22 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara13°C

TÜRKİYE İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR

Türkiye için tehlike çanları çalıyor

Dünya Meteoroloji Örgütü, 2014 Mayıs ayının dünyanın en sıcak ayı olduğunu açıkladı. Elde edilen veriler bu yılın tarihin en sıcak yılı olabileceğini gösteriyor.

10 Temmuz 2014 Perşembe 16:40

Çizilen bu kritik tabloyu oluşturan nedenlerin en başında ise karbon salımı sonucu ortaya çıkan iklim değişikliği geliyor. Yağışların olmadığı kış ayları ve normal seviyelerin üstünde seyreden kavurucu sıcaklar gibi etkilerini yaşadığımız küresel ısınmanın önüne geçebilmek için tüm dünya karbon salımıyla ilgili yeni yol haritaları arıyor.

İklim değişikliğine yol açan karbon salımı ile mücadele için uluslararası bir anlaşmanın zorunluluğu konusunda herkes hemfikirken, Türkiye’de bu konuda hazırlıklar yetersiz. Türkiye’de kuraklık ve su sıkıntısı Denizli'nin Pamukkale ovası susuzlukla boğuşuyor.

Küresel iklim değişikliğinin geleceği tehdit eden en büyük sorunlardan biri olarak görüldüğünü kaydeden İstanbul Karbon Zirvesi Komite Başkanı Prof. Dr. Etem Karakaya, bu yıl ülkemizde yaşanacak en büyük sorunun küresel ısınma kaynaklı kuraklık ve su sıkıntısı olacağına işaret etti; Bu yıl sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Ocak itibariyle neredeyse hiç kar yağmadı.

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) 2014 Mayıs ayını “tarihin en sıcak ayı” olarak ilan etti. Bu yıl dünya tarihinin en sıcak yılını yaşayabiliriz. Tarımsal veriler iç karartıcı Prof. Dr. Etem Karakaya Yağışların azalması ve yüksek sıcaklıkların yaşanması sonucunda barajlardaki su seviyelerinin rekor sayılabilecek düzeyde azaldığına değinen Karakaya, dünyadaki ortalama sıcaklığın her geçen gün arttığını ve bu sürecin doğal bir değişim olmadığını söyledi.

Özellikle bu yıl yağışların azlığı nedeniyle tarımsal ürünlerin azaldığını dile getiren Prof. Dr. Karakaya Türkiye’nin taşıdığı kuraklık riskini şu şekilde izah etti; Malatya’da kayısı üretimi geçen yıla göre yüzde 90 oranında azaldı. Geçtiğimiz yıl buğday üretimi 23 milyon tona ulaşırken, bu yıl bu miktar 17 milyon tona düştü. Sulu arazilerde kullanılan yoğun su tüketimi etkisiyle de yeraltı suları ve ırmaklar kuruma seviyesine geldi. Sulu olmayan arazilerde ise çiftçiler neredeyse hiç mahsul alamadılar.

Bu durum da, gelecekte yaşanması muhtemel ciddi su sorunlarının habercisi. Bu nedenle Türkiye’nin iklim değişikliğine uyum politikaları geliştirip, su kullanımı, bölgelere göre ürün çeşitlendirmesi konusunda ciddi önlemler almalı. “Küresel ısınma siyasetin de gündemi olmalı” Sakarya'nın Sapanca gölünde su miktarı tarihin en düşük seviyesinde. Çok sayıdaki ülke gibi Türkiye’nin de küresel ısınmanın olumsuz etkilerini oldukça şiddetli yaşadığını dile getiren Karakaya, “Türkiye iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkeler arasındadır.

Bu yıl kış yaşamadık dersek yanlış olmaz. Yeterince kar yağmaması çok ciddi bir sorun. Karbon salımı ve kuraklık şu an dünyanın en önemli gündem maddesi olmalı. Sadece çevre ve enerji sektörleri değil, siyasetin de ana gündeminde bu konu yer almalı. Türkiye’nin de diğer ülkeler gibi iklim değişikliğine yol açan karbon emisyonu azaltımı konusunda somut önerilerini hazırlayarak, yeni bir iklim anlaşması konusunda önemli hazırlıkların yapıldığı 2015 Paris İklim Zirvesi’ne kadar sunması gerekiyor” dedi.

Türkiye’nin sera gazı salımı 25 yılda yüzde 200 arttı Yozgat'ın göletleri yok olmayla karşı karşıya. Türkiye’nin 2012 yılı sera gazı envanterine göre iklim değişikliğine yol açan sera gazı emisyonlarının 1990 yılına göre yüzde 133 oranında artarak, 440 milyon ton karbondioksit eşdeğerine ulaştığını söyleyen Prof. Dr. Karakaya, “Elde edilen bilgiler günümüzdeki toplam karbon salınımı oranının yarısının son 25 yılda üretildiğini gösteriyor. ABD hükümetinin açıkladığı raporlara göre 2010-2040 yılları arasında dünyanın mevcut enerji ihtiyacı yüzde 50 daha da artacak” dedi.

Yorumlar
YASAL UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Hakkarihabertv.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.