UYKU BOZUKLUĞU PSİKOLOJİYİ BOZUYOR
Psikiyatrist Yrd.Doç.Dr. Onur Okan Demirci, uyku bozukluğunun psikolojiyi bozduğunu söyledi.
04 Mayıs 2018 Cuma 13:15
Yrd.Doç.Dr. Onur Okan Demirci, “Uyku ritminizi ayarlayın; yatış ve kalkış saatlerinizi olabildiğince benzer tutmaya çalışmak uyku ritminizi tutturmak açısından önemlidir.
En azından beynimizin uyku süresini ayarlayabilmesi için hafta içi, hafta sonu ya da tatil günleri fark etmeksizin hep aynı saatte kalkılmalıdır.
Uykudan önce egzersiz yapmayın; uykuya dalma aşamasında zihninizin dingin olması gereklidir. Aktif davranan ya da düşünen birinin uykuya dalması beklenemez.
Bu yüzden gece uyumadan hemen önce sıkı egzersiz yaptıysanız, işleriniz bitmeden ya da aklınızda sorunlarla ve düşüncelerle yatağa girdiyseniz eğer uykuya dalma süreniz artacaktır. Egzersizinizi sabah ya da gün içinde yapmak faydalı olabilir.
Zihin doluluğu içinse; işlerinizi yapma konusunu uyku düzeninize göre organize edebilirsiniz. Sorunlar, gündelik işler ve yapılacaklar aklınızda dönüp duruyorsa bunları bir kağıda yazıp, yatağa girebilirsiniz. Eğer sorunlar kişilerarası, gelecek veya geçmişle ilgiliyse uykunuzdan çalarak o sorunu hemen halledemeyeceğinizi kendinize söyleyebilirsiniz. Sağlıklı ve yeterli uykuyla belki de çözüm bulma şansınız artacaktır” dedi.
“UYUDUĞUNUZ ODADA KENDİNİZİ RAHAT HİSSEDİN”
Uyumak için kullanılan odanın ve şartların uyumaya uygun olması gerektiğini ifade eden Dr. Demirci, “Gürültüsü sizi rahatsız etmeyecek kadar, sıcaklığı ve nem oranı size uygun, yattığınız yerin rahatlığı, hatta yastığın kalitesi bile uyku düzeninizi etkileyebilir. Size uygununu ayarlamaya çalışın. Uyandıktan sonra daha fazla yatakta kalmayın; hepimizin kendini dinlenmiş hissettiği bir uyku süresi vardır. Genelde bu uyku süresi erişkinlerde 6-9 saat arası olarak bilinse de kişisel farklılıklar görülebilir.
Uykumuzu aldığımızda gözlerimiz açılır ve o an kendimizi gayet dinç hissederiz. Sonrasında ‘Daha erken’, ‘Biraz daha uyusam ne olur ki?’, ‘Dün az uyumuştum, telafi edeyim’ gibi cümlelerle uyumaya devam etmek, amaçladığımız gibi bizi daha dinç ve dinlenmiş hale getirmeyecektir.
Yatakta bilgisayar ve cep telefonu gibi teknolojik aletler kullanmayın; uyuduğumuz yerde uyumak ve cinsel hayat dışında aktivitede bulunmamak önemlidir. Yani; yatakta televizyon izlemek, yemek yemek, kitap okumak, bilgisayar ve cep telefonu kullanmak gibi davranışları başka yerde yapıp, yatağa olabildiğince nötr gelmelisiniz. Çünkü bu aktiviteler zihnin canlanmasını ve beynin aktifleşmesini sağlayarak uykuya dalma sürenizi uzatacaktır” diye konuştu.
Yrd.Doç.Dr. Onur Okan Demirci, “Uyku ritminizi ayarlayın; yatış ve kalkış saatlerinizi olabildiğince benzer tutmaya çalışmak uyku ritminizi tutturmak açısından önemlidir. En azından beynimizin uyku süresini ayarlayabilmesi için hafta içi, hafta sonu ya da tatil günleri fark etmeksizin hep aynı saatte kalkılmalıdır. Uykudan önce egzersiz yapmayın; uykuya dalma aşamasında zihninizin dingin olması gereklidir. Aktif davranan ya da düşünen birinin uykuya dalması beklenemez.
