Hukuki sorunlarından dolayı ilimizde yaşamayan Ertaş, adaylık sürecini ve başta Van olmak üzere Türkiye’de yaşanan sorunları gazetemize gözlemlerini değerlendirdi. Deprem sonrası yaşanan krizden sınır ticaretine kadar birçok konuda değerlendirmelerden bulunan Ertaş, kent ekonomisinin canlanması için yapılması gerekenleri de maddeler olarak sıraladı.
Van Depremi sonrası kentimizi nasıl gördünüz ?
Ertaş: “Öncelikle tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. Kürtlerin ret ve kabul ölçüleri nettir. Bundan dolayı, ‘her şeyi vatan için’ zihniyetine alternatif olarak, her şey özgür ve demokratik bir toplum için ısrarı büyük bedellere mal olmuştur.
Bunun sonucu halkın çalışanları olarak payımıza düşeni aldık. Yaşanan şahadetler, dayatılan zindan hayatı özünde gücümüze güç katarak, çözüm sürecinden demokratik siyasetimize söz hakkını tanımıştır. Emeğiyle yoğrularak bunu alternatif politikaya dönüştürebilen halkımızın örgütlü gücü kendisini iç ve dış kamuoyuna ispatlamıştır.
Buradan zorunlu olarak uzak durduğum süreç içerisinde, ilimizde yaşanan deprem dalgası sosyal, kültürel, ekonomik yani yaşamın her alanın da büyük zararlar meydana getirmiştir. Bölgenin incisi ilimizde meydana gelen depremin doğal bir afetten ziyade, iktidar güçleri tarafından siyasi bir şantaja dönüştürülmesi Vanlılar olarak, acımızı derinleştirdiğini görmekteyim. Halkın ihtiyaçları iyi bir tespit ile telafi edilmemiştir.
Coğrafik olarak stratejik bir konumu olan kentimizde yapılacak olan ekonomik projelerle, alt yapı çalışmalarıyla çabuk toparlanması beklenirken, iktidarın yaklaşımı travmayı fırsata dönüştürme politikası olmuştur. Verilen sözler tutulmadığı gibi sadece kentin dış görüşüne ufuk rötuşlar yapılmıştır. Yazı ki devasa bir kafe kente dönüştürülmüştür.
Eşit yurttaşlığı esas alan bir politikadan ziyade halkın maddi ve manevi ihtiyaçları gözardı edilmiştir. Buda iktidar gücünün hiçbir kurumumuzla ortak zihniyeti paylaşan bir siyasetle kentte yaşanan afetle ilgilenmediğini ve çözüm gücü olmadığı gösteriyor. Kendi içinde böylesi bir kültürden kopuk rol alan hükümet ve yetkilileri, ‘her bitki kendi kökü üzerinde yeşerir’ sözünden yola çıktığımızda bu iktidarın GDO’un değiştirdiğini göreceğiz.
Cünki Selçuklulardan Osmanlı İmparatorluğuna kadar yüzyıllara dayalı tarihi ve kültürel bir mirasa sahip iktidar bu geçmişinden yoksun bir şekillenmeyi esas almıştır. İlimizde halkımıza, belediyelerimize kapsayıcı değil, tamamen etkisiz kılmanın girişimlerini görmekteyiz. En basit sosyal devlet politikaları bile bu gün ki imar ve inşa politikasına yansımamıştır. Halbuki mevcut afeti fırsata dönüştürerek, halkımızın çıkarlarını esas alan yaşanılır yeni bir Van inşa edilebilinirdi.
Van’da deprem sonrası uygulanan ekonomik destekleri nasıl görüyorsunuz?
Ertaş: “yapmış olduğum sohbetler ve izlenimlerim bu kentte insanların tamamen bir borç batağına sokuldugğu görülmektedir. Deprem sonrası çökmüş Van ekonomisine katkı sağlanması beklenirken, özelikle yapılan binlerce TOKİ’nin hiçbir katkı sağlanmamakla birlikte konutların yapımında kullanılan bütün ihtiyaçlar dışarıdan temin edilmiştir.
Sadece hamaliye kısmı Van’dan temin edilerek, İktidarın Vanlılara olan sadakatini görmek mümkündür. Bu yetmezmiş gibi esnafa krediler verilerek, geçici çözüm yolları seçilmiş, ancak seçilen bu çözüm yolu daha sonraki yıllarda daha büyük bir krizle esnafın batmasına neden olmuştur. Geçici vergi ertelemeleriyle yine aynı yol izlenmiş esnafın batma sonrasından bile borç yükü altına girmesine göz yumulmuştur.
Deprem sonrası yapılan TOKİ’ler vatandaşa ücret karşılığı verilmiş, hiçbir şeyi düşünmeye zamanı olmayan vatandaş değerinden fazla ücretle TOKLere taşınmak zorunda bırakılmıştır. Esnaflar gibi vatandaşlarda bir borç yükü altına sokulmuştur. Deprem ile başlayan yıkımlar aslında İmar anlamında çok büyük bir fırsata dönüştürülme şansı bulunurken, geçmişten gelen büyük alt yapı sorunları park sorunları, yol sorunları çözülme şansı varken, Büyük Şehir Belediyesinin hizmeti olmaması için, yanlış İmar ve yapılaşma kararları verilmiştir.
