YÜKSEKOVA ÖRNEK ŞEHİR OLUYOR
Hakkari’nin Yüksekova ilçesi, devletin yatırımlarıyla adeta şahlanıyor.
28 Aralık 2020 Pazartesi 10:54
İçişleri Bakanlığınca görevlendirme yapılan Yüksekova Belediyesi, gerçekleştirdiği alt ve üstyapı çalışmalarıyla ilçeye yeni imaj kazandırdı.
Güvenlik güçlerince gerçekleştirilen başarılı operasyonlar sonucu temizlenen Yüksekova’da görevlendirme yapılan belediye, hayata geçirdiği projeler ve hizmetlerle kente adeta yeni bir görünüm verdi. İlçede görevlendirme yapılmasının ardından yıllardır ihmal edilen sorunları çözüme kavuşturan Yüksekova Belediye, kentin daha yaşanabilir hale getirilmesi için yatırımlarına devam ediyor.
İlçeye büyük hizmetler sağlayan Yüksekova Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Osman Doğramacı, “Yüksekova bildiğiniz üzere bu son zamanların artık yükselen bir ilçesidir. Hem basınla tüm Türkiye’ye duyuruyoruz hem de Bakanlarımızın ziyaretleriyle dikkatleri üzerine çeken bir ilçedir. Bilindiği üzere Yüksekova geçtiğimiz bir yıl içerisinde ciddi değişikler yaşadı.
Daha öncesinde yapılmış alt yapıların üstüne geri kalan beton asfaltlamadan ana caddelerimizin asfaltlanmasına kadar ciddi çalışmalar yapıldı. Biz bu çalışmaların süreci itibariyle Yüksekova’ya aslında gelecek adına farklı umutlar getireceğine inanıyoruz.
Nedir yaptıklarımız? Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz yaz aylarında Türkiye’de belki de ilk defa denenen ya da ilk defa bu kadar yüksek miktarda yapılan bir sıkıştırılmış beton asfalt çalışması yaptık. Vatandaşlarımızın kafalarında ciddi soru işaretleri vardı ama bugün geldiğimiz nokta itibariyle, aslında beton asfaltın normal asfalttan çok daha iyi olduğu kanaatindeydik. Biz, vatandaşlarımıza da hep bunu söylüyorduk ve 30 kilometre beton asfaltımızı bitirdik” dedi.
“Örnek bir şehir olmak istiyoruz”
İlçenin en önemli sorunlarından birisinin de su problemi olduğunu ifade eden Doğramacı, “Su problemiyle ilgili önemli çalışmalar başlattık. En önemli çalışmamız ise su saatlerimizin değiştirilmesi, ilçemizde kullanılan suyun belli bir kontrolün altına alınmasıdır.
Bu kontrolle beraber bizim en değerimiz olan suyun geleceğimize ışık tutması gerekiyor. Eğer biz bu değeri koruyamazsak, suyumuzu iyi değerlendiremezsek, ilerleyen zamanlarda ilçemizin daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağını görüyoruz. Sudan başladık. Aslında su ile şehre hayat vermeyi planlıyoruz. Bunun için de uzaktan okumalı kartlı saat sistemine başladık.
Bu aynı zamanda akıllı şehirciliğin de başlangıcı olacak Yüksekova’mız için. Bunun ardından farklı uygulamalarla beraber şehrimizi tek merkezden kontrol edilebilir bir şehir haline getireceğiz. Çoğu zaman söylediğimiz gibi, herhangi bir şehir olmak istiyoruz.
Örnek bir şehir olmak istiyoruz. Başkalarına da örnek olabilecek yatırımlar da yapıyoruz. İnşallah, su arıtma tesisimiz de hayata geçtikten sonra, ilçemizin 24 saat suyu akan bir şehir olması için çalışıyoruz. Bu da mümkün olacak inşallah. Önümüzdeki aylarda hayata geçecek su tesisimiz” ifadelerini kullandı.
“Deprem en büyük gerçeğimiz”
Yüksekova’da esas problemlerden birisinin de deprem kuşağında yer alması olduğunu söyleyen Doğramacı, şöyle dedi:
“Deprem kuşağında olmamızın bize bazı sorumluluklar yüklediğine inanıyoruz. Bu sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz. İlçemizde imarla ilgili ciddi çalışmalara başladık. Bunlarda ilk önce şunu yaptık, ilçemizde ruhsatlı ve ruhsatsız bina var, bunun envanterini çıkarttık.
