Hakkarihabertv.com Genel Yayın Yönetmeni Hakan Taş, Yüksekovahaber'den Hakkarihabertv'ye geçen Serkan Besi ile görüştü
Yüksekova Haber’den neden ayrıldınız?
Bu anlamda ayrılığımızın tam zamanıydı diyebilirim. Bu cevabınız fazla romantik olmadı mı, biraz daha açmak istemez misiniz?
Nihayetinde Hakkâri’den dünyaya ses veren 2 tane sitemiz var. Yüksekova Haber ve Hakkari Haber TV
İçinde bulunduğum için bu iki kurumun da nasıl fedakârlıklarla Hakkâri için bir ses, bir nefes haline geldiğini biliyorum. Bir yazar olarak elbette istediğim tam bir ifade özgürlüğü içerisinde kalemimi işletmektir. Gerek politik kaygılarımız gerek kişisel kaygılarımız zorunlu olarak bizi bir miktar oto-sansüre zorluyor..
Bu nedenle ifade etmek istediğimiz şeyi çoğu zaaf dolambaçlı yollarla anlatmak zorunda kalıyoruz. Böyle bir ortamda ek engellerle karşılaşmak elbette hoş değildir. Bir yazar, hele ki Kürt bir yazar iki satır bir şey yazarken hangi bedelleri göze aldığını bilerek yazar. Avrupa’da serbestçe yazan ve yasal ve diğer etkilerden, tehlikelerden uzak değiliz netice itibariyle.
Peki, Hakkâri’de eleştiri ve hakaret neden ayırt edilemiyor haksız saldırılar sizi nasıl etkiliyor?
Devletin yarattığı korku ve sansürü bir şekilde aştık. Bunu yaparken kendimize yeni prangalar yaratmak için değildi ödenen bedeller. Ama maalesef işgüzar bir yapı çıktı ortaya ve tamamen bireysel ya da grupsal iktidarcıklar var ve genel hali de anlaşılmaz biçimde etkiliyorlar. Yaratılan yeni bir korku kültürü var. İzini sürdüğümüzde, küçük menfaat grupları ile karşılaşıyoruz.
Bir noktadan sonra muhatabının kim olduğu bilinmez hale geliyor.
Sen sözünü bir halka, bir harekete söylediğini düşünüyor ve bir tepki bekliyorken, hiç ummadığın kişiler, gruplardan tepkiler alıyorsun. Ki bu tepkiler de çoğunlukla da asıl muhataptan aldığın tepkinin çok dışında, taban tabana zıt. hakaret, tehdit. Bunların izini sürüyorsun, vardığın yer aynı. Bir yerlere çöreklenmiş rantçılar.
Aynı zamanda entelektüel rantçılık diye de bir şey oluştu. Ana merkez tarafından dile getirilen her şeyi evetleyen bir entelektüel kesim oluştu. Sorgulama kültürünü, araştırma kültürünü yok eden bir aydın kesimi. Her itirazı şiddetli bir entelektüel saldırıyla karşılayan; ifade etmeye çalıştığımız her aykırı fikri, "bakın bir de şu var" dediğinde illa bir yerlere hizmet etmekle suçlamakla kendini görevli sayan aydın bir tabaka.
Sağlıklı bir tartışma alanında söylemlerinin kofluğu rahatça anlaşılacağından, hala şehit edebiyatı ile durumu idare eden bir yeni saldırganlık…
Hakkaride yazar ve gazeteci olmanın zorlukları nelerdir?
Hakkâri küçük ve sıcak bir şehir… Hem insanıyla hem gündemiyle sıcak… Bu kadar küçük bir şehrin yıllardır Türkiye gündemini belirleyen temel bir faktör olması ana haber bültenlerinin Hakkâri ile ilgili bir haber olmadan tamamlanamıyor olması Hakkâri’nin aslında ne kadar politik bir şehir olduğunu gösteriyor. Hakkâri merkeze baktığımızda devletin adını cumhuriyet caddesi koyduğu fakat halkın mecburiyet caddesi dediği 300 metrelik bir caddeye sıkıştırılmış bir sosyal yaşam görüyoruz. bu 300 metrelik caddeyi her yürüdüğünüzde 300 kişiye selam verirsiniz. Herkes tanıştır herkes hızım akraba. İşte Hakkâri’de haber yapmak saydığım duvarlardan birine toslamak demektir.
Bir aşiret kavgasını yazamazsınız. Bir kız kaçırmayı ya da kadına karşı şiddeti haber yapamazsınız. Çocuğuna şiddet uygulayan bir aileyi görmezden gelmek zorunda bırakılırsınız. Her an karşınıza bir aile bir aşiret yani bir güç odağı çıkabilir ve mesleğinizi icra etmenizin hesabını sorabilir sizden. Aynı durum sadece Hakkâri’de değil bütün ilçelerinde geçerlidir. Tüm bunların üstüne Hakkâri’deki siyasi otoriteler siyasi gelişmelerin sorgulanmasını eleştirilmesini hatta naçizane önerilerde bulunulmasını hazmedemiyor.
Topluma aydınlığı demokrasiyi hoşgörüyü özümsetmekle mükellef siyaset kurumu kendi menfi çıkarları için toplumun geleneklerinden gelen ilkel hassasiyetleri kaşıyarak ve diri tutarak icraatlarını yürütmeyi tercih etmektedir. Halkın geleneklerinin sorgulanmasının önünü kapatırken halkın algısını sorguya tamamen kapatıyor. Ve böylelikle siyaset dediğimiz kurum sorgulanmaktan kendini kurtarmış oluyor.
