Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat gününü, “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etmiş ve ilk kez 2000 yılında, dünya çapında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla “Dünya Anadili Günü” kutlanmaya başlamıştır.
Sürdürülebilir bir geleceğin temini ve öğrencilerin iyi bir eğitime sahip olmaları için en önemli unsurlardan biridir “ana dil”. Kuşkusuz ki ana dilinde okuma, yazma, anlama gibi temel kabiliyetlerin öğrenilmesiyle birlikte öğrencilerin diğer dillere de öğrenimlerinde yer vermeleri başarılı bir eğitim hayatı sürmelerinde büyük rol oynamaktadır.
Çocukların anadilinde eğitim görmeleri kültürel kimliğinin, kişiliğinin ve kendisine saygısının gelişmesi açısından önem arz etmektedir. Aynı zamanda eğitim hayatlarında bilişsel yönlerini güçlendirmesi, öğrenme ve öğretme ilişkisinin artması, öğretmen ve öğrenci arasındaki diyalogun gelişmesi için “çok dilli eğitim” eşitliği teşvik etmektedir.
Bu sayede eğitime erişim, toplumda yer alma, eylemde bulunma, yeni bilgiler edinme kolaylaşmaktadır. Bunun sebebi, “çok dilli eğitim” eşitliğini teşvik etmek çocukların eğitim hayatlarında kognitif yönlerini güçlendirir, sadece okuldaki ilişkileri değil aynı zamanda toplum içerisinde yer alırken de kurduğu diyalogları gelişir.
Türkiye’de diller, kültürler, inançlar karşısında yıllardır uygulanan yasakçı zihniyet AKP iktidarının eğitim alanında gerçekleştirdiği değişimle birlikte sürdürülmeye devam etmektedir. Bugün, anadilinde eğitime erişemediği için kimlik çatışması içerisinde olan, eğitim gördüğü dile entegre olamadığı için mağduriyet yaşayan çocukların sayısının artmasına sebeptir.
Öyle ki, MEB’in dönüşüm planı olarak açıkladığı “2023 Eğitim Vizyon Belgesi”nde de çocukların yaşadığı bu mağduriyeti giderecek, anadilinde eğitime erişim için kolaylık sağlayacak herhangi bir eylem programı sunulmamıştır.
Açık bir şekilde ifade edecek olursak, yıllardır uygulanan Türk İslamcı eğitim politikaları bu topraklarda yaşayan farklı dilleri, lehçeleri reddeden, halkların anadillerini, tarihini, kültürünü, inancını yok sayan ve asimile eden sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Oysaki dünya çapında kutlanan Dünya Anadili Günü’nü, ülkemizde anadili Türkçeden farklı (Kürtçe, Arapça, Lazca, Hemşince, Çerkezce, Rumca, Gürcüce vb.) olan milyonlarca çocuğun kendi anadillerinden koparılmadığı bir ortamda eğitim görmeleri en temel haklarıdır.
Bugün dünyanın birçok ülkesinde anadilinde eğitim ve öğretim hakkı anayasal güvence altındayken, Türkiye’de bu hakların güvence altında olmasından bahsetmek söz konusu değildir.
İki temel unsur unutulmamalıdır: Birincisi, bireyin anadilinde eğitim alması en temel insan haklarından biridir. İkincisi, “anadilinde eğitim” eğitim biliminin temel ilkelerindendir. Bu iki unsura yasaklarla ve tepkilerle karşı çıkarak aslında bireylerin kendi anadillerinde eğitim almasını engelleyerek en büyük insan hakkı ihlallerinden biri gerçekleştirilmektedir.
Eğitim Sen, bilimsel, laik, demokratik, cins eşitlikçi, kamusal, parasız eğitimin ayrılmaz bir parçası olan anadiller üzerindeki sınırlamalara da son verilmesi, her bireyin kendi anadilinde eğitim alması önündeki tüm engellerin kalkması için mücadelesini sürdürecektir.
Eğitim Sen olarak, dillerin sınırlandırılmadığı, farklı dillerin ve kültürlerin özgürce, nesilden nesile aktarılarak yaşatılması, gelişmesi adına tüm Dünya halklarının 21 Şubat Uluslararası Anadili Günü’nü kutluyoruz.
Eğitim Sen Hakkari Şubesi