Pazar günü Hakkari merkez ve Yüksekova ilçesi gençleri bir müsabaka için karşı karşıya geldiler. Seyircilerin yoğun ilgi gösterdikleri maçın önemi büyüktü. Çünkü galip gelen playy-of müsabakalarına katılma hakkını elde etmiş olacaktı. Bölgesel Amatör Lig yani kısacası BAL'a zehir kattılar.
Spora, sporcuya, centilmenliğe, insanlığa, Hakkari'liliğe yakışmayan herşey yaşandı. Hakkari spor zaten moralen çökmüş bir psikoloji içindeydiler. Haftalardır ilin valisi ve belediye başkanıyla randevu istemekte ama her iki makam da onları kabul etmediğinde sahipsizlik modunda maça çıktılar. Tabiki bu olumsuzluklar onların kavga çıkartmalarına gerekçe değildir.
Hakkari spor yenildi ve rakibine saldırdı. Peki rakibi kim? Gever, yani yine biz... Kürtçe de bir söz vardır; "Herkes kekliğe düşman keklik de kendine düşman"... Herkes kekliği tuzağına düşürmeye çalışır, keklik de kendi türünü tuzağına düşürür misali...Pazar günü Hakkari şehir stadında bir kardeş kavgası vardı. İstenmeyen, bizi dünyaya rezil eden bir kavga...
Ben Hakkari merkezde yaşayan ve burada görev yapan bir gazeteci olarak Yüksekova'lı kardeşlerimden özür diliyorum. Biz bu kafadan olduğumuz için hiç bir dala tutunamadık. Biz böyle yırtıcı olduğumuz için çaldığımız her kapı yüzümüze kapanıyor. Biz hiçbir ligi, hiçbir müsabakayı, hiçbir başarıyı asla hak etmiyoruz. Sizin gençlerinizin kafaları kırıldı ama biz Hakkari'de yaşayan binlerce insanın gururu, vicdanı kırıldı.
Maçı izleyen ve acımasızca Yüksekova'lı gençlere saldıran seyircilerimizi de anlamış değilim. Belediye Başkanı Dilek Hatipoğlu bana göre bu konuda kusuru yüksek olan bir isimdir. Gençleri kabul etmedi, dönüş yapmadı, dinlemedi, anlamadı. Ve böylesine anlamlı bir etkinlikte uzak kaldı. Neden, çünkü halen kutlamalarla meşgul. Neyin kutlaması, yüzde 22 düşüşün mü?
İnsan haklarını ihlal eden, adı kardeşlik olan sporu düşmanlığa dönüştüren, yırtıcı, kavgacı, bizi haber konusu yapıp dünyaya rezil eden spora ve sporcuya artık desteğim olamaz. Tekrar Gever'den özür diliyoruz...