Bunun ardından şöyle bir şey getirdik vatandaşlarımıza, bildiğiniz üzere birinci dereceden deprem kuşağında bulunan Yüksekova, ilerleyen zamanlarda Allah göstermesin bir depremin olması halinde ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacaktır.
Bugünden bu sorumluluğu üzerimize alıp bütün vatandaşlarımıza şunu söyledik, getirin binalarınızın depreme dayanıklılık testlerini bize gösterin. Ruhsatsız olanlara ruhsat verelim. Ruhsatı olmayan ve bu şeyi alamayanlara da bir an önce buraları boşaltalım, yarın üzerimize yıkılmadan biz yıkalım dedik.
Bu teklifi de sunduk. Bununla ilgili kendi üzerimize olan binalarımızı yıkmaya başladık. İlk yıktığımız binamız da İran Pasajı, bunun yanında kendi hükümet konağımızı da yıktık. Bir örnek olmasını amaçladık, şehrin merkezinde kendi hükümet konağımızı da yıktık. Şuna inanıyoruz, buna hep beraber el verirsek, bu imar çalışmalarımıza herkes destek olursa, Allah göstermesin ileride karşı karşıya kalacağımız bir depremde Allah’ın izniyle çok fazla can kaybı yaşamayız.
Ancak bu şekliyle bir deprem olması halinde ilçemizin ciddi bir kısmında sorunlar yaşayacağımız aşikârdır. Bugünden bu sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz, imarı çok önemsiyoruz. Ruhsatsız yapı yapılmaması için ve özellikle belli alanlarda yapı yapılmaması için, yapılması gerekiyorsa muhakkak izin alınması gerektiğini söylüyoruz vatandaşlarımıza. Deprem en büyük gerçeğimiz ve bu gerçeği unutmadan çalışma yapıyoruz.”
“Yüksekova’ya yeni bir bahar gelecek”
“Bizim aslında üzerinde durduğumuz bir başka mesele, güzel bir şehir olmasıdır” diyen Doğramacı, “Şehrimizin şehirleşme noktasında yaşanabilir, herkesin huzur içerisinde yaşamaktan mutluluk duyarak bir zaman dilimini geçirdiği bir şehir olmasını istiyoruz. Yüksekova’nın böyle bir yer olmasını istiyoruz. Yüksekova her yönüyle aslında örnek bir şehir; doğasıyla, iklimiyle, bize bambaşka güzellikler getiriyor.
Herkes zannediyor ki Yüksekova’nın kışı çok çetindir ama kışı en güzel mevsimidir Yüksekova’nın. Kışıyla da baharıyla da yazıyla da yaşanabilecek bir yer olarak Yüksekova’yı şehir olarak hazırlamak istiyoruz. Bütün binalarımızın görüntülerinden tutun da parklarına, bahçelerine, çocukların cıvıl cıvıl oynadığı oyun sahalarına kadar yeni bir Yüksekova yapmak için gayret sarf ediyoruz.
Bildiğiniz üzere geçenlerde Bakanımız Süleyman Soylu buraya geldiğinden dere rekreasyonu ile ilgili Tarım ve Orman Bakanımız ile ilgili bir görüşme yaptılar. Ardından biz de bir görüşme yaptık Bakanımızla. Bütün Yüksekovalılara buradan bir müjde verebiliriz önümüzdeki baharla beraber Yüksekova’da yeni bir bahar olacak. Büyük Dere dediğimiz çayın sağlı sollu iki tarafında dekorasyon çalışmalarımız başlayacak. Biz ona ‘Yüksekova’nın Zümrüt Gerdanlığı’ diyoruz.
Aydınlatmasıyla, yeşil alanlarıyla, oturma alanlarıyla bambaşka bir görünüm kazanacak Yüksekova. Biz Yüksekova’nın uzun vadede, aslında sadece kendi içerisinde değil, bölgesinde de önemli bir ilçe olacağına inanıyoruz, buna hazırlıyoruz. Bugün su arıtma tesisimiz 250 bin nüfuslu bir şehre göre yapılıyor. Bizim yaptığımız tüm çalışmalar büyüyen ve gelişen bir Yüksekova hayaliyle yapılıyor” diye konuştu.
