Şiddetli geçimsizlik yaşayan karı koca, 20 yıllık evliliklerini sonlandırmak için Aile Mahkemesi'nde karşılıklı boşanma davası açtı.
Davacı-karşı davalı erkek, evliliklerinden biri ergin üç müşterek çocuklarının olduğunu, eşinin evde kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, çocuklarla ve kendisiyle ilgilenmediğini, kendisine hakaret ve küfür ettiğini, tehditlerde bulunduğunu, yemek ve temizlik yapmadığını öne sürdü.
Sürekli olarak elinde telefonla sokaklarda gezdiğini, kendi anne ve babasına da davalının saygısızca davrandığını, babasının felçli olduğunu ve hastanede yattığını, davalının bir gün olsun ziyarete gitmediğini, davalının babası tarafından tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını dile getiren davacı koca, ergin olmayan müşterek çocukların velayetinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep etti.
Davalı-karşı davacı kadın ise kocasının eve gelmediğini, evlilik birliği görevlerini yerine getirmediği için geçici işlerde çalışarak eve baktığını kaydetti. Kadın, kocasının evi ve çocukları ile ilgilenmediğini, sürekli 'Neden erkek çocuk doğurmadın?' diyerek kendisini hor gördüğünü iddia etti.
Kadın, 4721 sayılı Kanun'un 166'ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ergin olmayan müşterek çocukların velayetinin kendisine verilmesine, müşterek çocuklar için aylık toplam bin lira nafakaya, 100 bin lira maddi, 150 bin lira manevi tazminatın karşı davalıdan tahsil edilmesini talep etti.
Tarafları dinleyen Aile Mahkemesi, davacı-karşı davalı erkeğin evin giderlerini karşılamadığı, eşine ve çocuklarına karşı evlilik birliğinin yüklediği görevleri yerine getirmediği, kadının ailesine karşı da saygı yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalı-karşı davacı kadının ise ispatlanan bir kusurunun tespit edilemediğine hükmetti.
Mahkeme, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin bu kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesi ile erkeğin asıl davasının reddine, kadının karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166'ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verdi.
Her iki çocuk lehine aylık 300'er lira tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine karar tarihinden itibaren aylık 200 lira tedbir nafakasına hükmedilmesine, nafakanın kararın kesinleşmesine müteakip aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 10 bin TL maddi, 15 bin TL manevi tazminatın erkekten tahsili ile kadına ödenmesine karar verildi.
Her iki taraf da kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, davacı-karşı davalı erkeğin evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı, çocukları ile ilgilenmediği, evlilik birliğinin yüklediği görevleri yerine getirmediği, kadını sürekli olarak "erkek çocuk doğuramadın" diyerek hor gördüğüne dikkat çekti. Evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadının ise bir kusurunun bulunmadığına hükmedildi.
Davalı-karşı davacının tedbir nafakasının başlangıç tarihi ile maddi ve manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının aylık 200 lira dava tarihinden itibaren kararın kesinleşmesine kadar her ay davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine, kadın yararına 30 bin TL maddi, 20 bin TL manevi tazminata hükmedilmesine, tarafların diğer istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verildi. BAM kararını davacı karşı davalı erkek temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi. Oy birliği ile alınan kararda eşini sürekli hor gören erkeğin tam kusurlu olduğuna dikkat çekildi.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına oy birliği ile karar verildi.