TAŞIMALI EĞİTİM!
H. Aziz Hatipoğlu
28 Ekim 2017 Cumartesi 15:52
Erdoğan Hükümetleri döneminde uzak olan köylerdeki okullarda okuyan öğrenciler en yakınlarındaki yerleşim yerlerinde yapılan büyük ve her ihtiyacı karşılanan okullarda eğitim ve öğretim görmeye başladılar. Böylelikle bu köylerden en yakınlardaki yerleşim yerlerindeki okullara öğrenci taşımacılığı başladı.
Bunun için devlet ihale açtı. Türkiye’nin her yerinde milyonlarca araç sahibi insan bu ihalelere girmeye ve alınan bu ihaleler sonucu okullara öğrenci taşımaya başladılar. Kısacası “Taşımalı Eğitim” böylelikle hayatımıza girdi ve eğitimin bir parçası oldu.
Sabah yedi sularında evlerinden alınan öğrenciler bazen 40 hatta 50 kilometreye varan uzaklıklardan okullara getirilmeye başlandı. Olumlu yanlarının yanında birçok olumsuzluklarda yaşandı. Servislere bazen aşırı öğrenci alımları ve sıkışan öğrenciler, yollarda servis şoförlerinin bazen dikkatsizliği ve bazen de aşırı hız yapmaları onlarca trafik kazalarının olmasını ve buradan yüzlerce öğrencimizin ölmesine ve yaralanmasına yol açtı. Birçok anne ve babanın yüreğine kor düştü. Birçok genç fidanlarımız hayatlarının baharında kara toprağa verildi.
Bu ihaleler için büyük bütçeler oluşturuldu. Bu ihaleleri almak için bazen kan aktı. Nahoş olaylar meydana geldi. Bazen de çok şaibeler yaşandı. Çok kayırmalar oldu. Mesela 3 milyonluk bir ihalede kırım 6 bin gibi ve binde ikiye varan bir kırım çeşitli söylentilere yol açtı. Okullara getirilen öğrenciler için öğle yemeği gerekiyordu. Bunun için de yemek ihaleleri yapıldı ve okullara gelen öğrenciler bu yemeklerden yemeye başladı. Bundan da bazen zehirlenmeler ve istenmeyen durumlar ortaya çıktı.
Çoğu köyden bazen onlarca araç öğrenci servislerinde kullanılıyor ve servisler öğrencilerini okullara bıraktıktan sonra dönüş vaktine kadar ya okul kenarlarında veya belirlenen yerlerde bekletiliyordu. Dönüş vakti yine aynı güzergâhlar takip edilerek öğrenciler evlerine bırakılıyordu.
Sıkıntılar özellikle doğuda ve kışın yaşanıyordu. Yağan aşırı karlar ve yolların kardan kapanması çocukların okullarına geç kalmalarına, yollarda kalmalarına ve soğuk ile mücadelede geçiyordu.
Tek gaye ve hedef hiçbir çocuğumuzun eğitim ve öğretim hakkından mahrum olmaması ve yarının Türkiye’sinde yetişecek fertler olarak görülmesiydi.
Gelinen noktada her okulun yanında yapılacak pansiyonlarında bu okullarda okuyacak çocukların yatılı kalıp okullarına devam etmeleri hem aileler, hem öğrenciler ve hem de hükümet olarak daha sağlıklı ve karlı olacağıydı.
Öğrencileri mi okullara taşıyalım yoksa okullar yanında pansiyonlar kurup pansiyonlu öğrenci mi okutalım?
Şimdi çoğu eğitim uzmanının ve eğitimcilerin üzerinde kafa yordukları ve bir çözüm arayışında oldukları konu…
İlk etapta belki yapılacak pansiyonların maddi külfetleri fazla olacak ama bunu yıllara yaydığınızda iki-üç yıl gibi bir sürede yapılan maddi masrafların karşılanacağı ve hem de hükümetin bu kadar israf ve savurganlığı önleyeceği yönündeydi.
Düşünün Türkiye genelinde yüzbinlerce okula getirtilen milyonlarca öğrencinin bu stres, sıkıntı, tehlike, külfet ve sağlıksız beslenmeleri sona erecek. Ana babalar çocuklarını verdikleri pansiyonlarda güven içerisinde ve devlet şefkati ile eğitimlerinden emin olacak.
Diğer yandan devletin yılda gerek taşıma ve gerekse yemek için verdiği trilyonlar başka alanlarda eğitime harcanacak. Daha kaliteli bir eğitim için kullanılmaya çalışılacak.
Ama şoför esnafının da ve sektör oluşturulmuş okul servislerindeki kişilerinde ayrı bir şekilde değerlendirilmesi ve bunlarında ekmek kazanmaları gerekmektedir.
Galiba işin acı ve bir o kadar önemli yönü bu!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV