Bakanlar Kurulu tarafından kararlaştırılıp, 27.11.2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan yönetmenlikle ilgili açıklama yapan Cengiz Şen, “Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık Ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik” bir takım iyileştirmeler yanında, ilkel başörtüsü yasağını halen diri tutma gayretinin somut bir örneği olarak karşımızda durmaktadır dedi.
Şen,"Bahse konu, MEB’e bağlı resmî ve özel okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair usûl ve esasları belirleyen yönetmelik, bir taraftan “Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde kılık ve kıyafet serbesttir.” hükmünü içermesine rağmen diğer taraftan “Öğrenciler okul içinde baş açık olarak bulunur.” hükmünü içermektedir. Kız öğrencilerin sadece, İmam-hatip ortaokul ve liseleri ile çok programlı liselerin imam-hatip programlarında tüm derslerde, ortaokul ve liselerde ise seçmeli Kur'an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebileceği hükmünü içeren yönetmelik hukuksuz bir yasağı halen diri tutmaktadır.
Haksız ve hukuksuz yasağın devam etmesinin önünü açmaktan başka işe yaramayacak olan bu yasakçı yönetmelik, imam hatip okulları ve diğer okullar ya da kuran dersleri ve diğer dersler ayrımı yaparak düalist bir bakışı ve Türkiye’ye özgü seküler bir mantığı ele vermektedir.
Ülke Müslümanlarının taleplerini karşılamaktan uzak olan bu yönetmelik bir akıl tutulmasının ürünüdür. Düzene uygun kafalar yetiştirmekten öte bir anlam taşımayan, Tevhidi Tedrisat Kanunu ile tektipleştirilmiş zorunlu eğitim ile her çocuk cendereye alınmaktadır. Hem belli bir ideolojinin kirli gömleği ailelerin inançları hilafına zorla çocuklara giydirilmeye çalışılmakta hem de en makul talepler bile yok sayılmaktadır.
MAZLUMDER olarak, verilen zorunlu eğitime Başörtüsü ile katılmak isteyen çocukların; öğretmen ve idare baskısına maruz kaldığı, tecrit edildiği, yıldırma amaçlı olarak başka okullara sevk edildiği, arkadaşlarının önünde küçük düşürüldüğü ve arkadaşları tarafından baskı altına alındığı, dövüldüğü/dövdürüldüğü, ailelerinden alınacakları yönünde tehditlere maruz bırakıldığı bir sistemde fiilen zaten uygulanan ufak tefek iyileştirmelerin birer nimet bahsi olarak sunulmasını kınıyoruz.
Devletin çocuklarımızı “eğitmek” gibi bir görevinin olmadığını, devletin vereceği öğretimin ise ideolojik ve sübjektif olacağını vurgularken; eğitimle ilgili bütün sorunların anası olarak gördüğümüz Tevhid-i Tedrisat Kanununun kayıtsız şartsız kaldırılmasını talep ediyoruz" şeklinde konuştu. Hakkarihabertv.com