Yapılan bu alçak saldırı hepimize ve tüm spor camiasına yapılmıştır.
Bu saldırının hiçbir izahı yoktur.
Şiddet hiçbir koşulda sporun doğasıyla bağdaşmamaktadır.
Sporda ve hayatta şiddetin her türlüsünün daima karşısında olduk ve olacağız.
Hakkâri Spor camiası olarak, yapılan bu alçak saldırıyı şiddetle kınıyor ve bir daha yaşanmamasını diliyor.
FİFA kokartlı Halil Umut Meler ‘e camiamız adına geçmiş olsun.
Türkiye Spor anlamında büyük projeler yaparak, büyük başarılar elde etti.
Sporu seven bir milletiz.
Bu türlü olaylar sayesinde yaşanan başarılar maalesef gölgede kalıyor.
Yapılan bu alçak saldırı, Ülkemizin Spor alanındaki imajına da zarar vermekte.
2032 Avrupa şampiyonasına ev sahiplerinden biri olmanın 2024 Avrupa Şampiyonasına katılma sevincini daha yaşamadan, bu tatsız ve alçak saldırı spor camiamızı dereninden üzmüştür.
Bu olayla da Dünya Spor Kamuyu gündemine oturduk.
Sporu seven sevmeyen her kesim, bu olayı tasvip etmemiştir. Şiddetle kınamıştır.
Sorunun buraya gelmesinde tüm spor camiasının payı da vardır.
Yaşanan her türlü olayı işimize geldiği şekilde yorumladık, kendi yaptığımız hataları başkasına mal ederek işin içinde çıkmaya çalıştık. Spor kulüpleri yöneticileri olanlar asla işe objektif bir şekilde bakmadı, yorumlamadı.
Kulüplerimiz hele kendini büyük sanan ama Avrupa arenasında bir arpa boyu kadar yol gitmeyen takımlarımızda payı var.
Tesis altyapıya önem vermeyen, yapılan astronomik rakamlarla, işe yaramayan, yâda bir maçtan sonra sakatlanıp kulübede milyon dolarları götüren ve Ülkeyi yabancı futbolcu cennetine çeviren kulüplerin ve yöneticilerin payı vardır.
Her yenilgiyi bahane edip, yenilgilerini hakemlere mal etmek isteyen, işini layıkıyla yapamayan basiretsiz yöneticilerin payı var.
Gençlere ve alt yapıya önem vermeyen, Avrupa ve Dünyada emeklisi gelen futbolcuyu alarak takımların başına bela eden yöneticilerin payı var.
Biraz daha reyting yapmak ve para kazanmak için ekran başında +18 konuşan spor yorumcularının payı var.
Her maçta kameralar karşısına geçip doksan dakikadaki performanslarını hakemlere mal eden ve bu türlü olaylara davetiye çıkartan yöneticilerin ve antrenörlerin payı var.
Onlarca yersiz transfer ve fuzuli işler yapan, kulübü burç batağına koyup sonra elini sallaya, sallaya giden ve bunların hesabını sormayan yöneticilerin payı var.
Her yenilgide bahaneleri hazır olan, yaptıkları hataları örtbas eden, yenilgiyi hakemlere mal eden yönetici ve antrenörlerin payı var.
İşin ehli olmayan, bağımsız ve adil davranmayan her olayı es geçen Federasyonun payı var.
Hakemlere yapılan sözlü ve fiziki teşebbüslere ses çıkartmayan, yılda birkaç kez değişen Hakem Kurulu ve Federasyonun payı var.
Yani demem o ki…
Liglerimizde hakemler adeta günah keçisi haline getirilmiş ve kulüplerin yapılan her hata hakemlere mal edilmiş.
Kulüplerimiz ve Yöneticilerimiz iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmaları gerekirken maalesef, iğneyi de, çuvaldızı da hakemlere batırmakta.
Elbette ki, hakemler dünyanın her liglerinde olduğu gibi liglerimizde de hata yapıyorlar ve yapabilirler.
Bu o anlama gelmiyor, her hakem hatalarında acımasız ve vahşice saldırılara maruz kalmaları.
Onların hataları kulüp yöneticilerinin yaptığı hataların yanında devede kulak misalidir.
Ülkemizin spor alanında en büyük eksikliği eğitimdir.
Nasıl ki, bir öğretmen belirli bir eğitimden sonra öğretmen olduysa.
Spor kulüplerinin yöneticileri de belirli bir eğitimden geçmeleri gerekir.
Elbette spor kulüplerinin finanse etmek için büyük meblağa sahip iş insanına ihtiyacı vardır. Nitelikli ve eğitimli yöneticiler kulüp yönetimlerinde olmalı.
Kulüpleri burç batağına koyan yöneticilerden sonuna kadar hesap sorulmalı.
Spor Kulüplerimiz kendilerini düzeltmedikleri müddetçe ve Futbol Federasyonu bu türlü olaylarda radikal karalar alınmadığı takdirde, bu olaylar devam eder.
Herkesim sağduyulu davranmalı, yapanlarda yasal çerçevesi içinde gereken ceza verilmeli.
Tekrardan yaşanan bu vahşi olaydan dolayı, hakem arkadaşımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
