"Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar kara tahta ile ders anlatılan dönemler varmış" gibi masalsı bir anlatım ile yazıma başlamak isterdim. Ancak kara tahta geride kaldı. Artık teknoloji ile iç içe olunan yeni ve orijinal bir dönem başladı.
Eğitim ve öğretimin her kademesinde teknoloji kullanılıyor oldu. Derslerde kullanılan teknoloji sayesinde; zamandan tasarruf edilmekte, konular somutlaştırılmakta ve doğal ortamda ele alınamayacak konuların sınıfta ele alınmasına imkân sağlamaktadır.
Teknolojinin, eğitim ve öğretim ortamında etkili kullanılabilmesi için öğretmenin yeterli bilgiye sahip olması gerekmektedir. Teknolojik olayları takip etmesi ve yeni gelişmelerden haberdar olması elzemdir.
Ancak unutulmamalıdır ki teknoloji eğitimde başrolde değil sadece yardımcı kaynak olarak yer almalıdır. Öğrenciler derste öğretmen görmek ister. Dinamik ve kendisine saygı duyan öğretmen ister. Sadece slayt okunan, öğretmenin yerini alan teknolojinin eğitim ve öğretime çok da yararı olmayacaktır.
İdari anlamda ise teknolojinin eğitim ve öğretime katkısı oldukça fazladır.
Bu katkıların bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
-Kamera sistemleri sayesinde kontrol daha üst düzeyde olmaktadır.
-Okulun tüm alanlarında duyulan zil sesi sayesinde öğrencilere daha erken müdahale edilebilmektedir.
-Kullanılan bilgisayarlar sayesinde okul dokümanları kâğıt harcanmadan muhafaza edilebilmektedir.
-Prosedür kaynaklar hâlihazırda kayıt altına alınabilmektedir.
-Enerjiden, iş gücünden, zamandan vb. tasarruf elde edilebilmektedir.
Şimdiye kadar üzerinde durduğum hususlar daha çok eğitim ve öğretim ortamı ile ilgili hususlarken, bundan sonra teknolojiye öğrenci penceresinden de bakmak ve anlatmak gerekecektir.
Öğrenci açısından konuya şöyle başlayalım. Etkili kullanılan teknoloji eğitim ve öğretimde yarar sağlayacaktır. Ancak üzülerek belirtmek isterim ki olay öğrenciler açısından hiç de böyle görünmemektedir. Çünkü öğrencilerin büyük bir çoğunluğu teknolojiyi araştırma ve inceleme aracı olarak kullanma yerine boş vakit geçirilen bir aktivite olarak görmektedir.
Kullanılan telefonlarda ya da tabletlerde oyunlar yüklü olup zamanın çoğunluğu bunlarla harcanmaktadır. Hatta bu oyunlar ve sosyal platformlar dersin yerini almış durumdadır. Ders esnasında dahi telefonlar öğrenciler tarafından yoğun şekilde kullanılmaktadır. Böyle olunca da öğrencilerin derse olan ilgisi ve başarısı azalmaktadır.
(Değerli velilere bir öneri:
Öğrenciniz odasına kapanıyor ve ders çalışıyorsa kontrolsüz bırakmayınız. Çok da rahatsız etmeden belirli aralıklarla odasına giriniz. Hiç olmazsa çorabınızı arıyor bahanesi ile kontrol ediniz. Çünkü internet demek dünya ile bağlantı demektir.)
Bir de şunu söylemeden edemeyeceğim. Eskiden çamurla oynar ve sokaklarda koşardık. Şimdiler de ise çocuklarımıza yemek verirken ya da ağladıklarında telefonu teselli aracı olarak kullanmaktayız. Çocuklarımızın en iyi arkadaşları telefonları olmuş durumda, evlerde ne bir sohbet ne de bir paylaşım söz konusudur.
Teknolojiden uzak durmak mümkün değildir. Ancak eğitim, öğretim ve teknoloji bir arada götürülebilir. Bunun için etkili bir ders çalışma programı hazırlanabilir ve programda bunlara birlikte yer verilebilir. Plan ve program hazırlamada okul ya da özel öğretim kurumlarında rehber öğretmenlere büyük sorumluluk düşmektedir. Başarı ancak bu hususlara yeteri kadar zaman ve imkân vererek sağlanabilir.
Özeti şöyle yapalım:
Tüm babaların nezdinde rahmetli babamı da anarak, babaların söylediği şu sözü hatırlatayım "Sen oku ben ceketimi dahi satarım."
Babalarımızın paha biçilmez ceketlerinin kıymetini bilerek, öğrencilerimizden beklentimiz daha planlı, düzenli ve programlı olmaları, teknolojiyi yerinde kullanmaları, sanal değil gerçek hayata odaklanmalarıdır.
