Hiç anlam veremediğim, çoğalan kavgalar canımı sıkmaya devam ediyor. Bu kavgada benim de bir kavgam olsun diyerek kalemimi alıyorum. O geçerken omuzu omzuma değdi, bana yan baktı, arabama çarptı. Oğlu kızıma laf attı gibi gibi…. Bunlara birde aşiret kavgaları eklenince kentimizin tadı tuzu kaçtı.
Şuan bile kavgalı ve küs olan birçok aile var. Her hafta mutlaka çarşı merkezinde taş ve sopalar havada uçuşur. Bu hepatit kavga virüsünde kötü bir etki daha var o da kavgalı olduğun aşiret mensubuna ait kimi görürsen vur saçmalığıdır. Diyelim ki Taş ailesinden birisinin haksız saldırısına maruz kaldın.
Peki benim bunda suçum ne, bana saldırmanın ne anlamı var. Kavga çağ dışıdır, kavga acizliktir, kavga cehalettir, kavga basitliktir. Kimse şiddet ile zafer elde edemez. Kaba güç bilgi gücünün olmadığı mekanizmadır. Farklı aşiretler olabiliriz ama bir aile gibiyiz. Hepimiz birbirimizi yakından tanırız. Birbirimizin kafasını kırıyor, evini basıyor sonrada yine bir araya gelip kucaklaşıyoruz. Günlük hayatta hepimiz çeşitli haksızlıklara uğrayabiliyoruz. Bazen kendimize hakim olamayıp tartışabiliyoruz. Ama dinlemeden, anlamadan, araştırmadan hücum ederek saldırganlaşıyoruz.
Oysa en güzel hak arama yolu demokratik yollardan aranan haktır. Aile ve aşiret büyüklerine danışarak öfke giderilebilir. Barış ve Demokrasi Partisi’ni bu konuda tebrik ediyorum. Kavgalı ve küsen aileleri bir araya getirme ve onları barıştırma komitesi kurmuşlar. Parti de bu yoğun yaşanan kavgalardan oldukça rahatsız gözüküyor. Çocuklarımızın taş atmalarına siyasi mücadele, büyüklerimizin taş atarak kafa yarmalarına da aşiret gücü adını koyarsak yanlış yapmış oluruz. En büyük güç ve mücadele kalem gücüdür, beyin gücüdür. Kavga ve şiddeti hayatımızdan çıkartmalıyız. İçinde bulunduğumuz mübarek aylarda sarılma , kucaklaşma zamanıdır. Hakkari’mizde yoğun yaşanan aileler ve aşiretler arası kavgalardan herkes rahatsız. Bu tür çirkin görüntülerin olmaması dileğiyle…