TARİHTE HAKKARİ KATLİAMI-2
Üniversitelerin kuruluş amacı bilimsel araştırma yapmak, yaptığı bilimsel araştırmalar ile toplumsal gelişmeye katkı sağlamak ve kurulduğu ili sanayileştirerek ekonomisini yükseltmektir.
30 Kasım 2014 Pazar 17:58
Hakkari Üniversitesi kurulduğu ilk günden beri ilimizi fuhuş, yolsuzluk, kutuplaşma, torpil, ihale, ajanlaştırma gibi konularla gündeme getirmiştir.
Hakkari üniversitesi bünyesinde Tarih bölümü olmadığı halde, ilimizin gizemli tarihini araştırmadan eski arşivlerden yola çıkarak uluslar arası sempozyumlar düzenlemesi sistem politikasından başka bir şey değildir. Kürdistan coğrafyasında insanlığın ayak izleri geriye doğru takip edildiğinde bulunan gerçekler, Osmanlının veya Türk tarih kurumunun yazmış olduğu tarihle hiç de uyumlu olmadığını göreceksiniz...!
Üniversite tarihi araştırmalar yapmadan üniversite bünyesinde çalışan aşiret mensubu şahısların söylemleri ile hareket ederse tabi birisi aşiretini ön plana atarak kendine hükümet kurar ve yine aşiret kavgalarına neden olur.
Biz Abbasi’ler (Begler)1200 yıldır Hakkari’de yaşayan bir aile olarak Kürtlerin hükümetini hiç duymadık. Tam tersine birbirlerine olan düşmanlıklarını ve ihanetlerini duyduk hatta gördük.! ..Kürdistan halklarının uluslaşmasının önündeki en büyük engellerden biri anti feodalizmdir.! Bu aşiretçilik olayı Selahaddin-i Eyyubi döneminden Mir Nurullah bey’in dönemine kadar sorunsuz devam etmiştir.
Benimde Pinyanîşî Hükümeti tezini çürütmem için konuyu biraz daha açıp Selahaddin Eyyubi ve Sımkoyê Şikak'dan sonra en büyük Kürt ihanetçisi Bedirhan bey'i anlatacağım. Tabi önce Selahaddin Eyyübi’den bir örnekle neden halen devlet olmadığımızı anlatacağım.! Dikkat ettiyseniz fazla edebiyat yapmadan yazmaya çalışıyorum. Yazım epey uzun olacak konunun dağılmaması için sıra sıra veremiyorum. Anlayış gösterip okumanızı tavsiye ediyorum. Fakat ne anlatmak istediğimi şuan ki aşiret yapısı ile kıyaslamanızı isterim..! Gerçi bazı örneklerde vereceğim. Tek istediğim Kürt gençlerinin yaşlıları dinlememeleri ve bu tarihi hataya bir daha düşmemeleridir. Çünkü Ortadoğu yeniden şekilleniyor.! Gençlerden tarihin tekerrürden ibaret olmadığını bütün dünyaya göstermelerini istiyorum.!
Sempozyumda ilimizin müteahhitlerinden Musa Ertuş yazarlardan birisine neden Selahaddin Eyyubi Kürt devletini değil de Arap devletini kurduğunu söyledi.? O yazar ve araştırmacı diye geçinenler amcamıza cevabını veremedi. Çünkü o Prof’lar Osmanlının uyduruk tarihinden başka bilgiye sahip değiller.
Musa amcamıza buradan ben cevap vermek istiyorum. Selahaddini Eyyubi Kudüsün fethinden sonra Kürdistan devletini kurmak için Kürt halkının önde gelen beyleri, alimleri ve şeyhzade ailelerinin temsilcilerini oradaki ovada kurdukları çadırın içine toplar. Ve dışarıda bulunan aşiret ağalarına seslenerek eyy ağalar bizler bu çadırı bir meclis olarak kurduk. Bizler bir hafta boyunca bu çadırdan çıkmayacağız. Kurduğumuz bu çadır Meclisinde sınırlarımızı çizip Kürdistan devletimizi kuracağız. Bir hafta sonra size kararımızı açıklayacağız. Herkesin o gün burada olmasını istiyoruz der.
