Bilindiği gibi konu ile ilgili tasarı TBMM’ne getirilmiş ama burada başta CHP ve MHP milletvekillerinin desteği ve Ak Parti içerisindeki bazı milletvekillerinin katkısıyla tasarıdan çıkarılmış ve böyle bir uygulamanın yürürlüğe girmeyeceğine dair söz alınmıştı.
Her ne olduysa 16 Nisan Başkanlık sisteminin kabulü ve TOBB’nin Olağan Genel Kurulunda Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşma ile bir kez daha kâbus gördüğümüz ilçe olma durumumuz kabuk bağlayarak gerçeğe dönüşerek önümüze geliyordu. Evet, ilçe oluyorduk ve bunu ilk ve son kez Cumhurbaşkanı tekrar gündeme getirerek işi bitiriyordu.
Tüm Hakkâri Sivil Toplum Kuruluşları ve Hakkâri aşiretlerinin ileri gelenleri ile Hakkâri eşraflarının büyük kısmı ve TBMM’de başta MHP ve CHP olmak üzere Ak Partinin de bazı milletvekillerinin katkısıyla tasarı gündemden çıkarılarak o an için ilçe olma durumumuz bir başka bahara yani dünkü Cumhurbaşkanının TOBB’nin Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmayla sonlanıyor ve kâbus gerçeğe dönerek ilçe olma durumumuz resmen başlıyordu.
Şimdi alınan bu kararı sonrası Hakkâri Halkı olarak ne yapacağız. Tek adam dedikleri bu olmalı ki Cumhurbaşkanının aldığı bir kararı hangi mercii görüşüp bunun hatalı ve yanlış bir karar olduğunu söyleyebilecek, gündeme getirecek.
Sayın Cumhurbaşkanı “Şehircilik benim işim diyor. Çünkü Ben belediyecilikten geldim” diyor. El hak doğrudur. Peki, Hakkâri ve Şırnak haricinde Türkiye’de şehir olmayı hak etmemiş daha kaç şehir var. Hakkâri ve Şırnak’ın -ki Hakkâri 1936 yılında, Şırnak 1991 yılında il yapılmış- nasıl il yapıldıklarını sorguluyorken aynı coğrafi şartları taşıyan bir Bayburt’tu, bir Artvin’i, bir Tunceli’yi, bir Kilis’i ve bir Bartın’ı göz önüne getirtmiyor ve bunları es geçiyordu.
İlimiz için söyleyelim. Hakkâri il olma vasıflarına haiz değildir. Ama 1936 yılından beri il olma durumunu koruyan ve birer memur şehri dışına çıkmayan, yıllar yılı sürgünler yatağı ilan edilen bu yerde Irak ve İran gibi iki devlete sınırı varken buralara sınır kapılarının açılamamasını, buradan ihracat ve ithalatın yapılamamasını ve küçük çaplı ticari faaliyetlerinin dışında herhangi bir ticarete izin verilmemesinin sebebi Hakkâri’nin il olma durumu mu izin vermemiş!
Gelişmesine ve kalkınmasına olumlu katkı sağlayacak bu kapılara izin vermeyen Hükümetler değil mi Hakkâri’nin il olma ve il kalma şansını yok eden.
Her şehrin coğrafi yapıları farklıdır. Kimi deniz kıyısında, kimi bir göl kenarında, kimi ovada ve kimi de bir dağ yamacında kurulmuş olabilir. O şehri kalındıran o şehrin haiz oldukları değerlerin kullanılması ve bunların hayata geçirilmesidir. Hakkâri coğrafi yönden dağlıktır, kuş konmaz kervan geçmez yerdedir.
Ama Hakkâri dağlarıyla turizme kazandırılacak birer kayak merkezi ve kış sporlarının üssü olabilirdi. Vadisi dar ve debisi fazla olan onlarca akarsuyu üzerinde inşa edilecek onlarca barajından enerji üretilseydi Hakkâri’nin konumu bugün çok farklı olurdu. Hakkâri’nin yeni yeni keşfedilen madenleri çıkartılıp ekonomiye kazandırılsaydı herhalde bugün için Hakkâri’nin ilçe olma durumu gündeme gelmeyecek ve Hakkâri kalkınmış ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan şehirlerden biri olma konumunda olacaktı.
Ha şunu da ekleyelim. Yıllar yılı adımız terör, anarşi, şiddet ve katliamlarla anıldı. Güvenlik ve huzur aranır oldu. Bundan dolayı Hakkâri ilçe olma durumuna düşürülürse bu durumda olan Türkiye’de onlarca il var. Onlar ilçe durumuna düşürülmezken bizim ısrarla ilçe durumuna düşürülmemiz Türkiye’ye ne kazandıracak.
Üstelik 16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği paketinde başkanlığa Hakkâri’den %35,4’lük bir oy oranı çıkmışken…