Karşınızda bu kadar duvar varken Hakkâri’de ben gazeteciyim demek makale yazmak haber yapmak Suriye’de savaş muhabirliği yapmaktan daha kolay değildir. Suriye’de tehlike dediğimiz faktör siz mesleğinizi icra ederken sizi bulmazsa şansını yitirir. Ama Hakkâri’de yaptığınız bir haber yazdığınız bir makale sizi yıllar sonra bile cezalandırabilir.
Bu şartlarda yazmak gerçekten çok zor, Her taraftan iktidarlar tarafından kuşatılmış durumdasın. Ne Musa’ya yaranabiliyorsun, ne İsa’ya. Her söz her yerde, her zaman söylenemez deniyor. Buna inanmıyorum ben. Politikacılar için geçerli olabilir bu ama elindeki kalemine ihanet etmemesi gereken biri için geçerli değil. Politik kaygılarla yaşayacak olsak, politikacı olurduk. Ve maalesef bu sorun nereye gidersek gidelim karşımıza çıkıyor.
Sorun benim bir yazımın yayınlanmaması sorunu değil. Benim yazacaklarımı birileri yazar elbette. Önemli olan ifade hakkının kutsallığıdır. Beğeniriz birbirimizi beğenmeyiz ama farklılık ve zenginlik olarak görmemiz gerek birbirimizi. Demokrasi başka nedir ki?
Burada bir suçlu aramak yerine toplum olarak hepimiz kendimize bir paye çıkarmalıyız. Sonuçta geldiğimiz aşamada Hakkâri’de tartışma, sorgulama kültürünü geliştirmekte önemli bir rol oynayan ciddi bir yayın kuruluşundan söz ediyoruz. Hal böyleyken kim yanlış yaptı sorusunu sormak yerine memlekette yaratılan korku sansür ve biat kültürünü sorgulamamız lazım. Bu kültürden etkilenmeyen kimse yok ki aramızda.
Yüksekova Haber ve Hakkâri Haber TV çok büyük zorluklarla ve dediğim gibi büyük fedakârlıklarla ayakta duruyor. İl ve ilçeler esnafının yetersiz reklâm gelirleri değil bu kurumları ayakta tutan; bu kurumlara, basın ve ifade hakkına fedakârca sahip çıkan insanlardır. Bu fedakârlıkları anlamadan yaptığımız işin kutsallığını da anlayamaz kimse.
Ama bu fedakârlıkları kimseden, hiçbir politik odaktan, çıkar çevresinden bir şey beklemeden sergiliyoruz hepimiz.
Birilerinin borazanı değil kalemimizin kölesiyiz biz.
İhanet etmeyeceğimiz ilk şey o kalemdir. Bu hiçbir güç odağı, hiçbir politik çıkar adına yapılamaz. Yazar, bazen sadece kalemidir. Gerekirse o kalemi kendisi kırar ama kimseye bu izni veremez. Bunu yaptığı zaman düşüncenin namusunu kirletmiş olur.Türk medyasına bakın ne dediğim gayet açıktır. Örneğe de ihtiyaç yoktur.
Seçimler boyunca yeni yazı yazmama kararı aldım. Çünkü politik davranmak istemediğim ve toplumsal sorumluluğu birilerinin politik sorunları ile çatıştırmak istemediğim için, bu dönem, seçimler bitene kadar yazmama kararı aldım.
Gerektiği zaman yazmayı da bırakabilmeyi göze almıyorsa kişi, yazarlıktan, düşünce özgürlüğünden, ifade özgürlüğünden de söz edemez. Yazmamak da bir tercih olabilir bazen. İfade etmeyeceğim demek de ifade özgürlüğünü kullanmaktır.
Bunu derken, birilerini tehdit ediyor değilim. Birilerine mesaj gönderiyor değilim. Yazmak nasıl özgür irademle yaptığım bir etkinlikse, yazmamak da aynen böyle, kendi özgürlüğümdür. Kimseye borcum, aidiyetim olduğu için yazmadım hiç. Halkıma anlatacak sözüm vardı. Halkımın beni dinlemek istemediğini sezdiğim anda da yazmamak doğru bir tavır olacaktır.
Madem mesele seçimler, madem sürüden ayrılanı kurt kapar, varsın kim ne istiyorsa yapsın demem gerekir benim de. Ama köprüden geçene kadar iş görmem..
Seçimlerden sonra yeniden yazabilirim. Bu durumda Hakkâri Haber TV’nin her zaman yakın ilgisini bildiğim için seçimlerden sonra Hakkâri Haber TV de yazmaktan elbette keyif alırım. Beraber güzel bir yol izleyeceğimizi düşünüyorum. Bana kapılarınızı açmanız büyük bir mutluluk. Öte taraftan yüzüme herhangi bir kapının kapanmadığını da belirtmek isterim.
Hakkâri Haber TV ya da Yüksekova Haber sonuçta ben ortada olmasam bile Kürt halkına hizmetle mükellef ve mesleki dayanışma içerisinde olması gereken iki önemli yayın kuruluşundan söz ediyoruz. Kimse düşman değildir burada. Hepimiz yoldaşız ve birbirimize karşı sorumluyuz. Aslolan birbirimize yakınlığımızdır. Bu anlamda kendimi bir yerden ayrılmış ya da bir yere geçmiş gibi görmüyorum.
Nihayetinde Bianet.org İnsanhaber.com, İmctv internet sitelerinde olduğu gibi birçok başka sitede yazılarım yayınlandı.
Bundan sonra da sesimi duyurabileceğim platformların her zaman Hakkâri’de var olacağını bilmenin rahatlığıyla biraz susmak istiyorum sadece…