Selahattin Eyyubi ve Kürt ileri gelenleri tam bir hafta o çadırda kalır. Gece gündüz yemeden, içmeden ve hiç uyumadan gelecek kuşakları için Kürdistan’ın ilk temelini atarlar. Fakat bir hafta sonunda çıktıklarında dışarıda askerlerinden başka kimseyi görmezler. Selahattin Eyyubi ovaya baktığında koca ovada aynı kurdukları çadırdan binlerce çadır görür. Askerlerine bunlar bu günkü kararımızı açıklayacağımızı biliyorlardı. Neden kimsenin gelmediğini sorar.?
Askerleri efendim siz bu meclisi kurduktan sonra tüm aşiret ağaları, bende ağayım diyerek kendi aşiretine mensup olanları yanlarına alıp sizin meclis çadırının aynısından kurup kendi devletlerini kurmak için içeri girdiler. Ağalarda tam bir haftadır çadırlarında. Siz çıktınız ama onlar çıkmadı. Gizlice çadırda ne yaptıkların gidip baktık. Hepsi sessiz bir şekilde oturuyor. Ne yaptıklarını da bilmediklerini söyler.
Bunun üzerine Selahattin Eyyubi meclisinde bulunan Kürt liderlere dönerek elinde çizmiş oldukları Kürdistan coğrafyasına ait haritayı buruşturur ve şöyle der. Şahit olun ey begler, şahit olun ey şeyhler, şahit olun ki torunlarımız neden bir devletimiz yok dediklerinde bu günü onlara anlatın diye vasiyet eder…!
İşte Musa amca Selahaddin-i Eyyubi’nin Kürt devletini kuramamasının tek nedeni her aşiretin ben yönetirim mantığıdır. Devlet olamamamızın önündeki tek gerçek her aşiretin kendilerine, kendi içlerinde özer bir devlet kurmalarındandır. Kürtler için dalgalanan bayrak Türk, Arap, Fars veya Rus v.b herhangi bir devletin bayrağı olması fazla önem arz etmez. Yeter ki iç işlerini kendilerinin yönetmeleridir. Şimdide öyle değiller mi.? ..Şimdi aşiretlerin birbirlerine düşmanlık ettikleri ve tarumar oldukları yani Kürdistan’ın dört parça olduğu Bedirhan bey dönemini anlatacağım.
Kürdistan tarihinde Bedirhan beg isyanı diye bir Kürt isyanı yoktur.! Bedirhan beyin ihaneti vardır.! Mir Nurullah beg artık babadan oğula devam eden liderlikten bıkmış Kürtlerin kendi kaderlerini tain etmeleri için onlara bir şans vermek istemişti.
Osmanlı devleti haddini aşarak viyana kapılarına dayanması ile Osmanlı devleti, tarihinde görülmemiş bir hızla parçalanmaya başlamış ve İstanbul’a sıkıştırılmıştı. Kaçınılmaz olan bölünüş ve dağılışı ile Osmanlı egemenliği altındaki ülkeler ulus devletler kuruluyordu.
Osmanlı Devleti, batan dev bir gemi gibi tarihe gömülürken, Kürdistan’da yeni bir dönem başlıyordu.! Kürdistan emiri Nurullah beg de Osmanlı’nın dağılması ile birlikte Kürdistan’ın dört bir parçasından Kürt şeyh,alim ve soylu aşiret ağaları ile Nasturi, Keldani ve Êzîdî liderlerini Hakkari kalesine çağırarak ulus bir Kürdistan devleti kurmak için bir toplantı yapar.
