Aylık Asayiş Güvenlik Toplantısı için Valilik toplantı salonunda buluşuyoruz. Her zaman 1 saat süren toplantı bu defa 2,5 saat sürdü. Valimiz ve Belediye Başkan Velilimiz Ali Çelik, oldukça dertliydi. İçini döktü ve “Of beee rahatladım” dercesine gülümsemeyle toplantıyı sonlandırdı.
İlimizde görev süresi 9 ay oldu. Bu süre zarfında tanındı, sevildi, güven kazandı. Biz öz Hakkarililerin bile gitmediği ve gidemediği her yere gitti. Sürekli vatandaşlarla iç içe, kapısı ve gönlü her kese ardına kadar açık bir vali…
Gözlemlerime ve mesleki tercübeme dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Sayın Ali Çelik’i başarılı ve farklı kılan iki etken var.
Biri yokluğu ve çaresizliği çok çektiği için çaresizin halinden çok iyi anlıyor oluşudur. Diğeri ise çok araştıran ve çok okuyan biridir. Kitap okuyan her bilge doğru düşünür, akıcı konuşur. Bilgi düşünmeyi var eder.
Belediye Başkanlığına Kayyum olarak atanması ile başlayan haksız saldırı ve eleştiriler haklı olarak kendisini yıpratmış. Sosyal medyada hakkında çeşitli söylem ve videolar yayınlandı. “Belediye Başkanlığı ataması benim için istek değil görevdi.
Birbirimizi dinlemeden, anlamadan yargılamamalıyız. Hak ve hukuku korumak bizim görevimizdir. Seçim kampanyasında İsmet Ölmez’e para aktarmışız. Bu milletim 1 lirası boğazımdan geçerse veya vesile olursam Allah canımı alsın. Ben Ankara’da kapı kapı gezerek beni Kayyum atayın demişim. Bu tür ithamlarda bulunanlarda vicdan var mı diye merak ediyorum”…
Hakkari’de görev yapan ulusal ve yerel medya mensubu arkadaşlarımızla birlikte kendisini nefesimizi tutarak merakla dinledik. İçine öylesine birikmiş ki efkar konuştukça, paylaştıkça rahatlıyor gibiydi.
Sözlerini şöyle sürdürdü; “Benim tek derdim Hakkari’dir. Burada işsizliği azaltmaktır, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğini garantiye almaktır. Onları her türlü tehlikeden ve beladan korumaktır. İki tane çocuğum var. Ben bir baba olarak kendi çocuklarım için ne istiyorsam her çocuk için aynı şeyi isterim. Siyasete çocukları karıştırmamalıyız. 9-10 yaşındaki çocuğun eline taş verip polis aracını taşla dememeliyiz.
Çocukları bu gerginliğin bir parçası yaparak arkasında saklanmamalıdır. Bilgiye, güzel ahlaka dayalı çocuklar yetiştirmeliyiz. İnsan ideolojisi sevgi ve saygı olmalıdır. Çocuklarımızı bağımlı yapmak isteyen torbacı, baron, adı ne olursa olsun bu zehir tacirlerine asla geçit ve fırsat vermeyeceğiz.”
Vali Çelik’in en dertli olduğu konulardan biri de Hakkari imajıydı.
Vali Çelik sözlerini şöyle sonlandırdı; “Aylar öncesinden 120 iş insanının ilimiz gezisini planlamıştık. Çeşitli meslek guruplarından İstanbul Ticaret Odasında kayıtlı yatırımcılar çeşitli projeleri hayata geçirmek adına ilimize geldiler. Onları kaos içerisinde ağırladık. Boya ve tekstil fabrikası kurmayı tasarlamışlardı. Buradaki gerginlik onların bu hevesini kırdı ve geri tepti. Bu kötü algı Hakkari’ye ve halkına zarar veriyor.”
Valimiz adeta dert küpüydü. Kendisini 2 saat, 11 dakika ve 27 saniye dinledim. Hiç ara vermedi. Bir yudum su bile içmedi. Bize de efkardan ne su ne de çay bile ısmarlamadı.