Malumunuz özellikle son elli gündür Antarktika bölgesi hariç neredeyse tüm dünyayı kuşatan ve esir alan toplumda sosyolojik yaşamı uluslararası düzeyde ekonomik hareketliliği durma noktasına getiren Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve adına COVİD 19 denilen öldürücü bir salgın virüsle karşı karşıyayız.
Dünya’da 200 bin insanı ölümüne ve 1 milyon hastaya musallat olan bu illet için ülkeler çeşitli tedbirler alarak sorunun üstesinden gelmeye en azında şimdilik salgının hızını yavaşlatmaya çalışmakta. Henüz bu salgın ülkemizde bir iki vakayla ortaya çıkar çıkmaz Sağlık Bakanlığımızın ve alt birimlerinde bulunan kurulların hızlıca almış olduğu tedbirler kapsamında her geçen gün salgına karşı başarılı neticeler almaya başladık ve inanıyorum ki yakın zamanda ülkemizde hayat normale dönecektir.
Ülkemizde alınan tedbirlerden bir tanesi 65 yaş üzeri vatandaşlarımıza,2000 yılı sonrası doğmuş olan gençlerimizden başlayarak daha sonra 30+1 ilimizde kısmı sokağa çıkma yasağı ile devam eden ve EVDE HAYAT VAR sloganı ile insanların sosyal etkileşimini minimum bir seviyeye indirmek hedeflendi ve başarı da sağlandı. Muhakkak ki gözlemlerinizden kaçmamıştır.
Özellikle ilk zamanlar insanlar için sürekli evde oturmak artık bir zul haline gelmiş bir çok vatandaşımızın yasağa rağmen kendisini bir şekilde sokağa attığını hatta bir çoğuna kolluk kuvvetleri tarafından yapılan uyarılar kifayetsiz kalınca idari para cezaları kesilmişti .Tamamen toplum sağlığını düşünülerek alınan bu kararın insanlar için uygulamada ne kadar zor olduğunu hep beraber gördük.
İşte tam da bu esnada şahsen kendimi şu düşünceden alıkoyamadım ve siz kıymetli okurlarla paylaşmak istedim . Dünya bir tarafta dursun ülkemizde yaklaşık 12 milyon engelli yaşamakta bunun üçte biri çeşitli ağır rahatsızlıklarından dolayı maalesef tüm yaşamını dört duvar arasında sadece tavana bakarak yaşamını idame edebiliyor, diğer üçte biri anneleri babaları tüm binanın sahibi olmalarına rağmen kendi keyifleri için binanın en üst katlarında yaşadıkları için o evde yaşayan engellisi merdiven inip çıkamadığından eve mahkum oluyor diğer engellilerimiz ise sokağa çıksa bile nafile yüksek kaldırımlar,
uygunsuz toplu taşıma araçları, şehirden uzak park ve bahçeler, merdivenli yada yüksek girişli kamu şahıs binaları, engelli rampalarının önüne aracını park eden aveller,engellinin kendi aracı için ayrılmış araç park alanlarına park eden umarsızlar ve bunlara neden olan ve tedbir almayan yöneticiler.
Bakınız şimdi hepiniz bir şekilde evlerinize o dört duvar arasına mahkum oldunuz veya olduk. Elbette bu mahkumiyet sizler için geçici ancak yukarıda oranladığım engellilerimiz için maalesef bu durum baki.
Dilerim bu süreçte ve sonrasında evinde kalmak zorunda olan ağır engellilerimizin hiç olmazsa haftada bir hal hatırın sorarız, ev daire alırken engelli çocuğumuzu düşünerekalırız, aracımızı park ederken nereye ve nasıl park edeceğimize daha çok dikkat ederiz ve şu anda evlerinde oturan idarecileriz makamına gider gitmez ilk iş bununla ilgili nasıl tedbirler alınır diye kendini sorgular.
Evde Kal Diyorum ve bu Pandemi’nin bir an önce son bulmasını ancak Empatinin üst seviyelere çıkmasını temenni ediyor hepinizi saygılarımla selamlıyorum.