Mir Nurullah beg toplantıda artık babadan oğula devam eden liderlikten bıktığını ve Kürt’lerin kendi topraklarında kaderlerini tain etmeleri için onlara bir şans vermek istediğini söyler. Kürt halkının kadrolaşarak, kitleleşip, devletleşmesini istediğini söyler. Bir yandan da Nurullah beg aşiretlerin şimdiki gibi o dönemde birbirlerine olan düşmanlıklarını, kıskançlığını biliyordu.! Nurullah beg büyük bir risk altına girdiğini biliyordu. Kürt halkının aşiretçilik yüzünden bunu başaramaması ile birlikte Kürdistan’ın Türklerin, Arapların ve Farsların egemenliği altına gireceklerini biliyordu.
Bu yüzden Mîr Nurullah beg toplanan liderlere ben bu halka güvenmiyorum. Onları bir sınava tabi tutacağım. Bir yıllığına yönetimi kendilerine teslim edeceğimiz bir bölge seçmeliyiz diye teklifte bulunur. Liderlerinde ortak kararı ile bu bölge Botan bölgesi olarak karar verilir.
Mir Nurullah beg Botan bölgesine gider. Botan’da bulunan tüm Kürt halkını toplar ve özerk bir bölge olarak sizlere seçme seçilme hakkı tanıdığınısöyler. Botan halkına bir yıl boyunca iç işlerinize karışmayacağını söyler. Botan halkı olarak seçimle içinizden bir lider seçeceksiniz.
Seçtiğiniz lider içinizden seçtiği yönetimle kendine bir meclis oluşturacak. Bu mecliste her kes yer alacak. Kendi mahkemelerinizi kurup kimseye haksızlık etmeyeceksiniz. Halktan vergiyi siz toplayacak fakirleri doyuracaksınız der. Botan halkı buna çok sevinir ve kabul eder ve Mir Nurullah beg seçecekleri lideri bile öğrenmeden Hakkari kalesine gelir. ..Botan da bulunan aşiretler kendi meclislerini kurar aşiretlerden adaylar seçilir. Fakat korkulan başa gelmiştir. (Tıpkı Hakkari'deki belediye ve millet vekili seçimlerinde olduğu gibi hani Pinyanişiler: Ertuşilerden olmaz. Ertuşiler de Pınyanişilerden olmaz derler ya). işte aynı zihniyet Botan da oluyor.
Aşiretler birbirlerini kabul etmeyince kavgaya tutuşuyorlar. Zaman daralıyor ve ortak bir karar da buluşuyorlar. Yine bir örnek vereceğim: Belediye seçimlerinde hep yaptığımız bir karar veriyorlar ne sizden ne bizden İTHAL olsun mantığı ile orada kendi halinde yaşayan dört beş haneden oluşan Bedirhan ailesine mirlik teklifi götürüyorlar.
Bedirxan ailesi teklifi kabul edip beg ailesi oluyor. Yani bedirxan beyin babası Mir değildi. Bedirxan ailesi o zamanlar halid bin velidin soyundan geldiklerini söylerlerdi. Fakat araştırmalar sonucunda Halid Bin Velid’in evlenmediği ortaya çıkınca bu sefer kendilerini Şeref namenin yazarı Şerefxanê Bitlîsî’nin soyuna dayandırdılar. Son yıllarda buda tutmayınca Kendilerini Abbasi’lere yani bize dayandırdılar. Fakat bizden değiller.Bedirxan beg bir yıl mirlik yapmış sonrasında kardeşi Ezdin Şer’de bir yıl mirlik yapmıştır.!
Bedirxan beg seçime girer ve Botan beyi seçilir. Mir Nurullah beg bunu duyunca şüphelerinde haklı olduğunu ama geri dönüşü olmayan bir kararın verildiğini, itiraz etmesi halinde daha büyük kavgaların olacağını biliyordu. Mir bedirhan beye bir yıl boyunca karışmayacağını bir yıl sonra tevtişe geleceğini söyler.
