23 Kasım 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara11°C

TEŞEKKÜRLER ADALET BAKANI!

Hakan Taş

23 Temmuz 2018 Pazartesi 10:37

27 yıl önce bu topraklardan elleri kelepçeli zırhlı araçla götürüldü. Tanrı zindanı onun için yarattı. Sağır ve kör duvarlar arkadaşı oldu. Bir canlıya verebilecek en büyük ceza onu güneşten, dağlardan, mevsimlerden, gökyüzünden, yıldızlardan, yağmurdan mahrum bırakmaktır,   sevdiklerinden uzak tutmaktır.

Sevgili Ozan Deniz’in dediği gibi; “Her suç kaderin cilvesine karşı bir propagandadır”… Serhat Tuğan, çağın ayıbıdır. Türkiye’de en uzun süre zindanda bırakılan adaletsizliğin kurbanıdır.

Canından çok sevdiği ağabeyi Gazeteci Ferhat’ın ölüm haberini aldığında çığlığı Mekke’ye kadar ulaştı. 27 yıldır onun saçlarını okşayan aynı yastık gözyaşlarını biriktirdi. Demir ranza ağladı ve pas döktü. Eksilen umutlar nefesini daha da daralttı. Penceresine konan öksüz güvercin ağıtlar yaktı. Bırakın, sadece ölüsünü öpsün, kıvırcık saçlarını okşasın Ferhat’ın…

serhat-tugan,-.jpgBırakın bir avuç toprak örtsün abisi üşümesin diye. Bırakın feryadını bütün dünya görsün… Özgürlüğünü görmeden gitti genç yaşta uzun adam. Uzun yıllara tekrar mecburi sarıldı kaderin ve adaletin mahkum ettiği çaresiz Serhat… 27 yıl hatırına 27 dakika bile izin verilmedi. Tüm başvurular ret edildi.

Serhat tutuklandığında çilekeş annesi Semiha Tuğan henüz 47 yaşındaydı. Yaşam aslında onu cezalandırdı. Çünkü o bir anaydı. Artık istese de ağlayamıyordu çünkü göz çukurları Serhat’sızlıktan korumuştu. Adaletin olmadığı ülkemizde adaletsiz ve orantısız acı çekti Semiha ana.

Nice bakanlar değişti fakat hepsi de zindanı Serhat’a sabit gördü. Yeni Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül’e ölüm döşeğinde olan bir annenin son arzusu iletildi. Büyük bir incelikle kabul etti ve 27 yıl sonra ilk kez birkaç saatliğine bile olsa Serhat Tuğan’ı o kör kuyudan çıkartarak annesine kavuşturması talimatını verdi.

En son 17 yaşındayken gördüğü Hakkari’yi 27 yıl sonra yeniden görecekti. Zindandan dışarı çıktığında ilk önce demir kapılardan sızan boğuk havayı değil, temiz hava ile tanıştı ciğerleri. Güneş utandı, yıldızlar saklandı. Ağaçlar selam durdu. Çünkü onlar şahitti onun masum olduğuna.  Adımlarını hızlandırdı ayakları alışık değildi onu yürütmeye.

serhat-tugan,-3.jpg

Kırgın bakışlarla süzdü etrafı, Sümbül dağının eteklerinde sakladığı umudunu aradı kamaşan gözleri. O giderken Hakkari’de her tarafta topraklı evler vardı. O toprak hepsi yıkıldı, birleşti, Merzan’da mezarında uyuyan ağabeyine yorgan oldu.

Semiha ana hastanede yoğun bakımda, nabzı çok hafif Serhat’ı görecek kadar atıyordu, meleklerin huzurunda yatıyordu. Hapisanede çıkartılan Serhat hastaneye getirildi. Yanında jandarma vardı. Başka kim olacaktı ki, o bu hayatta zaten hep gardiyan ve asker gördü.

Mutlu gibi gözükse de mutsuzluğu daha büyüktü. Çünkü annesine bu kadar ağır acı dolu bir yükü o bindirmişti tıpkı adaletsizliğin ona yüklediği gibi. Annesini o ağlatmıştı, 27 yılın onu ağlattığı gibi.

serhat-tugan,-2.jpg

Güvenlik gerekçesiyle sessiz getirdiler. Elleri zaten hiç cebine girmedi çünkü kelepçeler buna müsaade etmedi.  Semiha ana özel bir odaya alındı. Ve işte o an, kıyamet ile yaşam arasındaki o an…

 “Haber verin Semiha anaya, Serhat geldi” diye kimseler müjdeyi veremiyordu. Bir umutsuz kapıdan başka bir umutsuz kapıya doğru adımlarını attı. Keşke annesi ona koşsa da, sevinçten ağlasa da, sımsıkı sarılsa da ama nerde?  27 yıldır bu anı bekleyen Semiha ana bu kez Serhat’a haksız edercesine gözlerini açamadı. Ruhu, yüreği his ediyordu.

Hasretinden beyazlanan saçlarını okşadı, pamuk ellerini öptü alnına koydu. Anne bak ben geldim diye ağladı. Tedbir amaçlı orada bekleyen sağlık görevlileri hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Hey gidi Hakkari Hastanesi, böyle bir acıya sahne oldun ya, bir daha sana selam vermem. Annesini defalarca kokladı, yanağını okşadı. Gözyaşlarından reçete bıraktı alnına iyileşsin diye.

Semiha ana gözün aydın, hani 27 yıldır bu anı bekliyordun. Serhat gelmiş hem de acıkmış. Nerde doğeba, gulul, kiris… Hadi aç gözlerini… ( Yazarken ben ağlıyorum)…

Ve damarlarında kan dolaştı, kalp atışları hızlandı, nabız normale döndü. 27 yıldır bu anı bekleyen yorgun gözleri simsiyah yaşlar döktü. Öyle bir sarıldı ki, yer gök inledi. İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın uygun gördüğü bu buluşma üç saat sürdü.

Bir annenin tek arzusunu yerine getiren her iki bakanımıza teşekkür ediyorum. Ve imza kampanyası yapan 100 bin kişi adına gerçek adaletin yerini bulmasını, Serhat Tuğan davasının yeniden görülerek gözden geçirilmesini, bu yanlışın bir an evvel düzeltilmesini, serbest bırakılmasını istirham ediyoruz. Suçsuz olduğuna inancımız olmasaydı inanın köşeme asla taşımazdım. 

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.