2000 Yıllının sonlarına doğru ilimizde faaliyetlerine başlayan Sümbül Engelliler Spor Kulübü ilk başlarda bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda olan engellilerle Doğu Anadolu Bölgesinin ilk Tekerlekli Sandalye Basketbol takımıyla İlimizi en iyi şekilde temsil etti.
Sonra yetinmedi beş ayrı engelli sporu branşıyla daha fazla engelliye ulaşmaya çalıştı ve engelli sporcu sayısını 60`a yükseltti. Müsabakalara karma katılım sağladı. Sporcularımız önemli başarılara imza attı ve evlerine kupa ve madalyalarla döndüler fakat bundan daha önemli bir şey vardı ki o da bu başarılı engellilerin kendinden emin tavırlarıydı ve bu da görülmeye değerdi. İlk zamanlar insanlardan alaycı tepkiler aldık hatta Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımızı İlk Müsabakası için Ankara iline gönderdiğimizde bu anlamlı çabamızı paylaşmak için dönemin ismini vermek istemediğim Hakkari'yi temsil eden Milletvekili zatı telefonla aradığımızda tepkisini şaşkınlıkla karşıladık. Bize telefonda şu talihsiz cümleleri sarf etmişti 'NE İŞİNİZ VARDI O ARABAYA BİR SÜRÜ SAKATI DOLDURMUŞ ANKARA'YA GELİYORSUNUZ BIRAKIN EVLERİNDE OTURSUNLAR''.
Zaman zaman arkadaşlarımla bu trajikomik hikayeleri hatırlayıp sohbete dahil ettiğimizde geçmişte kaldı nidasıyla gülüp geçiyoruz. Bizlerin bu çabalarına ilk zamanlar alaycı tavırlarla yaklaşan insanlar artık ilimizde ciddi bir engelli gerçeğinin farkına vardılar ve yaptığımızın işin doğruluğuna inandılar. Dolaysıyla bu gün itibariyle manevi destek almak üzere kapısını çaldığımız her kişi, kurum yada kuruluş o kapıları ardına kadar bizlere açılmış oldu ve onlara minnettarız.
Bizler için bunun en güzel örneği kulüp hizmetlerinde, sporcuların antrenmanlara katılımında ve il dışındaki müsabakalara sporcuların ulaşımını sağlamak üzere daha önce yine kulübümüzün kısıtlı imkanlarıyla aldığımız düşük model de minibüsümüzü sporcuların hayatını daha fazla riske atmamak üzere daha üst bir model de takas etmek için il genelinde maddi destek almak üzere gittiğimiz zamanlardı. Bir aylık süre zarfında halkımızdan ve kurumlardan ve valiliğimizden gerekli desteği alarak hiç zaman kaybetmeden eski aracımızı daha üst model de bir araçla takas ederek bir miktar borçla almayı başardık. Amacımızın yarısını tamamlamıştık amacımızın kalan yarısı için yani aracın kalan bir miktar borcu için Valimiz Sayın Muammer TÜRKER'E gittik.
Sayın valimiz aracın her hangi bir okulun öğrenci taşmacılığında kullanılmasının uygun olacağını bu sayede hem kalan borcunun ödenebileceğini hem de engelli sporcuların antrenman ve diğer hizmetleri için yakıt ve şoför ücretini de karşılanabileceğini yönünde bizleri son derece doğru ve olumlu yönlendirdi. Sayın Valimizin emirleri üzerine aracımız yaklaşık 8 ay boyunca sırf aracın borcu kapansın diye hiçbir ücret talep etmeyen aynı zamanda kulüp refakatçisi Ferhat DUMAN yönetiminde öğrenci taşımacılığı yaptı. Nihayet bu süre zarfında aracın taksitleri ve diğer giderleri karşılanmış oldu.