Kürtlerden korkulacak atak başlar…! Aşiretlerden bir kısmı Mir Bedirxan beyin sağ tarafında yer alarak diğer aşiretleri ezmeğe kalkışır. Bu aşiretler sürekli diğer aşiretlere iftiralar atarak Bedirhan beye şikayet eder. Diğer aşiretler ise bu gelişmeler karşısında atağa geçmeliydi. Bedirxan beyin kardeşi Ezdin Şer'in oğlu Zeynel beye yanaşırlar. Zeynel bey sen cesur kahraman ve iyi bir avcısın artık cemaatlerimize gel, bize takıl seneye amcan Bedirhan beyin yerine seni Mir yapacağız derler.
Aşiretler Bedirhan beg ailesi üzerinden birbirlerine didişmeye başlar. Zeynel beyi yanına alan diğer aşiretler Mir Bedirhan beyin divanına gider. Sohbetlerde Zeynel beyi hep ön plana atmaları Bedirhan beyin gözünden kaçmaz. Bedirhan bey korkmaya başlar.! Diğer yandan Bedirhan beyin destekçisi olan aşiretler ise durmadan Nasturi'leri rahatsız eder, yol kesen, talan dediğimiz yağmacılığa başlarlar.
Bedirhan beyde adaletli davrandığı taktir de onu kollayan aşiretlerin ona muhalefet olacağını ve yeğeni Zeynel beyin başa getirileceği korkusu ile aşiretlerin bu zulmüne sessiz kalır. Nasturilerin Bedirhan beye gelerek bu haksızlığa bir çare bulmasını istemelerine rağmen Bedirhan bey ses çıkarmaz susar. Hakkari yaylalarına kadar gelen eşkıyalar Nasturilere ait hayvanları eşyaları yağmalar. Nasturiler de öçlerini almak için o aşiretlerin hayvanlarını ve mallarını yağmalamaya başlar. Bu aşiretler fitne fesat çıkarmak için Bedirhan beye giderek Nasturilerin hayvanlarını mallarını yağmaladığını söyler. Bedirxan beg halkına hizmet ettiğini göstermek için yüz kişilik atlısı ile Kırık dağdaki Nasturilere saldırır. Savaşta Bedirxan beg 40 askerini kaybeder. Şuan Kırık dağda kırk şehit (çil şehid) lik vardır.
Bu olayları yaşanırken mir Nurullah bey İran’ın Soma kentinde seferdeydi. Oradaki Kürdistan’lılara da sesini ulaştırıp ulus bir devlet kurma peşindeydi. Bedirhan beyin yaptıklarını haber alınca Hakkari’ye geri gelir. Bedirhan beye hesap sormak için kaleye çağırır. Fakat Bedirhan bey arkasına aldığı aşiretlere güvenerek ben Botan beyiyim. Sen ise Serhad beyisin ne iç işlerime nede dış işlerime karışma. Aksi taktirde sonuçlarına karışmayacağını söyler. Nurullah beyin bu sözlerden sonra takati kalmaz.
Bedirxan bey güçlenmiş divanında aşiretlerle sohbet halinde iken Zeynel bey at üzerinde onlara doğru gelir. Zeynel beyi destekleyen diğer aşiretler cemaatin içinde işte Zeynel bey geliyor. Maşallah şu heybetine bak derler. Bu sözlere yine çok kızan Bedirhan bey o zamanın silahı olan burnoyu eline alarak ey cemaat ben bu mesafeden Zeynel beyi vurabilir miyim der. Zeynel beyin taraftarları amaçlarına ulaşmak için mesafenin uzak olduğunu vuramayacağını söylerler. Bedirhan bey de Zeynel beyin başa getirileceğini bildiği için silahla nişan alıp eteş ediyor. Zeynel beyi tam alnından vuruyor.
Bedirhan bey bu olay karşısında pişmanlık duyup Zeynel beyin vurup düşürdüğü köprüye gider. Zeynel beyi o halde görünce dizlerine vurup pişmanlığını dile getiren Kürtçe bu ağıtı yakar.
