ZAP SUYU DERİNDİR!
Hakan Taş
18 Mayıs 2017 Perşembe 14:05
Zehirli bir yılan gibi sinsi ve sessiz sürünürsün dağ eteklerinde. Etrafından geçeni ısırır, zehirler öldürürsün. Senin her dokunduğun kişi EKS diye geçer raporlarda. Bir mayın tarlası gibisin her tarafı gizli tehlikelerle dolu. Mavi görünür ama siyaha boyanırsın. Kan emmekten zevk alan vampir gibisin. Genç, yaşlı, kadın ve çocuk dinlemezsin…
Sen oldun olalı hep acılı yüreklerde aktın. Ağıtlar için ilham kaynağı, nice canlar için toplu mezar oldun. Bazen sessiz bir tehlike, bazen kuduz köpeği gibi saldırgan, terör estiren bir silahşör, bazen de cinnet geçiren bir psikopatsın…
İki yüzlüsün Zapsuyu. Bir yüzün Sümbül dağına olan komşuluğunla sakin ve şirin, öbür yüzün yer altı mafyası misali silahlanmış pusu kuran seri bir katil. İnsanları kandıra kandıra , okşaya okşaya çekersin tuzağına. Kimini piknik yaparken, kimini araçlarıyla yoldan geçerken, kimini de yüzerken…
Sen sinsi, biz sisli.
Sen düşman, biz pişman.
Nereye kadar bu azap söylermisin?
Yol boyu gizli bir ajan gibi takiptesin. Dertli anaların yürek yangınındasın. Sana ne silah işler ne de bomba. Her tarafın patlamaya hazır sanki…
Bre utanmaz, bre acımasız, bre vicdansız… Kaç can daha yutarsan karnın doyar. Başına çığ düşen Sümbül’e dil uzatırsın, aldığın canları bazen ta Irak’a sürüklersin…
Bre vahşi hayvan, bre küstah Zap…
Sende barınan balıklar oltaya takılıp karaya kendilerini vurarak çırpına çırpına intihar etmeyi tercih ediyor.
Seni dava edebileceğimiz mahkeme olsaydı cinayetten, yuva yıkmaktan, annelerin yüreğini yakmaktan idam edilirdin.
Edersin nice canları zapt,
Akışın azap, adın Zap…
Renkten renge bürünürsün, kimi zaman bulanık, kimi zaman kirli, kimi zaman çirkin…
Şekilden şekle bürünürsün, kimi zaman kanayan yara, kimi zaman yanaktan süzülen gözyaşı, kimi zaman savaş meydanı, kimi zaman da avare, ayaş, serseri…
Nara atar gibi, saldırır gibi, kovalar gibi, yaralı bir hayvan gibi, korkutur gibi ses çıkartırsın, küfredersin. Hayat akıp gidiyor, bak yine gün bitiyor. Ama sen bize inat yine bulanık bulanık akıp gidiyon…
Artık sana türküler bestelenmiyor. Sen dertli sazımın sadece hüzün telindesin. Kentimin şehir mezarlığısın. Adının geçtiği yerde dudağımızda el fatihasın…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Hakkari Haber TV