"Ben Seni Kardeşim Bilmiştim."
Kasabanın en başarılı gençlerinden biri olan Yusuf, yıllardır en yakın arkadaşı Emre ile birlikte büyümüştü. Küçük yaşlardan beri her şeyi paylaşmış, aynı okullara gitmiş, aynı takımlarda top oynamışlardı. Fakat yıllar geçtikçe, Emre içinde büyüyen kıskançlıkla baş edemez hale geldi.
Yusuf, neye el atsa başarılı oluyordu.
Futbolda yetenekliydi, dersleri iyiydi, çevresi tarafından seviliyordu. Emre ise her zaman bir adım geride kalıyordu. Önceleri bu durumu umursamıyormuş gibi davransa da içten içe Yusuf’u kıskanıyordu.
Bir gün kasabada büyük bir futbol seçmesi yapılacağı duyuruldu. Bölgeden birçok yetenekli genç, profesyonel bir kulüp tarafından izlenecekti. Yusuf ve Emre de bu seçmelere katıldı.
Emre, kendini göstermek için elinden geleni yaptı ama Yusuf her zamanki gibi daha parlak bir performans sergiliyordu. Seçmelerin sonunda antrenör, Yusuf’u özel olarak çağırdı ve beğenildiğini, takıma alınacağını söyledi.
Emre ise listeye girememişti.
Kıskançlık, Emre’nin içinde adeta bir ateş gibi büyüdü.
Yusuf’un başarısını kutlamak yerine ona mesafe koymaya başladı.
Onun hakkında dedikodular yaydı, yanlış bilgiler verdi.
Hatta Yusuf’un seçildiğini duyan bir başka kulüp yetkilisine gidip onun hakkında kötü konuştu.
Ama Yusuf, Emre'nin yaptıklarını fark edince sadece üzülmekle yetindi.
Günler sonra Emre yaptıklarının yüküyle baş edemedi.
İçindeki kıskançlık, dostluğunu ve vicdanını kemirmişti.
Sonunda Yusuf’un yanına gidip yaptığı her şeyi itiraf etti.
Yusuf, bir süre sessiz kaldı, sonra sadece bir cümle söyledi:
"Ben seni kardeşim bilmiştim."
Emre, dostluğunu kıskançlığa kurban verdiğini anladı ama iş işten geçmişti. Yusuf, hayatına devam etti, başarılı bir futbolcu oldu.
Emre ise en büyük pişmanlığıyla yaşamaya mahkûm oldu.
“Bir başarıyı kutlamak yerine, başkasının başarısını hazmedemeyerek kendi başarısızlığını, başkasına iftira atarak kardeş olunmuyor”.