“İşini iyi yap, işini iyi yapmak kazancının karşılığı değil karakterinin yansımasıdır” demişler. Adını ve başarılarını çok işittim. Yıllar sonra bir akraba düğününde Yüksekova’da karşılaştık ve tanıştık. Geçmişe göz attığımızda ilimizde az sayıda yani bir elin parmakları kadar Avukatımız vardı.
Yeterli sayıya ulaşamadığında Baro’muzu da kuramıyorduk. 2005 yılında Hakkari Barosu kuruldu ve toplam Avukat sayımız 200 rakamına ulaştı.
Hepsi birbirinden değerli, genç, güzel yürekli insanlar. Salih Çobanoğlu ile tanışmıştık. Fakat adını yıllardır çok işittiğim, başarılarıyla gururlandığım Av. Rıdvan Çobanoğlu ile ilk kez bir araya geliyoruz. Lacivert ceketi, mavi gömleği, temiz yüzü ama kirli sakalıyla özgüven duruşu, söylem ve sohbetiyle beni kendisine hayran bıraktı. Avukatlar güzel savunma yapar, etkili konuşur çünkü bu onların işi.
Fakat Avukat Çobanoğlu duruşma salonundaymış gibi etkileyici (Kürtçe ve Türkçe) konuşmasıyla insanı büyülüyor.
İstanbul’da Avukatlık yapmak, orada hak ve hukuk savunucusu olmak biraz daha zordur. Orada isim yapmak, en zor davaların kahramanı olmak daha da zordur. Av. Rıdvan Çobanoğlu öyle bir isim yapmış ki, Türkiye’nin her tarafından, yurt dışından bile en zor davaları üstleniyor. Kendisi Yüksekova doğumlu ve her yerde gururla, “Ben Hakkariliyim” diyor.
Sadece başarılı bir Avukat değil, aynı zamanda tutarlı bir işadamı, iyi bir araştırmacı, resim-doğa tutkunu, şiir yazar, şarkı söyler. İnsanı insan yapan vicdandır ilkesiyle hak ve hukuk ihlali yaşayanların kurtarıcısı olmanın yanı sıra, paylaşımcı, yardıma muhtaç çevresindeki insanlara da gizli katkı sunan güzel yürekli bir kardeşimizdir.
Hakkarili olmak ayrıcalıktır. Hakkarimizin yetiştirdiği böylesine başarılı aydınlarımızın zirvede olması ve kazanımlarıyla gündem olmaları elbette bizleri onurlandırıyor.
Avukat Çobanoğlu’yu tanımaktan ve kendisiyle kaçak çay eşliğinde derin bir sohbet etmekten büyük keyif aldım. Her başarılı Hakkariliyi yansıtmaktan ve tanıtmaktan geri kalmayacağım. Birimizin başarısı hepimizin onur kaynağıdır.