Türkiye, birkaç dördün toplamını ve çarpmasını tartışırken hafta sonu velisi olduğum oğlumun okuluna davet ediliyorum. Cumartesi günü saat 14.00 da tertiplenen toplantıya hem gazeteci hem de bir veli olarak severek iştirak ettim.
Saatler ilerliyor 28 kişilik sınıfta 10 veli sıralarda yerimizi alıyoruz. Sınıfın içinde volta atan genç öğretmen ikide bir saatine bakıyor, kapıyı gözetliyor ve heyecanlı bekleyişini sürdürüyor.
Arkadaki sırada oturan bir bayan veli genç öğretmene sordu;
“Hocam neden toplantıyı başlatmıyoruz?”
Daha 10 kişi var, velileri bekliyoruz.
Bir başka veli gülümseyerek ve sesini yükselterek; “Hocam 10 kişi gelmişse bu bir rekordur, şükredin” dedi.
Bizdeki konumu ve durumu bilmeyen genç öğretmen 1 saat rötarla toplantıyı başlattı. Saatlerce kapıyı gözetlemesi ve saatine bakıp veli beklemesi onun sadece zamanını çalmıştı. Biz ona değil o bize alışacak.
Acı ama gerçek. Eğitim ve öğretimin ilk haftasında birinci sınıfa başlayan çocuklarımızın heyecanlarına ortak olmak adına toplantı düzenleniyor. Hayatımızdaki bir çok alışkanlıklarımızdan vaz geçebiliyoruz ama şu çocuklarımızın eğitimiyle ilgili ilgisizliğimizi bir türlü değiştiremiyoruz. Bu durumdan hem okul idaresi, hem öğretmenler hem de öğrenciler şikayetçi. Çocuğunun hangi sınıfta olduğunu bilmeyenimiz var.
Onu geçtik, gelelim daha önemli konuya. Okul bahçelerinde düğünler tertipleniyor. Toplantının yapıldığı saate bile müziğe mola verilmedi. Yüksek müzik gürültüsünden öğretmenin ne dediğini anlayamadık. Dışarıdaki ses içeriye işkence olup adeta duvarlardan sızıyordu. Yine gariban öğretmene soruyoruz; “Hocam 20 dakika müziğe ara vermeleri için düğün sahibine ricada bulunsaydınız ya”…
Okul bahçeleri düğün törenleri için kiralanıyor mu, hatır, gönül ile mi veriliyor bilmiyorum. Ama bana göre doğru bir yer değil. Bu alışkanlık bari hafta sonları yapılan veli toplantılarında bari yok edilsin. Türkiye’nin derdi 4+4+4…. Bizim derdimiz tüm dörtlerin çarpması. Allah sonumuzu hayır etsin…