İş gereği Ankara, Alanya ve Antalya’ya bir haftalık bir gezinti yaptım. Her tarafta yankılanan çocuk sesleri, kahkaha çığlıkları, yüzü gülen mutlu çocuklar gördüm. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla da okul bahçelerinde bayram provaları vardı. Dün Hakkari’ye dönüş yaptım. Tekser civarı şehir girişinde bu kez Hakkari’li çocukları gördüm. Kimisi polis araçlarına taş atıyor, kimisi telaşlı koşarak korunmaya çalışıyor, kimi si de biber gazından baygın baygın yerlerde kıvranıyordu.
Her çocuk daha doğrusu her insan demokratik bir ortamda yaşama hakkına sahiptir. Her çocuk mutlu ve huzurlu bir ortamda büyümeyi hak ediyor. Dünyada en çok şiddet gören ve yaşamlarını kaybeden kadınlar ve çocuklardır. Hakkari başta olmak üzere bir çok kentte sokaklar kan ağlıyor. Hükümet ve Devlet artık bu sancıyı görmelidir. Bu tıkanıklığı çözmek zor değil. Ortadoğuyu andıran bu görüntüler onları hiç mi rahatsız etmiyor.
Her seçim öncesi mutlaka gerginliği tetikleyen yeni bir karar çıkıveriyor. Bu tür ambargo ve yasaklar BDP’nin gücüne güç katıyor. Seçim barajı uygulaması bir demokrasi ayıbı değilmidir? Bu arada sayın İçişleri Bakanımızdan bir istirhamımız olacak; günlük hayatımızın vazgeçilmezi olan biber gazı ayarını biraz düşürün, acısını biraz azaltın. Çocuk bayramında çocuklarımız, gençlik haftasında gençlerimiz ne yazık ki hak etmedikleri bir yaşam tarzıyla mutsuz ve huzursuz nefes almaya devam ediyorlar. Çocukların, kadınların ve hiçbir canlının işkence ve zulüm görmeyeceği barış ve huzur dolu bir dünya diliyorum…