KARÇİÇEĞİM… Soğuk bir Şubat ayı ve lapa lapa kar yağıyor kentime. Ve ben ilk kez mutlu oluyorum. Çünkü yağan kar izlerini siliyor, hatıralarını kapatıyor, ihanetini örtüyor. Sana ait ne varsa hepsini kaybettiriyor.
Sen Hakkari’den gittin ve benden bittin derken kar çiçekleri gözüküyor. Allah kahretsin, seni tam unuttum derken kar çiçeği kış güneşiyle bakışıyor ve bizim sevdamız yeniden yeşeriyor. Çünkü sen benim kar çiçeğimdin ya…
SANA SEVDAM…: Sana sevdam gece yarısı uykuda yakalayan deprem çığlığında,
Sana sevdam yavrusunu toprağa veren çaresiz babanın gözyaşlarında…
Sana sevdam yoğun bakıma alınan bir hastaya son bakışta,
Sana sevdam işsiz bir garibanın sıcak bir çorbası olmayan sofrasında,
Sana sevdam zorla evlendirilen bir genç kızın giydiği gelinliğin kuşağında,
Sana sevdam sırtında yük taşıyan bir hamalın alın terinde,
Sana sevdam kitabı yasaklanan bir yazarın sigara dumanında,
Sana sevdam oyuncağını kaybetmiş bir çocuğun ağlamasında,
Sama sevdam sonbahar gibi, ölüm gibi, gidişin gibi zor…
MERHABA HÜZÜN !: Yaşadığım ayrılık acısına tanıklık yapan kentime ve beni yakıp küllerimi savuran , bırakıp da giden “vefasız sevgiliye” isyan ederek başlıyorum yeni bir güne. Depremler hiç eksilmedi zavallı yüreğimde. Dertlerim ve mutsuzluğum yara almadan kurtulurken yine mutluluğum ve umudum kaldı enkaz altında.
Aşk dolu kalbimde kavgalar hiç bitmedi. Kalbimin orta doğusunda ben Filistin oldum o İsrail. Kayıplar veren, yara alan yine hep ben oldum. Ceset ceset duygular kustum hep bu savaşta.
İçimdeki acı kırıntıları çoğaldı, büyüdü. Kalp saatimin pilleri çoktan zayıfladı ha durdu ha duracak. Senin anlayacağın dert soframda ne ararsan var. Düşlerimin kentinde gülüşlerim hiç olmadı. Hüzünlü kentimde mutluluk beni hiç bulmadı. Ama yine de son nefesimi vermeden beni hiç yalnız bırakmayan en iyi dostuma merhaba demek istiyorum; MERHABA HÜZÜN…