Hakkari’yi tepeden izlediğimizde genç nüfusun çoğunlukta olduğunu hemen gözlemleriz.. Sahaya indiğimizde de bu realite yüzümüze bir soğuk ocak ayı rüzgarı gibi çarpar.. Türkiye de en genç nüfusun başını çekiyoruz da. Gençlerle beraber pozitif bir geleceğin başını tutuyor muyuz?...!
Soruma hemen hayır dediğinizi duyar gibiyim.. Şimdi gelin gençlerdeki bu verimsizliğe, yaşamsal sıkıntılara bir empati kurup; sosyolojik ekonomik siyasi ve psikolojik bileşenlerine bir bakalım..
Her genç üniversiteyi kazanmak zorunda değil. Fakat bu küçük şehirde meslek seçeneği az. Bir meslek sahibi olan da megapol kentlerde harcamak istiyor yeteneğini.
Eğer genç bireyimiz sanatla ilgilenmek istiyorsa bu konuda şanslı. Çünkü gençlik spor il müdürlüğü ve halk eğitim merkezlerinde 20 den fazla sanatsal kategoride ücretsiz eğitim var hem de profesyonel eğitimcilerle. Keza spor faaliyetleri de buna dahil
Mesela ne yalan söyleyeyim şimdiki kuşak önceki kuşakların hepsinden koşul olarak daha şanslı. Bizim zamanımızda böyle altyapılar yoktu. Üniversite sınavını kazanamadık mı hemen bir işin ucundan tutar karın tokluğuna yaşardık
Gençlerin en büyük handikabı ise yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı. Bu ne kadar büyük paralar kazanırsam kazanayım hayatımda önemli bir değişikliğe yol açmayacak düşüncesinin koridorunu açıyor
Siyasi nedenlere gelince ben Hakkari de çok az a politik genç gördüm. Gençlerin önemli bir çoğunluğu muhalif. İktidarın hep kazanma alışkanlığı gençlerin yeni bir rejim ve anayasayla tanışmamış olması; gelecekle ilgili fazla plan kuramamasına sebebiyet veriyor
Ama şunu da farkettim ki bu çok önemli Hakkâri gençliği bir şeyi gerçekten istetse başarıyor. Mühim olan ne istediğini bilmekte.. Lütfen hayatla bağlarınızı koparmayın.. Bu şehir bu ülke bu dünya, insanlık ve medeniyet sizsiniz yarının muştusu! Ben sizdeki enerjiyi zekayı potansiyeli biliyorum. Kendinize saygı duyun ve başlayın yeni bir dünya inşaasına. Bir tuğla da biz koyarız üstüne...! Hayatını bir Yaşar Kemal, bir Sabahattin Ali, bir Sartre okumadan ve bilgiyi aramadan sürdürüp giden; görünür dünyanın popüler alandaki sahte adanmışlıkları ile varlığını pekiştiren bir nesil olmamak adına; zihinsel potansiyelinizi lütfen es geçmeyiniz.
Sonsuz sevgi ve sonsuz bilgi, popüler ve görünür olmaktan çok daha mühim. İhsan Oktay Anar'ın "Puslu Kıtalar Atlası" adlı romanında söylediği gibi: "Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı." Bilginin izini sürmeyi ve Dünya'nın şahidi olmayı elden bırakmayınız… Sevgiyle Kalın