Tarihe dönüp baktığımızda kara sayfalara işlenmiş yüzlerce gazeteci cinayeti var. Sadece Güneydoğu’da 1992-93 tarihlerinde isimleri bizde kayıtlı olan 17 gazeteci arkadaşımız öldürüldüler.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı Av. Gökhan Küçük, “Kamu hizmeti yapan gazeteciye karşı suç işlendiğinde onu koruyacak özel bir hüküm yok” diyor. Kamunun yararı, halkın haber alma hakkı için çalışan gazeteciler ile gazetecilik mesleğinin ülkemizde halen bir tehdit olarak algılanmaya devam ediyor.
Meslektaşım, Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı arkadaşımız Sinan Aygül’e yapılan saldırı bardağı taşıran son damla oldu.
Hakkari ve çevresinde 40 yıl gazetecilik yaptım. Öldürülmedim ama yüzlerce kez öldüm. Yediğim küfürler, aldığım dayaklar ve gördüğüm işkenceleri kitap haline getirdim. Çıkarlarına ters düştüğümüz her kesimden hakaret ve saldırı gördük. Yanlı medya modasına ayak uydurmayan her dürüst gazeteci taciz ediliyor. Halkı doğru bilgilendirmek adına haberin doğruluk ilkesini benimseyerek yazmaya devam edeceğiz. Bize yapılan her saldırı halka yapılmış saygısızlıktır. Çünkü biz halkın gözü, sesi, kulağıyız. Bizim dışımızda hangi meslektekiler cebinde kefeni ile dolaşır?
Hakkari’de biz bu sıkıntıları yaşamaya devam ediyoruz. Eleştirisel yazılarımıza bile küfür ve hakaret işitiyoruz. Ak Parti ve MHP’ye değindiğimde devletçi ve ajan, HDP’ye değindiğimizde terörist ilan ediliyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlardaki hizmet aksamalarına değindiğimizde uyarılıyoruz. Aşiret kavgalarını haber konusu yaptığımızda tehdit ediliyoruz. Sanki bir akım modası varmış adı “VURUN GAZETECİYE”…
Sinan Aygül’e atılan her yumruğu tüm gazeteciler suratında his etti. Bizde koruma, silah taşıma yok. Tek silahımız kalemimizdir. Bizde şiddet, vurma, kırma da olmaz ama yazmaya da devam ederiz. 1990’lı yıllarda sadece daktilo vardı. Haber yazamayayım diye parmaklarım tek tek işkence edilerek kırmaya çalıştılar. Parmaklar alçıya alınırken de ben söyledim gazeteci kardeşim Halil yazdı. Yani sonuçta yine yazmaya devam ettim. Bizleri asla bitiremezler, her öldürülen gazeteci yerine onlarca gazeteci aynı yolda yürümeye devam eder. Hrant Dink öldürüldü ama onun adına açılan vakıfta binlerce gazeteci yetişiyor.
Bir eleştirim de Türk dizilerine olacak. Hepinizin dikkatini çekmiştir. Mikrofonlarını uzatarak soru yönelten gazeteciler tartaklanıyor, hakaretlere maruz bırakılıyor. Bu görüntü moda haline gelerek bir çok dizide tekrarlanıyor. Müsaadenizle bir uyarım da senarist ve yapımcılaradır.
Hakkari Gazeteciler Cemiyeti olarak meslektaşımıza yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Halkımızın sağlıklı haber alma özgürlüğüne sağlığımızı hiçe sayarak doğru bilgilendirmeye ve yanlışların üzerine gitmeye devam edeceğiz.
Basın özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasi olmaz.
Demokrasinin olmadığı yerde insan hakları olmaz.
İnsan haklarının ihlal edildiği yerde her türlü şiddet devam eder.
Basını tehdit ve hedef gören tüm zihniyetlere şunu diyorum; biz yazmaya devam edeceğiz…