Bu dünyadan acılı bir ana geçti. Tüm yaşamı evlat acısıyla dolu, yürek yangını hiç sönmeyen, her günün her saniyesinde hep ağlayan…
Semiha Tuğan’dan bahsediyorum. Kardeşi Cumhur Keskin’e ikiz gibi benzeyen, yaşam hikayesi roman büyüklüğünde, hepimizin “ANA” dediği muhterem bir kişilik…
Serhat nerde kaldı, okula geç kalacak diye yolunu gözledi. Haber gecikmedi ve Serhat’ın karakolda olduğunu öğrendi. Yani 40 yıl öncesinden bahsediyorum. Biri veya birileri “Al şu bildirileri dağıt” demiş. Bu an, bu bildiri Tuğan ailesinin kaderini değiştirdi. Bu durumu ve detayları herkes bildiği için tekrar yapmak istemiyorum.
Karakoldan mahkemeye, mahkemeden cezaevine bir gencim hayatını karartma maratonu başladı. En ağır cezayı işleyenler bile 20-25 yıl sonra tahliye oldu. Adalet dediğimiz terazi nedense Serhat için hep arızalı gözüktü. 28 yıl zindanda kaldı.
Müdürler ve yönetimler değişti, çalışanlar emekli oldu, Serhat zindanda kalmaya devam etti. Serhat cezaevine girdiğinde Semiha ana henüz 45 yaşındaydı. Ve o yaşta bir anne düşünün hayata küstü. Sadece oğlunu sayıkladı, onun yolunu gözledi. Sıkıntıdan çeşitli hastalılara yenik düştü.
En son kötü hastalandı. Yoğun bakıma alındı. Durumu ciddiydi. Tüm fonksiyonları durdu sadece “Serhat” diye sayıkladı. Bende bu durumu köşeme taşımıştım. Adalet Bakanı izi verdi, Serhat cezaevinden çıkartılacak birkaç saatliğine annesiyle yüzleştirilecekti.
Eli kelepçeli, yoğun güvenlik önlemleri altında hastaneye getirildi. Günlerdir nefessiz yatan Semiha ana, Serhat’ın sesi ve nefesiyle gözlerini açtı, uyandı. Ana-oğul saatlerce sarıldılar. Sonra yeniden Jandarma onu ait olduğu yere, zindana götürdü.
Kaybolan adaleti bulmak için Serhat’ın ablası RojbinAvukat oldu.
Masum insanları ve yaşamlarını araştırmak için Abisi Ferhat basın yayından mezun oldu, araştırmacı gazeteci oldu..
Abisi Ali, insan hakları ve özgürlüğü haykırmak adına sendikacı oldu.
Devletin Güvenliğini sağlayan mahkeme (DGM) birçok masum genci cezalandırdı. Semiha ana 28 yıl aralıksız hep ağladı. Tanrıya hep yalvardı; “Serhat’ı görmeden canımı alma” diye…
Derken, Serhat’ın suçsuzluğu 28 yıl sonra kanıtlandı. Anası ona kavuştu. Daha çocukken kucağından kopartılıp almışlardı ondan. Kaldığı yerden devam etti. Kucağında uyuttu, elleriyle yedirdi, banyosunu yaptı, yarım kalan ninni ve şarkılarını söyledi.
Çok hastaydı, damla damla eriyordu. Serhat üzülmesin diye yansıtmıyordu. Allah ile aralarında bir anlaşma vardı. Artık Serhat’ı görmüştü, kucaklamıştı, koklamıştı. Şimdi canımı alabilirsin dercesine gözlerini ebediyete kapadı. Serhat’ı gördü ama bu defa Ferhat’a gitti. Aşağı Merzan’da oğlunun yanında defnedildi.
Semiha Ana ülkemize bir annenin direniş örneğidir.
Semiha Ana, yüreği yakılan binlerce annenin yaşam gerçeğidir…
Semiha Ana, adaleti, vicdanları sızlatan bir utancın adıdır.
Semiha Ana, hayatları söndürülen nice gençlerin sesi ve dilidir.
Semiha Anayı adaletin adaletsizliği öldürdü.
Başka Semiha Anaların öldürülmediği, hak ve hukukun egemen olduğu, herkesin rengi ve düşüncesiyle özgür yaşadığı bir dünya özlemiyle …