“Çocuk, genç ve kadını çok önemsiyoruz”
Çocuk, genç ve kadınları çok önemsediklerini söyleyen Doğramacı, “Şehrin büyümesiyle beraber gençlerimizin ve çocuklarımızın da şehrine sahip çıkan bir gençlik ve çocuk olmasını arzu ediyoruz, bunun üzerine çalışmalar yapıyoruz. Bir ‘Gençlik Mektebi’ çalışmamız var. Dününü, bugününü ve yarınını okuyabilen bir gençlik nasıl inşa edebiliriz, onlarla daha çok nasıl bir arada olabiliriz ve birbirimizi daha çok nasıl anlayabilirizin gayretini sarf edeceğimiz merkezler inşa ediyoruz.
Bu pandemi süreci bittiğinde her şey inşallah hazır olacak. Bu süreç bizi birazcık birbirimizden kopardı ama kopmuyoruz, online olarak da birbirimize bağlanıyoruz gençlerle. Çocuklarımız için de bir ‘Çocuk Akademisi’ planlıyoruz. Çocuk Akademisi’nde gelecek adına hayal kurabilen, hayallerinin peşinden koşabilen çocuklar inşa etme planımız var.
Şu anda yapımı tamamlandı, inşallah iç düzenlemesi de bitince çocuklarımız için açacağız. Aile destek merkezlerimizle kadınlarımızı, ailelerimizi birçok alanda destekleyeceğiz. Hem maddi hem manevi gelişimi noktasında kadınlarımız için çalışıyoruz, önemsiyoruz. Biz şuna inanıyoruz, bir şehrin üst yapısı diye bahsettiğimiz şey aslında yollar, aydınlatmalar değildir. Üst yapı dediğimiz şey çocuktur, gençtir, kadındır. Bu üçünü biz çok önemsiyoruz.
Bütün projelerimiz aslında bu üçü içindir. Bu üç unsuru doğru noktada bilgilendirir, eğitirsek, gelecek şehirlerimizin daha güzel olacağını düşünüyorum. Çünkü bu şehirler bize emanet, onlardan bize emanettir. Biz emaneti sahibine teslim edeceğiz. Onlara da bir emanet olarak bırakacağız. Yüksekova’yı böyle düşünüyoruz. Her şeyin emanet olduğuna inanıyoruz. Emaneti sahibine güzel bir şekilde devretmek için de çabalıyoruz” dedi.
“Canı candan ayırmıyoruz”
“Her şeyi emanet olarak görüyoruz. Can da bize emanettir” ifadelerini kullanan Doğramacı, şöyle devam etti:
“Her can birdir. Canı candan ayırmıyoruz; bu bir kuştaki can da olabilir, bir çocuktaki can da olabilir, bir yetişkindeki can da olabilir. Hepsi de birdir bizim için. Bizim ilçemizde sokak hayvanlarıyla ilgili ciddi sıkıntılarımız oldu malumdur. Bunu nasıl çözebiliriz dedik ve kıt kaynaklarımızla önemli bir işe kalkıştık.
Bugün itibariyle yüzde 95’ini bitirdiğimiz bir barınağımız, barınak da demesek aslında, bazıları alınıyor, barınak değil rehabilitasyon merkezi diyelim ama aynı zamanda kış şartları çok çetin geçen bir şehirde yaşıyoruz. Barınak da olması gerekiyor aynı zamanda.
Hepsini beraber içerisine alan 7,5 dönümlük bir arazimizin içerisinde bir tesis yaptık. Bu tesis, bizim kendi bölgemizde örnek bir tesis. Bütün şehirlerde uygulanabilir örnek bir projedir aynı zamanda. Böylece sokak hayvanlarımızın yaşamış olduğu sıkıntıları hem ortadan kaldıracağız hem de insanlarımızın yaşamış olduğu sıkıntıları da bertaraf etmiş olacağız. 750 sokak hayvanını barındırabilecek bir yer.
Tabii ki bu kadar sokak hayvanını bir arada tutamayız lakin kapasite itibariyle böyle bir yer. İçerisinde bütün sağlık bakımları yapılacak hayvanlarımızın ve belli bir rehabilitasyon yapıldıktan sonra yeniden doğaya, kendi alanlarına bırakılacaklar. İnşallah bittiği zaman, hayvanlarımıza bakıma başladığımız zaman şehrimiz de biraz rahatlayacak, hayvanlarımız da rahatlayacak inşallah.”