Yine ismini vermek istemediğim Aracımızın çalıştığı Lisenin Okul Aile Birliğinde kullanılmak üzere çalışan araç başına aylık olarak ödememiz gereken bir miktar HARAÇ varmış. Haraç diyorum çünkü nereye nasıl ve ne şekilde kullanıldığı belli olmaya her hangi bir makbuzu olmaya ancak ödememi gereken bir ücretin okul müdürüne ödememiz gerektiğini çok sonra öğrendik. Aracı bin bir zorlukla herkesten destek alarak aylarca gönüllü bir şoförle zar zor borcunu ödemeye çalışıyorken bu haracın en azından bizden talep edilmeyeceğini düşünerek 2009-2010 yılı için hazır aracın borcunu bitirmişken kulübümüz için aylarca gönüllü çalışmış ama ile geçindirmek zorunda şoför arkadaşımıza hem bir ücret ödemek maksadıyla hem aracın az da olsa yakıt giderlerini karşılamak üzere ihaleyi alan firmaya yeniden başvurduğumuzda aldığımız cevap 'OKUL MÜDÜRÜNÜN TALİMATI VAR SİZ GEÇEN SENE HARAÇ ÖDEMEDİNİZ ARACINIZI ÇALIŞTIRAMAYIZ'' şeklinde oldu.
Duyduklarımıza inanamadık bir sivil toplum kuruluşunun hele de engellileri temsil eden bir kuruluşun ne demek olduğunu hangi şartlar altında çalıştığını en iyi anlaması gereken bir eğitimcinin bu tutumu bizleri hayal kırıklığına uğrattı. İnancımızın sarsılmaması adına kendim bir zat kendisiyle telefonda görüştüm. Maalesef duyduklarım doğruydu okul müdürü yani bir eğitimci okulda okuyan 300 öğrencini menfaatlerini ilde yaşayan 3 bin engellinin üstünde tutarak bu gerekçenin arkasına saklandı ve geri adım atmadı.
Bizler için elbette maddi sorunlarından dolayı eğitimlerini tamamlayamayan öğrencilerimiz çok önemli. Öyle ki taşımanın yapıldığı 8 ay boyunca maddi durumu kötü olan o okulun 2 tane öğrencisinin ücret almadan ulaşımını sağladık. Ancak anlayamadığımız bazı şeyler vardı. Bir eğitimcinin asli görevi eğitim öğretimin kalitesini artırmak mı yoksa menfaatler dünyasına girip okulun mutemetliğini yapmak mı? Ya da bir eğitimci nasıl olurda bir ilin 3 bin engelli gerçeğini görmezden gelir. Bu memlekette mutemet çok ancak eğitimcilere daha çok ihtiyaç var. Bence her yıl Türkiye genelinde yapılan üniversite sınavların da sondan ikinci sırada olmamızın faturasını ilimizde görev yapan dışarıdan gelmiş stajyer öğretmenlere çıkarmaktan vazgeçmeli hatayı birazda kendimizde aramalıyız.
Bir kurumun idareciliğini yapmak sadece o kurumun nakdi işleriyle uğraşmak demek değil, bırakın o işleri muhasebeci memurlar yapsın. Siz eğitimle uğraşın öğrencilerinizi bilgi ve birikimlerinizden faydalandırın. Örneğin ara sıra sınıfları dolaşın engelliliğin ne olduğunu, zorluklarını ve her ferdin potansiyel bir engelli olabileceğini anlatın. Öğrencilerimize anlatmakta sorun yaşıyorsanız buyurun öğrencilerinizle bizleri ziyaret edin çalışmalarımızı yerinde görün belki o zaman yaşadığımız sorunlar dahi iyi anlarsınız ya da talep ettiğiniz haracın bir engellinin hayata kazandırılması için evden çıkarılmasından daha önemsiz olduğunu görürsünüz.
Bizler her şeye rağmen bardağın dolu tarafına bakıyoruz, benim babam da bir eğitimci ve ben babamdan daima manevi olguların maddi olgulardan daha önemli olduğunu öğrendim. İlimizde yıllardır yaptığımız çalışmaları yakından takip eden ve bizlerin her türlü sorununa destek olan eğitimci aynı zamanda kurum müdürlerini de unutmuş değiliz. Sizlerle de paylaşmak istiyorum. Halk Eğitim İl Müdürü aynı zamanda hocam Sayın Hamit ÇELİK, 2009-2010 eğitim öğretim yılı için aracımızın kendi okulundaki öğrenci taşımacılığı hizmetini yapmak için fedakarlıkta bulunan Fen Lisesi Müdürü aynı zamanda hocam Sayın İzzettin SEVEN ve Kulübümüzün sportif çalışmalarını yapmak üzere okulu bünyesindeki Spor Salonunun kapılarını ardına dek bizlere açan Anadolu Lisesi Müdürü aynı zamanda hocam Sayın Kazım GÜR ve belki henüz tanışmadığımız bu toprağın insanı olan sayısız eğitim neferi hocalarımı da saygıyla selamlıyorum