratmamıştır. Kendimize güvenmenin, direne direne kazanacağımızın bilinciyle özgürlük yolumuz açık olsun. Sendikamız adına sizlere teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dilerim.
“Anadilde eğitimin olmadığı paket demokratik değildir.. Ama pozitif tarafları da var tabi andın kalkması gibi.. Buarada yapılan aslında bir nabız yoklama .. Sayın Başbakan bir tür kamuoyu araştırması yapıyor.. Gelen tepkilere göre adımlar atacak sanki.. Yetmez ama evet diyebiliriz yine”…----------------------------------------------------------------------------------------
Sendikal mücadelede aktif görev üstlendi. KESK platformlar şubesi Ankara’da basın bildirilerini hep o okudu. Yediği copların sayısını o bile hatırlamaz. Haklı mücadelenin, hak aramanın sokak semboluydu adeta. Hakkari’den ilk sürgün gidenlerden biridir. Ramazan Taş ile başkentte konuşuyoruz;
Kürtlere şok, Alevilere şok, azınlıklara şok, gayrı müslümlere şok , solculara şok, aydınlara şok, insan hakları savunucularına şok, LGBT’ lere şok, velhasıl topluma şok. Nasılmı? Kürtler, yıllardır özgürlük hareketi önderliğinde mücadele ediyor, artık yeter diyor. Hak ve adalet istiyor. Ana sütü gibi helal olan dilini, kimliğini, özgürlüğünü istiyor. Öteki değil asil olmak istiyor. Kendi yerelinde kendi kendisini yönetmek istiyor.
Adil bir şekilde barış istiyor. Kuruculuk sisteminin lav edilmesini istiyor. Parasız anadilinde eğitim ve öğretim istiyor. Kamuda ve hayatın tüm alanında dilini kullanmak istiyor. TMK VE TCK nın yeniden düzenlenmesini istiyor. Anayasada kendini görmek istiyor. En önemlisi bütün halklar için güvenlik, demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir anayasa istiyor.
Seçim barajının kaldırılmasını istiyor. Demokratik özerklik istiyor. Paket cevap odlumu? Bu paket AKP nin oyalama ve seçimi kurtarma paketi olmuştur. Ve Kürtler içinde hak ve adalet mücadelesinde durmak yok mücadeleye devam paketi olmuştur. Aleviler, yılların hak ve adalet mücadelesinde kendi inanç ve yaşam tarzlarına saygı istiyor. Cemevlerinin resmi ibadet statüsünde olmasını istiyor.
Kültürlerini yaşatmak istiyor. Ötekileştirilmek istemiyor. Demokrasi istiyor. İtibarını, değişen isimlerin iadesini istiyor. Gayrı müslümler, haklarının iadesini istiyor. İnançlarını kaygısız bir şekilde yerine getirmek istiyor. Kendini her yerde ifade etmek istiyor. Okullarında eğitim görmek istiyor. Yaşam biçimlerine saygı istiyor. Solcular, demokrasi, özgürlük, temsiliyet, istiyor.
Aydınlar, demokratik ve özgürlükçü bir yaşam, fikir ve düşüncelerinden dolayı yargılanmak ve kısıtlanmak istemiyor. İnsan hakları savunucuları, her şeyden önce yaşam hakkına saygı istiyor. Hak ihlallarının sonlanmasını istiyor. LGBT ler, yaşam tarzları ve tercihlerine saygı istiyor.
Her insan gibi bu ülkenin özgür vatandaşları olarak yaşamlarını sürdürmek istiyorlar. Yasal düzenlemeler yapılmasını ve seçilme haklarını, temsiliyet istiyor. Yani toplum demokratik özgürlükçü bir yaşam istiyor. Doğaya çevreye saygı istiyor. Nükleer santral ve HES’ ler istemiyor. Emeğe saygı adaletli paylaşım istiyor. Bunlar bardağın boş tarafı, varın siz yüzde kaça taka böl ettiğini hesaplayın. Gelelim dolu tarafına, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin ve değer halkların artık varlıkları kendilerine kalmış oldu.
Kürt, Laz, Çerkez vd. bizde doğruyuz, bizde çalışkanız, ne mutlu bize diyebilecekler. Türban takmak bir hak olduğunu artık herkes bilmiş olacak. Köy isimleri iadesi, en önemlisi klavyeler soruşturma ve takip e takılmayacak. Paran kadar kendi dilinden eğitim görebilecek. Dünyaca tanınan şahsiyet üniversite adı ile tanıtılmış olunacak. Akp hükümetinin icraatı vermek yok almaya devam. Nihayetinde eşbaşkanlığı almakla gereği yapılmıştır… Pakete, Türkiyenin her yerinde ikamet eden Hakkari’liler tepki gösterdi.
Dernek yöneticileriyle de konuştum. İzmir Hakkari’liler Derneği Başkanı İrfan ERTUŞ, tepkisini şöyle dile getirdi; “Demokrasi paketi açıklanalı 24 saat olmasına rağmen, henüz toplumun hiçbir kesimi memnuniyet belirten bir açıklamada bulunmamıştır, dolayısıyla da beklentiler hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır. Kürtler, Aleviler, azınlıklar ve diğer toplumsal kesimler, paketin demokrasi paketi olmadığı konusunda hemfikirdirler.
Lütufkar bir anlayışla, şimdilik bu kadarına ihtiyacınız var, gerekirse ileride daha da veririz anlayışı içinde olmak başlı başına antidemokratik bir tutumdur. Daha önceki açılımlar gibi tamamen oyalamaya yönelik bir pakettir. Kürtler açısından yorumlandığında ise durum gerçekten kabul edilebilir değildir. Hiçbirisine değinilmeyen siyasi talepleri bir yana bırakırsak, anadili öğrenmek gibi temel bir hakkı bile paralı sisteme bağlamıştır. Bu bile kabul edilebilir bir durum değildir. Kürtler açısından tam bir hayalkırıklığıdır.”
İzmir’den sonra İstanbul’a uzanıyoruz. Birçok gencimize sağladığı burs ve eğitim desteğiyle dikkat çeken Şemsettin Demir, “Paket geniş kapsamlı olmamıştır.
Eğer devamı gelirse Türkiye kazanacaktır. Herkesi memnun etmek mümkün değil fakat Kürtlerin beklentilerine kulak verilmeliydi” dedi.
İsak Kahraman yeni devr aldı Antalya Hakkari’liler Derneği Başkanlığını. Heves ve heyecan ile çalışıyor. Gündemi yakından takip ediyor ve her fırsatta karşılaştığı her mikrofuna açık açık konuşuyor. Kahraman ile Antalya’da telefonla görüştüm. “Saygideger Hakan abim, teşekkur ederim bu guzel sorunuzdan dolayi, paketle ilgili Turkiyenin 100 yıldır kanayan yarası olarak görüyorum bu durumu. Demokratikleşme paketi iyi ancak cok cok yetersiz, tabi iktidar kaygısı olarak nitelendiriyorum bu durumu. Bizler STK' lar olarak vatandaşin haklı taleplerini surekli aktarıyoruz gerekli mercilere, ancak demokratikleşme yolunda daha cok yol katetmemiz gerekiyor. İktidarın tüm Turkiye halklarını kucaklaması gerekir.
Gerekirse bununla ilgili daha farkli calışmalarında denenmesinde fayda var diye düşünüyorum. Ancak şunu anlıyoruzki bu durumdan iktidar zaman kazanmaya calışıyor. Kısacası DUNYA nerede biz neredeyiz ve nelerle yani hep birbirimizle ugraşıyoruz. Yazık hemde cok yazık bizlere...”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV