Adı Fatih Turan,1974 Hakkari Çukurca doğumlu. Annesini kaybettiğinde henüz 11 yaşındaydı.
Yaşar Turan hiç evlenmedi. Çocuklarına hem annelik hem de babalık yaptı. Mutlu, kültürlü, yardımsever ve tanınan bir aileydi.
Fatih Turan, 1994 yılında girdiği üniversite sınavlarında yüksek puan alarak İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihini kazandı. Kaydını yapmadı, okumadı.
Çünkü ısrarla hukuk istiyordu. Mağdurların ve mazlumların sesi olmak istiyordu. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesini başarıyla bittirdi ve Avukatlık cübbesini giydi.
Fatih’in en çok arzu ettiği şey Hakkari’de bir özel üniversite kurmaktı. Bu hedefine ulaşmak için Avukatlığa mola verip işadamı oldu.
Yurt dışında enerji ve inşaat sektöründe çalışmalar gerçekleştirdi. Kazandıklarını çevresindeki yardıma muhtaç kesimlerle paylaştı. Yaklaşık 300 öğrenciye tam burs veriyordu.
En samimi dostu Ali Tuğan, bir anısını şöyle anlatıyor; “ Fatih bir gün İstanbul’a giderken bindiği takside taksicinin ağladığına tanık olur. Neyiniz var diye sorar.
Yok bir şey efendim, boşverin der ve geçiştirir. Gideceği yol mesafesi uzun olunca tekrar sorar. Taksici ona özel sorununu anlatır. Yani 3 bin lira bulamazsa eşinden ayrılmak zorunda kalacak ve çocuklarını da yuvaya yerleştirecekmiş.
Taksiden inince taksimetre 120 lira yazmış. Cebinden 3.120 lira çıkartıp taksiciye uzatmış. Şoka giren taksici ne bu abi diye sorunca; 120 taksi parası bu 3 bin de sevabına sana veriyorum demiş. Ağlayan taksici bari telefon numaranı ver diyerek ondan ayrılmış.
Aylar sonra bir bayan Fatih Turan’ı aramış. Ben o parayı verdiğiniz taksicinin karısıyım. Siz Hızır mısınız? Bir yuvayı kurtardınız. Allah sizden razı olsun demiş. Fatih’de gülümseyerek; hayır ben Hakkari’li Fatih’im demiş ve o ailenin yemek teklifine evet demiş.”
Fatih Turan geçen yıl eniştesi Ayhan Ümit’i kaybetmişti. 25 yıldır haksız yere zindanlarda olan Serhat Tuğan için ise çeşitli hukuksal mücadele başlatarak onu özgürlüğüne kavuşturmak için çabaladı. Ferhat Tuğan gibi kendisi de Serhat’ın beraatını görmeden zamansız gitti.
Çok sevdiği Lokman abisi gibi gördüğü Ramazan Elmas’a göre Fatih Turan’ın bir başka benzeri görülmemiştir. Hoşgörülü, espritüel, sosyal, yetenekli, mert, korkusuz ve çok zeki bir karaktermiş.
Fatih’in en samimi dostlarından biri de abisi Gökhan’dı. İkiz değillerdi ama yapışık kardeşler gibiydiler. Gökhan’a danışmadan adım bile atmazdı.
Fatih Turan, İran Urumiye’de kaldığı otel odasında uzandığı yatağında derin bir uykuya daldı ve bir daha uyanamadı. Kimseyi rahatsız etmeden, kimselerle vedalaşmadan, zamansız ve sessizce herkese haksızlık ederek gitti. Cenazesi doğduğu şirin ilçe Çukurca’da binlerce kişinin katılımıyla toprağa verildi.
Çukurca yolu Macit Ağa’dan sonra bir kez daha binlerce araç konvoyuna ev sahipliği yaptı. Taziye ziyaretinde bulunmak üzere her taraftan ilçeye akın ediliyor.
Eski Belediye Başkanı Yaşar Turan, ayakta duruyordu, herkesi kucaklaşarak selamlıyordu ama içi enkaz gibiydi. Yıkılmış acılı bir babaydı.
Gökhan ise halen şoktaydı ve sanki Fatih’in gidişine inancı yok gibiydi. Gözleri sürekli kapıda sanki heran Fatih içeri girecek gibi beklemedeydi. Taziye devam ediyor ve günde 2 bin kişi Turan ailesini ziyaret ediyor.
Dile kolay çocuklarımızı büyütüyoruz, okutuyoruz, tam verimli olacakken, topluma, memlekete faydalı olacakken erkenden ölüme uğurluyoruz.
Seni özleyeceğiz sayın Avukatım…