“Tedbirleri yavaşlatırsak her şey kötüye dönebilir”
Korona virüsün başladığı mart ayında Yüksekova’da herhangi bir sıkıntı olmadığını dile getiren Doğramacı, “Yeniden normalleşme sürecine girdiğimiz ve ulaşım araçlarının da kullanılmaya başlandığı süreçte tabi ki bizler de bu süreçten yavaş yavaş etkilendik. Kurban Bayramı’na kadar da çok iyiydik ama bayramdan sonra bütün Türkiye’de olduğu gibi şehrimizde de ciddi bir şekilde vakalar artmaya başladı.
Bu süreci iyi yönettiğimize inanıyorum. Valiliğimiz, İl Sağlık Müdürlüğümüz, İlçe Sağlık Müdürlüğümüz, pandemiyle görevli arkadaşların gayretleriyle şu an itibariyle Türkiye’de en az vaka sayısına sahip ilçelerden birisiyiz. Her gün vaka sayıları geliyor. Şu an itibariyle Türkiye ortalamasının çok çok altında durumdayız. Bu alınan tedbirlerin getirmiş olduğu bir sonuçtur. Tedbirleri yavaşlattığımız andan itibaren görüyoruz ki aynı rakamlara yeniden ulaşıyoruz ve bu rakamlara ulaşmak çok da zor değil. Bir günde her şey değişebiliyor.
O yüzden bütün vatandaşlarımızdan mevcut uygulamalara belli bir sorumluluk içerisinde riayet etmelerini arzu ediyoruz. Biz kendi üzerimize düşeni yaparsak, emin olun, hastalığın rahatsızlığını hisseden kişi sayısı azalacak, daha fazla kişiye acı çektirmemiş olacağız. Yani bizim yüzümüzden hiçbir sevdiğimiz zarar görmesin istiyoruz. Herkes kendisini muhtemel hastaymış gibi düşünebilirse, bütün uygulamaları ona göre yaparsa, karşısındakiyle ilişkilerini de ona göre oluşturursa, inanıyoruz ki hiç kimse hasta olmayacak.
Bütün Yüksekovalılara teşekkür ediyorum. Ciddi bir çalışma içerisindeyiz ve gördüğüm kadarıyla da oran olarak da çok iyi durumdayız. Buradan filyasyon ekiplerimize, doktorlarımıza ayrıca çok çok teşekkür ediyoruz. Yaklaşık 7-8 aydır ciddi bir çalışma sergiliyorlar. Geceleri gündüzleri birbirine karışmış bir durumda. Hepsinden Allah razı olsun. Her biri büyük bir teşekkürü hak ediyorlar. Sağlıkçılarımıza buradan tek tek teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Öğrencilere mesaj
Öğrencilere de mesaj veren Kaymakam Doğramacı, şöyle dedi:
“Bu pandemi süreci dezavantajmış gibi görünebilir. Okullarımızda olamadık, evet bu büyük bir dezavantaj, yüz yüze eğitimin olamaması ciddi bir dezavantaj ama biz her dezavantajda bir avantaj çıkartmasını bilirsek, bu dönemi iyi değerlendirirsek, geriye okullarımıza döndüğümüzde çok daha iyi durumda olabiliriz.
Bu süreçte ne olursa olsun okumayı bırakmamaları gerektiğine inanıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımızın çok ciddi çalışmalarla yapmış olduğu EBA diye bir program var. Bu EBA programının içerisinde açılmış farklı dosyalar var, bunların takip edilmesini çok önemsiyorum.
Eğer çocuklarımız bir tatilmiş gibi görmezler, kendilerini daha çok geliştirme ve bir avantajmış gibi görürlerse, okullara inşallah yakın bir zamanda döneceğiz, döndüğümüzde eskisinden çok daha iyi olacaktır. Bunu bir antrenman gibi düşünsün gençlerimiz, çocuklarımız. Bu antrenmanı iyi değerlendirirlerse, evde iyi çalışırlarsa, okula bambaşka dönebilirler.
Üzülmesinler, hep beraber, devletimizin tüm kurumlarıyla beraber onların okullarına yeniden kavuşmaları için gayret sarf ediyoruz. Sağlıkçılarımız bunun için çalışıyor, kaymakamlıklarımız bunun için çalışıyor, bütün kurumlarımız onlar için çalışıyor.
Ben inanıyorum ki en yakın zamanda okullarımız açılacak ve çocuklarımız yüz yüze eğitimle okullarımızı dolduracak, cıvıl cıvıl koridorlarla yeniden buluşacağız diye inanıyorum.”İHA
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV