“Sensizlikten ve sonbahardan hep korkardım ya, şimdi hem mevsim sonbahar hemde sensizim. Sararan kuru yapraklardan farkım yok. Yaprakları rüzgar beni ise sen savuruyorsun”
Yarım kaldı senle sevdamız. Yarım kalan her şey insanı acıtır, yaralı bırakır. Yarım aşk bir ur gibi büyüyor yüreğimde ve büyüdükçe damla damla kemiriyor beni. Senle yaşadıklarımız aklıma geldikçe göz çukurlarıma biriken yaşlarla üşür, titrerim. Sen hayattaki tek doğrumdun ama yanlışlarım ve yasaklarım bu doğrumu sildi ve ben aşkta sınıfta kaldım.
Yaşam hevesim yok oldu. Bu ateşi senle birlikte yaktık. Sıcaklığı sana, külü bana kaldı. Omuzlarıma yüklediğin sensizliğin hamalıyım artık canısı… Sana gelen tüm yollarım kapalı. Yalnızlığa giden yolum açık. Adımı hiç anma ama sensiz yaşadığı mı da sanma.
Yarım kaldı senle hayallerimiz. Saçaklarda biriken karın buzlanmış haliyim damla damla erimeye mahkum ! Vicdanımın ateş hattındayım yaralı kalmaya mecbur…
Sensizlikten ve sonbahardan hep korkardım ya, şimdi hem mevsim sonbahar hemde sensizim. Sararan kuru yapraklardan farkım yok. Yaprakları rüzgar beni ise sen savuruyorsun canısı…
Her yanım yasaklar ve imkansızlıklarla çevrilidir. Sana gelebilme ve senle yaşama şansım yıldızlar kadar uzak. Yaşadıklarımız acı bir anı olarak kaldı bende. Bu acı bende hep olacak canısı…
Beni asla af etmeyeceğini çok iyi biliyorum. Ayrılık şarkıları intikamını alıyor benden. Sana ne kal ne de git diyemedim. Kalan ben giden sen oldun. Yanan ben yakan sen oldun canısı…Sevda yolumuza döşenen mayını patlattılar. Yaralı kurtulan sen, parça parça dağılan ben oldum. Gel gör ki toplanan parçalarımdan yapılan otopside senin yürek izi çıktı. İkinci baharını yaşayan sen üstüne toprak atılan ben canısı…
Şimdi seni aradığımda; “ Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor, yeni bir aşka yelken açmış veya seni hiç tanımıyor.” Deniliyor. Yeni yeni sevdalar sana, yepyeni acılar bana olsun. Senin dilinde beddua benim dilimde dua hiç eksik olmayacak biliyorum… Sana olan özlemim ve aşkım yokluğunda hergün acılarımla beraber büyüyecek bilesin canısı…
AŞK YAKAR: Herkes kendince aşkın tanımını yapar. Duygusal programlarda tartışma konusu bile oldu. Aşkın çeşitleri, aşkın ömrü, aşkın izleri hep konuşuldu ve tartışıldı.
Aşk emektir
Aşk sitemdir
Aşk iştahsızlıktır
Aşk uykusuzluktur
Aşk gözyaşıdır
Aşk ideolojidir
Aşk dalgınlıktır
Aşk havadaki uçağın boşluğa düşmesi gibidir
Aşk kör bir kurşundur
Aşk bir çeşit kanserdir
Aşk kan kusmaktır
Aşk barikattır
Aşk mayın tarlasıdır
Aşk denizde olup yüzmeyi bilmemektir.
Aslında aşka dair binlerce şey yazabilirim. Aşk kişinin yaşadığı duygunun adıdır. Aşkın gıdası acıdır. Acının olduğu yerde ne işimiz var, o zaman neden aşık oluruz? İşte aşk böyle başlar. Aşkın çok çeşidi de var.
Ama en zoru “karşılıksız” ve “yasak aşk” tır. Her yasağın bir mahkemesi ve cezası da var ama yasak aşkın mahkemesi de yok. Çünkü bu ceza bir ömür onunla kalır. Aşkın mutluluğu biran ama hüznü yaşam boyu sürer. Gerçek ve doğru aşk sadece bir kez yaşanır. O gitse bile kırıntıları hep kalır. Aşkı sadece “aldatma” yok eder. Çoğalan nefret onu sende bitirir.
Aşkın yaşı ve sınırı yoktur. Aşk, evli-bekar, güzel-çirkin, fakir-zengin dinlemez. Bulaşıcı bir hastalıktır. Buraya kadar hep acı tarafına değindik. Peki aşkın hiç mi güzel yanı yok diye sorarsanız işte size vereceğim yanıt; Aşk insanı yeniler, yaşamla barışık olmasını sağlar. İnsanı hep çocuksu ve şımarık kılar.
Yürürsün ama ayakların yere değmez. Sesini duyduğunda titrer, gözlerine baktığında dalar gider, ellerini tuttuğunda baygınlık geçirirsin. Onu hep kaybetme korkusu ile yaşarsın. Onsuz zaman geçmez ama o yanındayken zaman adeta sana inat rüzgar gibi geçer. Aşık olan kişi zararsızdır, uyuşuktur, hoşgörülüdür. Aşkta yara almış kişi ise patlamaya hazır bomba ve zehirli bir yılan gibidir.
Büyük bir aşk için dökülen her damla gözyaşı sevene huzur verir. Aşkta baş edilemeyen tek engel özlemdir. Gün boyu telefonlaşsan da, her gün el ele olsan da, uzak kaldığında aylardır hiç görmemiş gibi özlersin onu. Aşkta cinsellik son plandadır. Ona dokunmaya kıyamazsın. Ona olan sevdandan arzulamaya vakit bulamazsın. Küçük bir buse ile dudağındaki uyuşukluk günlerce devam eder.
14 Şubat sevgililer günü dolayısıyla “aşk yakar” yazımı tüm sevenlere armağan ediyorum. Siz aşktan kaçsanız da aşk bir gün mutlaka sizi bulur. Siz siz olun sevdiğinize ve sevdiklerinize sımsıkı sarılın. Unutmayın ki insan sevdiğini kaybettikten sonra kıymetini bilir. Aşk yakar ama yaşamaya da değer…