Beni çok şaşırtan ve okurken sizleri de etkileyecek bir gelişmeyi paylaşmak istiyorum. 63-65 yaşlarında Hakkari’li olmayan bir adam bana geldi. Kendisini tanıttıktan sonra ellerinde resimlerle, “Ben arkadaşlarımı arıyorum” dedi. Bu güne kadar hiç karşılaşmadığım bir durumdu. Anlamaya, tanımaya çalışarak dinlemeye koyuldum;
“Adım Ruhi Altın. Kocaeli-İzmitliyim. Eskilerde Öğretmen Okulları vardı. 1979 yılında kapandı. Bizim durumda olan liseli talebeler çeşitli illere ve okullara dağıtıldı.
Hemşerim ve akrabam olan Selahattin Aras burada Nüfus Müdürüydü. Hakkari Lisesi var, gel bizde kalır bu okulda eğitim görürsün dediler.
Aras ailesi de o dönem burada çok seviliyorlardı. Foto Aras ile o tarihte güzel hizmetler sundular. Hakkari Lisesine kaydımı yaptım ve burada okudum.
Aradan 45 yıl geçti, ne Hakkari’yi, ne de sınıf arkadaşlarımı unutamadım. O zamanlar iletişim araçları gelişmemişti. Her hangi bir adres ve telefon almadık. Ama arkadaşlarım sürekli rüyalarıma giriyorlardı.”…
Ruhi Altın, Sibar Otele yerleşerek, sabah kahvaltısını yaptıktan sonra ellerinde siyah beyaz 45 yıl önceki resimlerle sokaklarda turlayarak arkadaşlarını aradı.
Resimler hem siyah beyaz hem de çok eskimiş olduklarından kimse o resimdekileri tanıyamadı. Vatandaşın biri, “Gazeteci Hakan Taş ile görüşün. O size destek olur” demiş ve beni buldu.
Resimlere göz atarken Ahmet Çallı-Mümtaz Atay-Amir Tekin ve Ekrem Taş’ı tanıdım. Çallı, Atay ve Tekin ile telefonda onları konuşturdum. Duygulu anlar yaşandı. Üçü de Van’daydı ve kendisini oraya davet ettiler. Gözleri yaşardı. Avucunun içi ile 45 yıllık biriken gözyaşlarını sildi.
Ekrem Taş vefat etmişti. Bu acı haberini alınca vah deyip dizine vurdu. Ve yere çöktü. İç cebinde sigarasını yakarak ciğerlerinden hüzünlü dumanı üfledi. Sonrasında kız kardeşi Güllü Taş’ı arayarak başsağlığı diledi.
Günümüz dünyasında kardeş kardeşe düşmanken, baba oğul ile konuşmazken, anne kızı ile husumetliyken, kimse kimseye çıkarsız selam vermezken, Ruhi Altın diye bir kardeşimiz İzmit’ten ailesini bırakarak Hakkari’ye 45 yıl aradan sonra geliyor, ellerinde resimlerler sınıf arkadaşlarını arıyor.
Ve tek istediği onlara sarılmak ve hasret gidermektir. Bu devirde, bu zamanda böyle bir insan beni çok duygulandırdı. Soyadı gibi yüreği altın Ruhi kardeşimiz, dostluk ve kardeşlikten nasibini alamayanlara insanlık dersi verdi.
İşte vefa, işte dostluk…