Pêkukê pê ê Zeynel beg suvare, suvarek hêstirê ê, çi xweş mêr neman pêpgeru gerê, çindî ê mêra Zeynel beg. Pekukê awe, Zeynel beg sare rum zêrav e, çi xweş mêr nema pêpug ê murave, cindîyê mêrê Zeynel beg.
Bedirhan beyin kardeşi Ezdin Şer bege giden Zeynel beyin taraftarları bu sefer Ezdin Şer beye giderek oğlunu mahsus öldürdüğünü söyleyerek iki kardeşi birbirine kışkırtırlar. Ezdin Şer beg Mir Nurullah beye gelip şikayet etmez. Ezdin Şer bey bu olay karşısında Mir Nurullah beye gelmez direk İstanbula gider. İstanbul’a Osmanlı padişahının yanına gider. Osmanlıya Doğuda bir kralımız var bizi katlediyor der. Tabi fırsatçı Osmanlı da yıkılmak üzere olduğu için bunu bir fırsat bilip buraları egemenliği altına almak için hiç vakit kaybetmeden ordusundaki Kürtkolları yani aşiret ağaları ile sefere çıkar.
Ezdin Şer beg Osmanlı'ya Botanı alırsanız beni orada Mir yapın der. Osmanlı'da bunu kabul eder. Osmanlı ordusu ile Botana yola çıkar. Bu olayı duyan Hakkari Emiri Nurullah beg öfkesinden deliye döner. Acilen Osmanlıya bir ferman yazar. Fakat Osmanlı zaten böyle bir fırsat bekliyordu. Hakkari Mirlerinin artık etkisizleştiklerini halkının Osmanlıdan yardım beklediklerini görünce fermana cevap yazmadı. Mir Nurullah bey bu olaylar karşısında Bedirhan beyi kaleye çağırır. Mir Bedirhan bey kaleye gelir ve Nurullah beg olayların tek sorumlusu bedirhan beyi sorgular ve tüm gücü ile tokat vurur. Bedirhan beye yaptıklarından dolayı hesap sorar. Bedirhan bey süt dökmüş kedi gibi ne diyeceğini bilemez. Nurullah bey ona git yediğin haltı temizle biz hazırlanıp gelene kadar.
Nurullah beg Kürdistanın ileri gelenlerini İzzeddin ê Diyarbekir, Salin begê hanî, Palolu cimşid beg, Temerxanê milî, Hisênê devşînî, Hesnê Havê ê, Hızetê memedê, Rasım beg, Ertuşi ve Pinşanişi aşiret reisleri ile Nasturi, Ermeni, Yahudi, Ezidi v.s kim varsa hepsini kaleye çağırır. Mir Nurullah beg Nasturi Emiri Marşemona sen hepimizden daha akıllısın Osmanlı üzerimize geldi. Ne yapabileceklerini bir akıl vermesini ister. Nasturi'lerin emiri tüm cemaate size bir iyi birde kötü haberinin olduğunu söyler. Mir Nurullah beg önce kötüsünü söylemesini ister.
Nasturi emiri Merşemon kalede Mir Nurullah beyin divanının ortasında bulunan ve etrafında davetlilerin oturduğu mirca belek havuzunun yanına gider. Mırca belekte bulunan tası alır ve havuzun içindeki suyu tasla durmadan doldurur boşaltır. Merşemon Nurullah beye ben bu havuzdan tasla suyu dışarı döktüm. Peki havuzda su eksildi mi.? Nurullah bey ve divandakiler hayır hiç boşalmadı hep aynı debide diye cevap verirler. Merşemon işte Osmanlı askeride böyledir bitmezler. Mir Nurullah bey Marşemon ümidimizi kırdın der. Mir Nurullah iyi haberi söylemesini ister.
