Yıl 1988
Adı Serhat Tuğan
Yaşı: 15
Yer: Hakkari Bulak Mahallesi
Okuldan eve giderken birisi veya birileri Serhat'ın eline birkaç bildiri verdiler ve dağıtmasını istediler. Bu bildirilerde; "Şu zulmü durdurun" yazılıyordu. Ders kitaplarını çantasında sırtlarken bildirileri de dağıtmaya başladı. Çarşı merkezinde onu gören polisler hemen gözaltına alıp karakola götürdüler.
Bir ton dayaktan sonra her tarafı kan revan içinde evinin yakınlarına atıldı. Günlerce okula gidemedi çünkü yaraları henüz iyileşememişti. Kısa bir süre sonra polisler sık sık evlerine baskın yapıp Serhat'ı alıp götürüyorlardı ve her gidişin dönüşünde yüzünde morluklar, vücudunda yaralar ile yarı baygın sokağa bırakılıyordu.
Serhat'ın babası A.Hafız Tuğan kentimizin ilk aydınlarındandır. Gerçek anlamda kanaat önderi ve her kesimin saygı duyduğu biridir. Oğluma bu haksızlığı neden yapıyorsunuz dediği için kendisi de bir çok kez keyfi olarak göz altına alındı ve işkenceye maruz bırakıldı. Tuğan ailesi artık polisin gözünde bir hücre evi konumunda olup her terör olayında baskına maruz kalıyordu.
Bu baskılara dayanamayan Serhat, okulu bırakarak dağa kaçtı. 15 ay kaldı ve tutuklanarak Diyarbakır Cezaevine konuldu. Diyarbakır'da DGM'de yargılandı. 12 yıl altı ay örgüt üyeliğinden ceza aldı. Daha sonra idamına karar verildi ve sonra da ağırlaştırılmış müebbet hapis ile zindanlarda ölüme terk edildi.
Sadece bir bildiri dağıttığı için bir gencin hayatı böyle kolay harcanır mı? Tabiki değil. Devletin kırmızı bülten ile aradığı Şervan kod isimli biri ile karıştırıldı. Görgü tanıkları, deliller, eşgal, ipuçları hepsi aranan kişinin Serhat ile hiçbir bağlantısı olmadığını kanıtlıyor.
Sizin anlayacağınız Serhat Tuğan, başkasına benzetildiği için 27 yıldır cezaevinde, kapkara zindanlarda yaşam hakkı elinden alınmış karanlığı yaşıyor. 15-16 yaşlarında bir çocuk düşünün, okul sıralarında olması gerekirken güneş ve gökyüzünden mahrum bırakılıyor.
Babası onun derdinden yaşama küstü. Annesi hasretinden yataklara düştü. Ablası adalet mağduru kardeşi için adaletin bir parçası, Avukat oldu. Abisi onun özgürlüğünü görmeden gencecik yaşında hayata veda etti.
Hükümetler değişti, mevsimler değişti, cezayı veren hakim ve savcılar emekli oldu. En azgın, en büyük suçu işleyenler bile tahliye oldu ama Serhat Tuğan avucunda güvercinleri uçurtamadı. O kadar başarılı ve çalışmayı seven biri ki, sağır ve dilsiz duvarlar arasında bile eğitimini tamamladı.
Birden fazla üniversite okudu. Masumiyetine inanamayan yasalara inat nefes almaya devam etti. Herkes onun için çabaladı, imza kampanyaları düzenlendi.
Avukat ablası Rojbin Tuğan bir çok TV ve gazetelere manşet oldu. Ama Serhat için tahliye kararı çıkmadı. O çocuğun gençliği çalındı, umutları zincire vuruldu. Hayalleri yakıldı. O zindanlarda erirken dışarıda ailesi, sevenleri hergün, her saat ölüp dirildiler. Bu dava sonuçlanmadığı için toplumun vicdanı da yaralıdır.
Hakkari Barosunun yeni Başkanı Avukat Zeydin Kaya'ya, Doğu ve Güneydoğu'daki tüm baro başkanlarına, tüm STK temsilcilerine ortak çağrımdır. Serhat Tuğan ve onun konumunda olan masum tüm gençler için lütfen yasal yollardan sesinizi yükseltiniz. Zindanda, karanlığın içinden gelen bu sese kulak verin. Kamuoyu oluşturun, bir heyet ile Adalet Bakanlığına gidilsin.
Adalet herkes için gereklidir. Adalet bu adaletsizlikten caymalıdır. Serhat'ın hiçbir eyleme karışmadığı balistik raporlarında da, avukatları ve dosyasında da mevcuttur. Çocukken hangimiz hata yapmadık ki? Serhat'ın yüreği yaralı annesi Seniha teyzemiz Ankara'da ağlıyor, gözyaşları Hakkari'yi ıslatıyor.
"Adaletsizliğin yaraladığı bir anayım. Denizler mürekkep, ağaçlar kalem, yapraklar sayfa olsa yetmez bu acımı anlatmaya" diyor...
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'a da sesleniyorum. Türkiye'de en uzun süreli hapis yatan 27 yıldır cezaevinde unutulan Hakkari'li kardeşimiz Serhat Tuğan'ı bize bağışlayın.