Ünlü düşünür Lee Lipsenthal şunu demişti; "Önyargılar algıları sınırlar. Görmek inanmaktır, ama çoğunlukla neye inanıyorsak onu görürüz"...
İki örnek vereceğim. Erdoğan Başbakan iken seçim öncesi aday tanıtım programında her adayın kaç çocuğu var hususuna espirili bir dille yanıt ararken, her aday 2 veya üç çocuğum var derken Hakkari adayı Osman Kızılban 5 çocuk babası olduğunu söyler. Bu duruma sevinen Erdoğan, Kızılban ile yakından ilgilenir. Bende ertesi gün köşemde "KIZILBAN ÖNDE GİDİYOR" başlığını attım.
Başlık bu ama içerik çok farklı. Sadece başlığı okuyan yüzlerce okuyucu hemen saldırıya geçtiler; "Daha seçimlere çok var, nerden biliyorsunuz Kızılban ve Ak Parti'nin önde olduğunu"... Oysa haberin içeriğinde Kızılban'ın çocuk sayısında önde olduğunu belirtmiştim.
Bir başka örnek vereceğim; Av.Hüseyin Ümit rekor oy ile HADEP'ten Hakkari Belediye Başkanı seçildi. İlk basın toplantısında şunları söyledi; "Ben HADEP'ten seçildim ama artık parti rozetimi çıkartarak herkesin başkanı olacağım. Siyasi görüşlerinden dolayı kimseleri ötekileştirmeyeceğim. Artık herkesin başkanıyım"...
Bende yine sür manşete," BAŞKAN ÜMİT ARTIK HADEP ROZETİMİ ÇIKARTIYORUM" başlığını kullandım. O zamanlar internet haberciliği fazla gelişmemişti ve yerel gazetelerde yazıyordum. Gazeteyi alan belediyeye akın ediyordu ve başkanın odasını basarak tepkisini dile getiriyordu.
Bizim meslekte başlık çok önemlidir, haberin yarısıdır. Okuyucuyu çeken haberin başlığıdır. Geçen gün YÜKSEKOVA VE CİZRE RAHAT DURMUYOR başlıklı yazım kıyametleri koparttı. Yüksekova'lı yüzlerce kardeşimiz küfür ve hakaret içeren mesajlar gönderdiler.
Yüksekova ve Cizre benim Mekke'mdir, Medine'mdir. Böyle bir ayrım yapacak kadar kör olabilirmiyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir toplantısında Yüksekova Ticaret Odası Başkanının "Yüksekova İl Olsun" pankartı gündemi tetikledi. Daha sonra sayın Erdoğan bir çok ilçeyi il statüsüne taşıyacaklarını bu listede Yüksekova ve Cizre'nin de yer alacağını belirtti. Yani konu resmiyet kazandı. Her iki ilçeye son 1 ayda onlarca bakan ve bürokrasi geldi. Demek istediğim şuydu; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı her toplantıda bu konuyu tekrar tekrar irdelemenin ne anlamı var.
Devletin başındaki en büyük makam Yüksekova ve Cizre il olacaktır demiş ise bu iş bitmiştir demektir. Sayın Erdoğan'ı da bu konuda çok sıkmanın anlamı yok. Bu arada iki ilçe il olurken iki il de ilçeye dönüştürülmek isteniyor. Şırnak ve Hakkari'ye de sahip çıkılmalıdır. Sloganımız aynı ve sabit olmalıdır; "YÜKSEKOVA VE CİZRE İL OLSUN. ŞIRNAK VE HAKKARİ İL KALSIN"...
Toplum olarak şiddeti ve saldırmayı neden bu kadar çok seviyoruz. Küfür ve hakaret edildiğinde nasıl bir rahatlama sağlanıyor anlamış değilim. İşimiz gücümüz birbirimizi şikayet etmek, çekememek, ayağını kaydırmak ve sınırsız saldırmak... Bırakın herkes düşüncesiyle, siyasi görüşüyle, duruşuyla, giyimiyle özgür olsun. Ben Yüksekova düşmanı değilim ki!.. Keşke Çukurca ve Şemdinli'de il olsa. Bunlar benim zenginliğimdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son Yalova açıklaması kentimizi yasa boğdu. Bu düzenlemeyle ilgili tüm detayları Hakkari ziyaretinde halka açıklanacağını düşünüyorum. Yenilenen Hakkari ile cumartesi günü halk olarak meydanda ve sayın Erdoğan'ı coşku ile karşılayacağız. Ben şahsen umudumu hiç yitirmedim. Hakkari'mizin il kalması hususunda hepimizi mutlu edecek açıklamaları duyabileceğimizi umuyorum.
Bu arada beni Yüksekova düşmanı ilan eden zihniyete yanıt verme gereğini bile duymuyorum. Düşmanlık kötü bir yürekte barınan duygudur. Benim yüreğim bunu besleyecek kadar kötüleşmedi. Ayrım ve gayrımız yok. Biz Türkiye olarak bir bütünüz.
Toplum olarak nedense eleştiriye hiç açık değiliz. Birbirimizi sevmeyi beceremediğimiz sürece bu dünyada mutlu olmayı becerememiş oluruz. Çünkü birbirimize tahammülümüz yok. Yüksekova il olursa hepimiz kazançlı çıkarız. Ama Hakkari ilçe olursa hepimiz zarar ederiz.
Yine kendime yakışanı yaparak yazımı sonlandırıyorum. Bana sözlü saldırıda bulunan, beni küfür yağmuruna tutan, hakaret eden ve küçümseyen herkese TEŞEKKÜR EDİYORUM...