Konuşma sesi bozukluklarının (artikülasyon bozukluğu ve fonolojik bozukluk) belirli sesleri söyleyememe, eksik veya yanlış üretme ile kendini gösterdiğini söyleyen Medical Park Ordu Hastanesi Dil ve Konuşma Terapisti Yasemen Şahin, konuşma gelişiminde her sesin edinildiği belirli bir yaş aralığı olduğuna dikkat çekti.
Şahin, bazı seslerin erken edinilirken bazı seslerin daha geç edinildiğini, 4 veya 4 buçuk yaş seviyesine geldiklerinde çocuklardan yüzde 100 anlaşılır, uzun cümleler içeren yetişkine yakın konuşma beklendiğini belirtti.
Şahin, “Ancak konuşma sesi bozukluğu olan çocuklarda konuşma anlaşılırlığı düşüktür.
Artikülasyon bozukluğu sesin hatalı üretimine dayalı bir sorundur. Her sesin kendine özgü çıkarılış yeri, biçimi, hızı ve basıncı vardır. Bu alanlardan birinde veya birkaçında olacak bir yanlış sesin hatalı üretimine neden olabilmektedir. Genellikle bir nedene bağlı olmaksızın ortaya çıkarmaktadır.
Ancak dudak-damak yarıklığı, ağız-yüz anomalileri, ortodontik anomaliler, işitme kaybı, zihin engeli, serebral palsi vs. gibi durumlara bağlı olarak da artikülasyon bozukluğu ile karşılaşılabilmektedir. Arı yerine ayı, kapı yerine tapı demek gibi belirli bir sesin yerine başka bir ses söyleme ile kendini gösterebilmektedir” dedi.
Dile ait kuralları öğrenmede güçlük yaşanıyor
Fonolojik bozukluğun konuşulan dile ait kuralları edinme güçlüğü olduğunu belirten Dil ve Konuşma Terapisti Yasemen Şahin, şöyle konuştu: “Fonolojik bozuklukta sesleri uygun şekilde organize etmek, uygun yerde doğru şekilde üretmekte problem yaşanır. Yapılan hatalar seslerin yerini değiştirme (kitap yerine kipat), ses/hece düşmesi (telefon yerine tefon), seslerin yer değiştirmesi (askı yerine aksı) gibi çok daha karmaşık örüntülerde görülebilmektedir. Hatalar tutarsız olabilmektedir. Birden fazla hata türü bir arada görülebileceği gibi tek başına da bulunabilmektedir.”
Akademik başarı olumsuz etkileniyor
Konuşma sesi bozukluklarına dair en büyük riskin ilkokul çağlarında ortaya çıktığını dile getiren Yasemen Şahin, “Edinilemeyen sesler okuma yazma öğreniminde zorluklara neden olur. Ayrıca konuşma anlaşılırlığının düşük olması akran iletişimini de sekteye uğratır.
Akademik başarı ve sınıf içi iletişim olumsuz olarak etkilenebilmektedir. Bu olumsuzluklarla karşılaşılmaması için okul öncesi çağda dil ve konuşma terapisti tarafından değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Terapist gerekli testleri uygulayıp problem olan ses ve alanları belirler ve uygun terapi programını hazırlar. Terapist ve aile iş birliği ile sürdürülen terapi sonucu çocuğun doğru üretim biçimlerini edinmesi oldukça kolay ve hızlı olabilmektedir" diye konuştu. iha