Marşemon cemaatte bulunanlara her birinizin kaç askeri var diye sorar. Cemaattekiler tek tek cevap verir. İzzeddin ê Diyarbekira, Bin askerim var. Temerxanê milî, 3 Bin. Hisênê devşînî, Bin 500. Hesnê Havê ê, Bin. Hızetê memedê, 3 Bin. Ve Mir Nurullah bey de 600 Bin askeri olduğunu söyler v.s. Bunun üzerine Marşemon bizimde 50 Bin askerimiz var. Marşemon iyi haberi söyler. Kürtçe olarak şöyle diyor: Bê goman em bibin yek û tek, em dê berdene wan kurên qun ruta hetta behra reş. Türkçesi: Eğer biz yek tek olursak bu götü, başı açık analı çocukları karadenize kadar kovalarız der. (Yani Trabzon’a kadar)....
Bunun üzerine Nurullah bey tebessüm ederek işte bu işte bu evet onlardan daha güçlü onlardan daha cesuruz. Bu topraklar engin dağlar bizim coğrafyamız. Osmanlının hiçbir şansı yok. Mir Nurullah beg birlik çağrısı yapar. Orada toplanan Mezopotamyanın mozalesi olan Kürt Nasturi, Ermeni, Keldani kim varsa bir hafta içinde top yekun Botana savaşa gideceklerini ilan eder.
Fakat Osmanlı Botan da savaşırken bir yandan da Osmanlıya bağlı Kürtkolları yani ağaları olan casuslarını doğuya yollar. Casuslar köy köy gezerek Kürdistan’daki beyleri kötüler. Her köylüye oğlunuzu Mir Nurullah beyin ordusundan çekin. Sen filan ağasın kendi aşiretinin liderliğini yap. Biz sana ağalık veriyoruz. Ağa olacaksınız dört kadın alırsın. Size hayvanlar veririz. Bol bereketli topraklar vereceğiz gibi propagandalarla o saf temiz köylüleri, Koçerleri kandırır.!
Tüm Kürt halkı bu vaadlere kanar ve çocuklarını Mir Nurullah beyin ordusundan alırlar. Mir Nurullah beg savaşa çıkacakları gün sadece Nasturi’, Ermeni ve Keldani’lerden başka kimseyi göremez. Kaleye çağırdığı tüm aşiret reisleri bu vaatlere kanmış savaşa katılmama kararı almışlardı. Bunun üzerine Nasturi,Ermeni ve Keldani’lerde geri çekilir. …Nurullah beg elinde kalan bir kaç askerle bunu başaramayacağı gerçeği ile İran'ın soma kenti Emiri olan amcasının oğluna kaçar. Bedirhan bey teslim olur. Osmanlı Mir Nurullah beye yakalanması için ödül vereceğini söyler. Şemdinliden Seyyid Taha-i Hakkari Mir Nurullah beyi kandırarak gel ben aracı olmuşum seni affedeceklerini söyler. Mir Nurullah bey ona inanır ve gelir.
Seyyid Taha-i Hakkari Mir Nurullah beyi Van'a bağlı Hoşap kalesine götürür ve Osmanlı paşası Ali Rıza paşaya teslim eder. Tabi o sırada Bedirha beyde o kalede tutsaktır. Bedirhan bey Mir Nurullah beyi görünce alay edercesine Kürtçe şöyle der: Begêmin te xêr bu, qay serê te cemidî bu der. Osmanlı ikisini aileleri ile birlikte Trabzon’a oradan da gemi ile Girit adasına götürür. Ailesi yedi yıl tutsak kaldıktan sonra Suriye’ye sürgün edilir. Fakat Nurullah bey oradan da alınır ve İstanbul’a idam edilmek için götürülür. Bu olaylardan sonra da Bedirhan beyin kardeşi İzzeddin Şer bey bir yıl Botan emiri olur. Sonrasında Osmanlı kendi ordusuna mensup paşaları orada görevlendir. Vesselam devam edecek.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV