Tam 2 yıl önceydi. Kendini halsiz ve kötü his etti. Kardeşleriyle birlikte kol kola hadi bir doktora görünelim diye Ankara’ya gittiler. Özel Koru Hastanesinde tedavi görmeye başladı. Biraz enfeksiyon kapmışsın, birkaç gün burada kalarak sağlığına kavuşursun denildi.
Sonradan anlaşıldı ki Lenfoma hastalığına yakalanmış. İyileşir, atlatır diye umut edilirken, virüs her yerine acımasızca sızdı ve onu esir aldı. 1984 doğumlu, 1 çocuk babası, hem öğretmen, hem sanatçı, hem şair… Eğitim ve öğretim zili çalarken, öğrencileri onu beklerken kırık bakışı, solgun gözleriyle son kez sanatçı ağabeyi Kemal Çiftçi’ye bakarak bu dünyadan göç etti.
Kardeşleriyle kol kola gittiği Ankara’ya bu kez tabutun içinde kardeşleri ve sevenlerinin omuzlarında taşınarak toprağa verildi. Sadece onun okulu değil, tüm öğretmen ve öğrenciler, tanıyan ve tanımayan her kes yas tuttu. Yüreklerde yaktığı ateş 2 yıl geçmesine rağmen henüz sönmedi.
Sanatçı Ağabeyi Kemal Çiftçi, kardeşi Davut Çiftçi’nin ölümünden sonra defalarca kalp krizi geçirerek anjiyo oldu. Tıkanan damarları açıldı ama yüreğindeki acı bir türlü silinmedi. Üzümcü aile mezarlığındaki kardeşini sürekli ziyaret ederek ağıtlar yakıyor, yanık türkülerle özlem gideriyor.
Allah kimseye evlat ve kardeş acısı vermesin. 5 yaşında öksüz bıraktığı oğlu 7 yaşına girdi. Gözleri hala her yerde babasını arıyor. Her kapı çalındığında, “Ben açacağım, babamdır” diyerek koşuyor.
Her zil çaldığında Davut Hoca geliyor akıllara. Her sonbahar yaklaştığında rüzgârın uçurttuğu sarı yapraklar onu anımsatıyor bize. Annesi Safiye Çitçi’nin göz çukurlarında gözyaşları buz tuttu erimiyor.
Davut Çiftçi, ölümünün ikinci yılında yine ailesi ve sevenleri tarafından yad edildi. Mezarını ziyaret eden sevenleri dualara gözyaşları da dahil ederek kendisine duyulan özlemi bir kez daha haykırdılar. Mekanın cennet olsun güzel kardeşim…