Bu kriz sadece vatandaşın veya esnafın yaşam düzeni bozmakla beraber bütün yaşam noktalarını etkilemiştir. Büyük şehir belediyesi yasası ile birlikte İl özel idare hizmetleri belediye devredilmesiyle birlikte çalışma alanları daha büyümüştür.
Ancak hizmet için daha büyük makine ekipman ve araziye sahip olması gerekirken, mevcut hükümet tarafından halkın belediyesinin başarısız olması için gizli bir plan içerisine girerek, özel idareye ait araziler, başka kurumlara devredilmiş, mevcut makine ve ekipmanlar dağıtılarak belediyenin hizmet vermesi sekteye uğratılmış, felç edilmiştir. Kısacası halkı ve kurumlarımızı bertaraf eden muhtaç eden etkisiz klan bir politika hayata geçirilmiştir.
Kentte hangi imkanlar dahilinde ekonomik rahatlama yaşanırdı ?
Bölgenin en büyük gelir kaynağı ilimizde tarım, hayvancılık ve sınır ticaretiydi. 1987 yılında sınır ticareti başladığı zaman ithali ve ihracatı serbest olan bütün kalemler dahil edilerek, kentte seyyar satıcıdan büyük esnafına kadar binlerce insan için yeni bir umut yaratıldı. Ancak sonrasında gelen uygulamalarla sınır ticaretinin kapsamı daraltılarak, tamamen bitirilme noktasına getirildi.
AKP hükümeti tarafından getirilen sınır ticaret merkezleri ile kota uygulaması getirilerek, sınır ticareti sadece birkaç kişinin tekeline bırakıldı. Buda binlerce insanın işsiz kalmasına neden oldu. Sınır ticaretinden getirilen uygulamalarla birlikte tarım ve hayvancılık alanında yaşanan yanlış uygulamalar ise tarım ve hayvancılığı tamamen bitirdi.
Bir dönem Ortadoğu ülkelerine canlı hayvan ihracatı yapan kentimizde bu uygulamalarla birlikte dışarıdan canlı hayvan ithal etmek zorunda kaldı. Buda kent ile birlikte bölgede büyük bir ekonomik krize neden oldu. Binlerce yurttaş günün ekmeğine muhtaç hale getirildi.
Eğer mevcut iktidar bölge üzerinde bu ambargoyu kaldırıp sınır ticaretine geçmişte olduğu gibi ithali ve ihracatı serbest olan kalemlere izin verirse bölge ekonomisi kısa sürede toparlanır, depremden dolayı dar boğaza düşen esnafta rahat bir nefes almış olacaktır. Köylere sağlıklı yatırım ve desteklerle tarım ve hayvancılıkta tekrar canlandırılarak, dışa bağımlılıktan kurtulmuş olacaktır.
Beklentileriniz ?
Ertaş: “Esnafından köylüsüne kadar halkımızın büyük bölümü gözle görünmeyen kendisine bağımlı bir politikayla modern köleliği esas alan iktidar yaşamı zehir ederek, kendisine yaşam alanları açmıştır. Tüm bunlara sebebiyet veren GDO’su bozuk tekçi zihniyetin hakimiyetidir.
Bu zihniyeti aşmanın alternatifi partimizin halkçı, çoğulcu, eşitlikçi, demokratik ve özgürlükçü politikaları iktidarı ürküterek sözde yasal ve anayasal güçle engellemeye çalışmaktadır. Mücadelemiz Selçuklulardan Osmanlı İmparatorluğuna kadar tarihsel bir geleneği sağlam yasal temellere oturtarak, devam ettirmek istediği siyasi bir çaba sergilemektedir. Ve bunun koşullarının oluşmasının gayreti içerisindedir.
Cumhuriyet tarihi de bunun reddi ve iknadır. Birçok isyanın bastırılmasıyla son buldu. Fakat günümüzde Kürt siyasi aktörleri deneyim ve örgütlemeleriyle ayakta kalarak, yüzyıllara dayalı ittifakı barış ve eşitlik temelinde bir mecraya sokmanın amacıyla demokratik uygarlı inşaa sürecinden dönüşümü olmayan bir yola girmiştir.
Tüm etnik grupların farklı inançları, demokratik ve ezilen çevreleri kucaklayarak temsile ederek, hareketlendirip Cumhuriyeti anlamlı kılmaya çalışmaktadır. Demokratik siyasetin hanedanlık siyaseti ile mücadelesi olarak algılandığından siyasi cephe olarak korkulacak ve ürkülecek bir yanımızın olamadığı, aksine demokratik modern güçlü ve yaşanılır bir ülke hedeflediğimiz görülecektir.
Bu konuda politik seviyesi mevcut dönemde büyük gelişmeye hazır projeleriyle ülkeye katkısının Kürtler olduğu tartışılmaz bir gerçeklik olarak ortadadır. Yani asıl sorun mevcut zihniyeti aşma, bu zihniyeti değiştirip ve dönüştürmektir.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı dır?
Ertaş: “ Geçmiş deneyimlerin benden yarattığı tecrübeyi pratik politikada aktifleşme ihtiyacı hissettiğimden dolayı partimden aday adaylığı için başvuruda bulundum. Siyasetimizin yükselen özgürlük ve eşitlik taleplerini anlamlandırmak için böylesi bir karar aldım. Bu kutsal sürecin şahsında en içten duygularımla iktidarcı, devletçi, zihniyeti aşma inancıyla tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. Hakkarihabertv.com