Bahtı kara kentimin kara haberi bu kez Geçitli’den geldi. Kimisi hasta, kimisi akraba ziyareti ve kimi de alışveriş için merkeze hareket etti. Kirli senaryo start aldı ve 55. Km de döşenmiş mayına basıldı. Masum insanların tertemiz bedeni parça parça etrafa yayıldı.
Akıyor, akıyor…
Hakkari’de masumun ve mazlumun kanı akıyor.
Yanıyor, yanıyor…
Anaların yüreği yanıyor…
Ağlıyor, ağlıyor..
Barışa susamış herkes ağlıyor…
Yazıyor, yazıyor…
Dünya basını yine Hakkari’yi yazıyor…
Dört mevsimi unuttuk, beşinci mevsimde yani “acı ve gözyaşı” mevsiminde takılı kaldık. Ayağımızın altında mayın, gözümüzde biber gazı, yüreğimizde dert ile yaşamaya alıştırıldık.
Şimdi ne “evet”,
Ne “hayır”,
Ne “boykot” diyoruz.
Şimdi artık sadece “bizi vurun” diyoruz. Hergün bin defa ölmektense Sümbül dağını yıkın üzerimize hepimiz topluca ölmek istiyoruz. Ceset ceset dağlarda, bayırlarda, yollarda, toplanan cesetlerimize otopsi ekstra işkencesinden kurtulamayacağımıza göre yeni yasaya yeni bir madde eklensin ve bu madde de “Hakkari’yi topluca gömün” denilsin…
Nasılsa yakında yediğimiz ekmeğin içine bile “hamur mayın” konulsa şaşırmayın. Amerikan askeri bile Kuzey Irak’tan çekildi. Yıllardır savaş halinde olan birçok ülkede barış havası estirildi. Huzur ve demokrasinin uğramadığı tek yer neden sadece Hakkari’dir.
Ankara’da oturup Hakkari’yi izlemek yetmez.
İstanbul’da oturup Hakkari’yi yazmak olmaz.
Özgünüz, üzüldük demek hiç yetmez.
Siyasi parti liderleri meydanlarda bizi malzeme yapmasınlar.
Herkes barışın sağlanması konusunda çözüm üretilmelidir.
Silahların gölgesinden, ağaçların gölgesine geçme zamanı gelmiştir. Bıçak artık kemiği de delmiştir. Ateş düştüğü yeri değil her tarafı yakıyor. Taziye mesajları ve kameralar eşliğinde ziyaret showları bizi tatmin etmiyor.
Çağrımız Devlete,
Çağrımız hükümete,
Çağrımız PKK’ya,
Çağrımız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine,
Çağrımız tüm siyasi parti ve sivil insiyatif guruplarına,
Süreç kötüye gidiyor. Daha büyük katliamlar olmadan tedbir alınsın. Anlamsız ölümlerin garantisi yok, seçim yoğunluğu başlamadan diyaloğ ve önerilerle bu sorun çözülsün. Morg kapısında gözyaşı dökmekten, mezarlıklarda ağıtlar yakmaktan, uykusuz gecelerden, silah ve panzer görmekten bıktık artık.
Duyun sesimizi,