Çocuk sahibi olmanın yeryüzünün en muhteşem olayı olduğunu ancak, hamileliğin birçok problemin ortaya çıkmasını kolaylaştırdığını ifade eden Acıbadem Bursa Hastanesi Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Dr. Arzu Ercan, “Kadınlar için pek çok şikayet ve komplikasyonların yaşanabileceği bir süreçtir. Mide bulantıları, baş dönmeleri, vücut ağrıları, yorgunluk ve uykusuzluk bunlardan en basit şikayetlerdir.
Bacaklarda estetik olmayan görüntüler, kramp, şişlikler, dolgunluk ve ağırlık hissi ile başlayan varisler, anne ve bebeğin hayatını riske atan damarlarda pıhtı oluşmaya kadar gidebilir. Gebelikte varisi tetikleyen pek çok farklı sebep vardır.
Bunlar biri gebelerdeki hormonal değişiklikler sebebiyle damarların büyümeye yatkınlığının artmasıdır. Bebeğin ve rahmin büyümesi kalbe geri dönüş yolunda bası oluşturur. Gebelikte vücutta artan kan ile sıvı miktarı bacak damarlarında daha fazla basınç oluşmasına yol açar. Çoğul gebelikler de riski iyice arttırır. Gebelik öncesinde varis varlığı ya da fazla kilo alımı da riski artıran etmenlerdendir” dedi.
Anne adayı ayağa kalktığında bacaklarda göllenen kanın arttığını ifade eden Ercan, “Aslında bu kan bebeğe ve anne vücudunda dolaşmalıdır. Bebeğe yeterli kan göndermeyi amaçlayan anne kalbi daha fazla çalışır. Toplardamardaki kan göllenmesinden dolayı azalan kan hacmi, baş dönmesi ve hatta bayılmalara bile sebep olabilir.
Çocuğunu bekleyen annenin bacaklarında daha önceden var olan, dolaşımdaki değişiklikler ve hormonların etkisiyle artan problemler çirkin görünüm, kramp, kaşıntı gibi basit şikayetlerin yanında derin sistemde pıhtıların oluşmasına sebep olabilir.
Ani ölüm bile görülebilir. Oluşan varisler de daha fazla şişmekte ve göllenen kan miktarı artmaktadır. Bazen bir parmak kalınlığına ulaşan bu damarlarda gebeliğin son aylarında anne karnındaki bebeğin yatış şekli de etkilidir. Doğumdan sonra bu damarların yarısı veya çoğu kaybolsa da, göllenen ve böylece pıhtılaşma riski artan kanın, bebek ve annenin hayatını tehlikeye sokacağı bilinmelidir” diye konuştu.
Gebelikte varis oluşmasını engellemek için bazı altın önerilerin olduğunu ifade eden Ercan, “Uzun süre ayakta kalmaktan kaçınılmalı. İmkan varsa ayakları yükseğe uzatarak oturmalı. Uyurken ayakların altına mutlaka yastık koyulmalı. Yürüyüş, egzersiz, yüzme, herhangi bir spor faaliyetinde bulunulmalı.
Hafif bir yürüyüş bile ayakları rahatlatabilir. Baldır kasları kasılarak kanın bacakta birikmesini engeller. Dar pantolon, dar ayakkabı giymekten kaçınılmalı. Otururken bacak bacak üstüne atmamalı, sandalyenin kenarı gibi kısımlarda sıkışması gibi kan akımını engelleyici oturma pozisyonlarından kaçınılmalı. Dengeli beslenmenin yanı sıra, bol sebze, meyve ve su tüketilmeli. Sigaradan muhakkak uzak durulmalı” dedi.
Hamilelik sırasında eğer varislerdeki problem şişkinlik, ağrı, kramp şikayetleri yapıyorsa medikal tedavinin uygulanabileceğini belirten Ercan, “Bacaklardaki kızarıklık yüzeysel iltihaplanmalara sebep oluyorsa veya derin damar tıkanıklıkları oluştuysa tedavisi hamilelik sırasında mutlaka yapılmalıdır.
Dış genital bölgedeki varisler normal doğum için genellikle bir engel teşkil etmezler. Böyle koşullarda kadın doğum hekimi damarların yoğun olduğu bölgeden müdahale etmeyerek riski azaltacaktır.
Sezaryen ile doğum, varis olan hamilelerde çok daha ciddi pıhtı olması ve pıhtı atması problemlerine sebep olabilir. Varisi olan anne adayları mümkün olduğunca normal doğum tercih etmelidir. Doğum öncesi mutlaka bir kalp ve damar cerrahi hekimi tarafından muayenesi gerekmektedir” diye konuştu.
Eğer varisler doğumdan 2 ay sonra bile kaybolmuyor ve varise bağlı şikayetler devam ediyorsa mutlaka bir hekime başvurulması gerektiğini ifade eden Ercan, “Kozmetik sorun oluşturan varisler dahil olmak üzere gebelikte oluşan varislerin doğumu takiben 3. aydan itibaren tedavisine başlanabilir.
Hamilelerde varis oluşumu bebeğin anne rahminde ana toplardamara basmasıyla artmaktadır ve hamilelik bittikten sonra ve dolayısı ile baskı kalktıktan sonra varis oluşumlarında yarıya yakın gerileme görülebilir. Hamilelikte ortaya çıkan geniş ve büyük damarların içinde kanın göllenip pıhtılaşması, pıhtı atması gibi hayati tehlikelere yol açabilir. Bu durum annenin de bebeğin de sağlığını riske atabilir” şeklinde uyarılarda bulundu. iha