Bu yüzden gece uyumadan hemen önce sıkı egzersiz yaptıysanız, işleriniz bitmeden ya da aklınızda sorunlarla ve düşüncelerle yatağa girdiyseniz eğer uykuya dalma süreniz artacaktır. Egzersizinizi sabah ya da gün içinde yapmak faydalı olabilir.
Zihin doluluğu içinse; işlerinizi yapma konusunu uyku düzeninize göre organize edebilirsiniz. Sorunlar, gündelik işler ve yapılacaklar aklınızda dönüp duruyorsa bunları bir kağıda yazıp, yatağa girebilirsiniz. Eğer sorunlar kişilerarası, gelecek veya geçmişle ilgiliyse uykunuzdan çalarak o sorunu hemen halledemeyeceğinizi kendinize söyleyebilirsiniz. Sağlıklı ve yeterli uykuyla belki de çözüm bulma şansınız artacaktır” dedi.
“UYUDUĞUNUZ ODADA KENDİNİZİ RAHAT HİSSEDİN”
Uyumak için kullanılan odanın ve şartların uyumaya uygun olması gerektiğini ifade eden Dr. Demirci, “Gürültüsü sizi rahatsız etmeyecek kadar, sıcaklığı ve nem oranı size uygun, yattığınız yerin rahatlığı, hatta yastığın kalitesi bile uyku düzeninizi etkileyebilir. Size uygununu ayarlamaya çalışın.
Uyandıktan sonra daha fazla yatakta kalmayın; hepimizin kendini dinlenmiş hissettiği bir uyku süresi vardır. Genelde bu uyku süresi erişkinlerde 6-9 saat arası olarak bilinse de kişisel farklılıklar görülebilir. Uykumuzu aldığımızda gözlerimiz açılır ve o an kendimizi gayet dinç hissederiz. Sonrasında ‘Daha erken’, ‘Biraz daha uyusam ne olur ki?’, ‘Dün az uyumuştum, telafi edeyim’ gibi cümlelerle uyumaya devam etmek, amaçladığımız gibi bizi daha dinç ve dinlenmiş hale getirmeyecektir.
Yatakta bilgisayar ve cep telefonu gibi teknolojik aletler kullanmayın; uyuduğumuz yerde uyumak ve cinsel hayat dışında aktivitede bulunmamak önemlidir. Yani; yatakta televizyon izlemek, yemek yemek, kitap okumak, bilgisayar ve cep telefonu kullanmak gibi davranışları başka yerde yapıp, yatağa olabildiğince nötr gelmelisiniz. Çünkü bu aktiviteler zihnin canlanmasını ve beynin aktifleşmesini sağlayarak uykuya dalma sürenizi uzatacaktır” diye konuştu.
Gündüzleri şekerleme yapılmaması gerektiğini belirten Dr. Demirci, “Gün içinde uyumamak, azıcık göz dinlendirmemek, kısacık bir güzellik uykusuna yatmamak uyku düzenini kurmak için önemlidir. Kısa uykular ne yazık ki gece uykunuzdan uzun saatler çalabilmektedir. Bitki çaylarıyla uyumaya çalışmayın; uyku vermesi için sık kullanılan çaylar, bitkiler, kökler sanıldığı kadar fazla etkin değildir.
Bu tarz çay ve bitiklerin rahatlatma etkisi olsa da sağlıklı bir uyku için öncelikli olarak bu önerilerin uygulanması gerekir. Tüm bunlara rağmen uyuyamıyorsanız uzman desteği alın; eğer bu önerilere rağmen uyku durumunuz kötüleşiyorsa, ek şikayetleriniz varsa bir psikiyatriste başvurmanız iyi olacaktır. Çünkü uyku düzensizlikleri çoğu zaman tek başına olmayıp farklı bir psikiyatrik ya da diğer bir tıbbi durumun parçası, habercisi olabilir” açıklamalarında bulundu. İHA
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV