Dr. Dilek Yeşilbaş
Bafra doğumlu, 46 yaşında.
2008 yılında mecburi hizmet kapsamında Hakkari’mize görevlendirildi. O dönemde rotasyon uygulamasıyla her gelen en fazla 3 ay kalırken veya ilimize gelmektense istifa etmeyi tercih edenler artarken Dilek Yeşilbaş, Hakkari’ye ve yöre halkına hayran kaldı. Burada tam 2 yıl kalarak çocuk ve gençler için sosyal projeler yaptı.
Uzmanlık alanları Bipolar bozukluk, bireysel terapi, cinsel işlev ve kişilik bozukluklarıdır. Mesleki disiplin ve bilgisiyle kendi alanında çok iyi tanınan bir PASİKİYATIR ve Uzman doktordur.
Yeşilbaş, 12 yıl aradan sonra yeniden Hakkari’ye geldi. Yakın bir tanışın mutlu günü için düğün merasimine katılım sağlamak üzere İstanbul’dan Hakkari’ye geldi. Fistan-Kıras dediğimiz yerel kıyafetleri giyerek halayın başını çekti. Eski dostlarla hasret giderdi, Sümbül Dağı ve Zapsuyu ile kucaklaştı.
Her zaman “Hakkari Bir Sevdadır” diyorum ya, işte bu kara sevdaya tutulanlardan biri de Dr. Dilek Yeşilbaş’tır.
Hakkari’de güzel anılar biriktiren Yeşilbaş ile Sümbül Dağı eteklerinde ilimizi konuştuk. İşte duyguları kabartan sözleri; “İnsan memleketini gördüğünde derin bir oh çeker ya benim için öyle bir şey, memleket gibidir bana. Oradaki insanları gördüğümde kendi memleketim gibi, akrabalarım, eş ve dostlarımı görür gibi kucaklaştığım bende yeri ve değeri çok büyük olan bir şehirdir Hakkari…
Dağı taşı eyvallah, beni cezbeden, kalbiyle yaşayan, birbirlerini kalp üzerinden tanıyan ve bu yol ile iletişim kuran birçok güzel insanın bir arada bulunuyor olmasıdır. İçinde nefes aldığım, içinde ailem dediğim kalbinde çok rahat ettiğim, kalbime çok rahat aldığım, çok fazla sayıda güzel insanların olduğu kıymetli bir şehirdir.
Karşıdaki insanı incitmemek üzere ilişki geliştiren ve bu evrensel değerlere çok uyan bir hayatı yaşama biçimi vardır. Duygusal olarak anlaşıldığımı his ettiğim, anladığıma inandığım pek çok insanı vardır. Göz göze bakarak bile duygularımız üzerinde iletişim kurabileceğimiz insanları vardır. “
Hakkari beni sever, ben de Hakkari’yi severim diyen Dr. Dilek Yeşilbaş, ilimizi ve halkımızı anlatırken gözleri doluyor. Ben onu dinlemeye, kendisi de Hakkari’yi anlatmaya devam ediyor: “Gönül bağımın olduğu bir tanışın düğün merasimine geldim. Hakkari ile ilgili ön yargıları olan kişilere söyleyeceğim tek şey sadece gelip görmeleridir. Gelip bu güzel kente misafir olsunlar.
Bende gelip görmeseydim hayatımın bundan sonraki sürecine damga vuran bu güzel insanlarla tanışmamış olacaktım, ben eksilecektim. Benim en büyük zenginliğim Hakkari’ye geldiğim için, bu insanlarla temas ettiğim için kurduğum güzel ilişkiler, güzel dostluklardır. Hayatta bunun üzerine daha büyük bir zenginlik tanımıyorum. Ben bir Hakkari kızıyım, katıldığım düğünde giydiğim yöresel kıyafetler içinde bunu daha çok his ettim. Hakkarili insanlar kalbiyle her şeyi anlayabiliyorlar. “
12 yıl geçmişti, fakat kendisine duyulan sevgi ve özlem çok canlıydı. Haber yayıldı, Dilek Hocamız gelmiş denildi. Tanıyan ve seven herkes onu görmek ve kucaklaşmak üzere bulunduğu alana akın etti. Yüzlerce aile kendisini evlerine buyur ettiler. Geceyi Tuğan Ailesinde geçirdi.
Bizi bu denli seven yürekli bir doktora işte cevabımız; “BİZDE SENİ SEVİYORUZ HAKKARİ KIZI”…
