TÜRKİYENİN KANAYAN YARASI “KAYIP ÇOCUKLAR”
H. Aziz Hatipoğlu
03 Ekim 2018 Çarşamba 12:20
Sami, Leyla, Evrim, Eylül, Bayram, Ayhan, Ada, Sedanur, Serhat, Berhan, Sami, Ufuk, Enes…
Bu listeyi uzatabiliriz.
Bunlar Türkiye’de kaybolan ve bir kısmı öldürülen, tecavüze uğrayan ve hunharca katledilen çocuklardan sadece birkaçı.
Yapılan son araştırmalar göre halen Türkiye’de 5 bin 169 çocuk için aileleri kayıp başvurusunda bulunmuş.
Ya sokaktan, ya okul yolunda, ya evlerinin önünde oynarken veya bakkaldan dönüşte yolları meçhul kişi ve kişilerce kesilerek kaçırılmış ve ortadan kaybolmuşlardır.
Çocuğunun eve dönmesini bekleyen aileler aradan geçen zamana rağmen çocuğu gelmemişse paniğe kapılmış ve çocuğunu aramaya çıkmıştır. Önce mahallesini ve yakın çevresini arayan dertli aileler hemen emniyet birimlerine de kayıp başvurusunda bulunmaktan çekinmemiş ve arama müştereken devam etmiştir.
Saatlerden sonra günler, haftalar ve bazen aylar ve yılları bulan kayıp süreleriyle aileler her gün, her saat, her dakika ve her saniye kahrolmuş ve bir umut ışığı aramışlardır.
Bazen acı haber birkaç gün sonra gelebilmiş ve ne yazık ki çocuğu hunharca katledildiği gibi cinsel istismara da uğramıştır.
Savunmasız, melek ruhlu ve dünyalar tatlısı bu çocuklara kimler ve niçin bu kıyımlarda bulunur ve bunu yapan sadist, cani ve katil ruhlu insanlar toplumda nasıl fark edilmez?
Türkiye’nin özellikle son on yıllarında meydana gelen bu hadiseler toplumsal bozukluğun bir göstergesi olarak görülmektedir.
Bu nasıl bir ruh hali ve bu nasıl bir canavarlıktır ki, kaçırdığın masum ve bir o kadar savunmasız çocuğu erkek kız demeden kaçırarak sadist ve sapkın emellerine kurban ediyor ve çocuğu hunharca katledebiliyorsun?
Bunlar için anayasada en ağır ceza müeyyideleri uygulanmalı daha kısacası bu tip insanlar için TBMM acilen idam kararlarını almalıdır.
Toplumun aydın ve üniversite araştırma kurulları bu tür olayların niçin son yıllarda özellikle arttığını ve toplumun niçin bu hale düştüğünü ve düşürüldüğünü tezlere konu olacak kadar araştırmalı ve ne gibi önlemlerin alınması gerektiği kamuoyuna duyurulmalıdır.
Çocuğunun ya kapı önünden veya sokaktan kaybolduğunu ve kaçırıldığını duyan ve buna şahit olan ailelerin ne tür bir psikoloji ve ne tür bir acılar içerisinde olduklarını onlardan başka kimse anlayamaz. Hele ki bu çocukların katledilmeleri ailede kapanması sonsuz olan acıları beraberinde getirmektedir. Bunların acılarının dinmesi ancak bu tür canilikleri yapanların toplum önünde idam edilmeleri ile bir nebze olsa da acılarını hafifletecektir.
Bir öğretmen, bir yazar, bir baba ve bir dede olarak bu konunun 2 Ekim 2018 günü açılacak olan TBMM’ne getirilmesini ve bu tür insanlar için idam kararının acilen alınmasını talep ediyor ve istiyorum.
İdamla belki katledilen, hunharca öldürülen çocuklarımız geri gelmeyecek ama caydırıcı özelliğiyle belki onlarca çocuğumuzu korumuş olacağız.
Ne dersiniz?
Çocuklarımız buna değmez mi!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV