Hakkari eğer hep geri kaldıysa bunun yegane suçlusu sadece yerel yönetim değil bize gönderilen yanlış vali atamalarıdır. Devletin sıcak yüzü dedikleri ısıyı sadece birkaç vali hafiften yansıtabildi.
Yıl 1976. Dönemin İçişleri Bakanı Hakkari’ye gelir. Kütüphanede bir halk toplantısı düzenlenir. Bakan konuştuktan sonra Hakkari’nin ünlü işadamı rahmetli H.Mustafa ÜMİT’in babası İbrahim ÜMİT parmak kaldırarak söz hakkı ister.
-“Sayın bakanım valimizi başka yere göndermeyin” der.
Duygulanan bakan; “Valinizi bu kadar çok sevdiğinizi bilmiyordum. Merak etmeyin duruma bakarız.” der… Rahmetli İbrahim ÜMİT, şaşkın ve meraklı bakışlar arasında tekrar ayağa kalkar ve şunları söyler; “Sayın bakanım, bu vali Hakkari’yi yıktı bari başka yeri yıkmasın”…
İlleri valiler yönetir. İldeki en üst düzey yöneticidir. İlde devleti ve hükümeti temsil eder. Valiler, İçişleri bakanlığının önerisi, bakanlar kurulunun kararı ve Cumhurbaşkanının onayıyla atanırlar.
1976 ya bir örnek verdim. Şimdi çok uzaklara değil sadece 4 yıl öncesine gidiyorum. İçişleri bakanı Hakkari’ye geliyor denildiğinde herkes kepenklerini kapatır, evlerine kapanır bu sessizlikle protesto ederlerdi.
Yıl 2016-2017. İçişleri Bakanı Süleyman SOYLU Hakkari’ye geliyor denildi. Herkes yoğun bir heyecan ve titizlikle kapılarını ardına kadar açarak beklemeye koyuldu. Onunla tokalaşmak ve çay ısmarlamak için neredeyse bir yarış başladı.
Bakınız nereden nereye geldik. İşte tüm bunların tek sorumlusu valimiz Toprak’tır.
Hakkari tarihinde flamalı makam aracıyla her köşeye giden tek vali’dir…
Biz öz Hakkarililerin bugüne kadar hiç gitmediği ve görmediği yerlerde var olan tek vali’dir.
Kendisinde bir Hakkari sevdası var.
Geçenlerde bir ilkokulda görüş aldığım çocuklar “büyüyünce vali olmak istiyorum” demeleri ilginç değil mi?
Vali Toprak ilimize ilk geldiğinde çarşı ve esnaf ziyaret turuna çıkar. Çarşıda vatandaşlarımızla tanışıp tokalaşırken elini uzattığı bir genç onu red eder.
“Ben HDP’liyim. Vali ile tokalaşmam” der. Valimiz hiç bozuntuya vermeden “canın sağolsun” der ve ayrılır. O genç ertesi gün gider sayın validen özür diler ve ellerinden öper.
Cüneyit Orhan TOPRAK, çok yönlü, merhametli, donanımlı bir karekterdir. Doğayı, hayvanları, macerayı, çalışmayı, her şeyden önce insanları çok seviyor.
Zoru seviyor, soğuğu seviyor… Annesi hasta yatağında “beni bırak görevine dön. Hakkari’nin sana ihtiyacı var” diyerek dualarıyla güç verdi.
Babası emekli bir vali ve zamanında yaptığı hizmetler halen konuşuluyor. Her başarılı valinin arkasında güçlü bir kadın var. Eşi Dr. Funda hanım tam bir melek…
Sayın valimizin annesi vefat ettiğinde Kayseri’ye taziyeye gittik. Kendi evinde vali kimliğini gizleyerek bize elleriyle çay ikram etti, arabaya kadar eşlik etti.
Çocuklar büyüyünce vali olmak istiyor.
Gençler “En büyük vali bizim vali” sloganları atıyor.
Kadınlar gördükleri her yerde alkış tutuyor.
Yaşlılar kendisine dua ediyor.
Halk flamalı araç gördüğünde ayağa kalkıyor, düğme ilikliyor.
Daha ne olsun. Hangi valiye nasip oldu ki bu çığ büyüklüğündeki sevgi.
Vali Toprak düzenimizi bozdu. Yüreklerimizi onardı, kırgınlıklarımızı giderdi. Kepenk kapamalara son verdirdi, ölümlere mola verdirdi, sokaklara huzur ışıltısını verdi.
Kendisine bir ömür Hakkari’de görev yapacaksın denilse inanın kalır ve çalışır. Neredeyse 1 yılı dolacak henüz izin kullanarak kentten ayrılmış değil.
Aksine Erzincan, Ankara ve Kayseri’deki akrabaları sık sık ilimize gelerek buluşma adresleri değişmiyor. Vali TOPRAK, bize ve ilimize bir ödüldür, talihtir, şanstır…
Hakkari olarak en talihli dönemi yaşıyoruz. Yönetim kadromuz çok iyi. Vali, Tugay Komutanı, İl Jandarma Komutanı, Başsavcı, Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürü birlikte hareket ediyor.
Bu hareket kentimizin huzuruna yansıyor. Allah bu düzeni, birliğimizi ve beraberliğimizi bozmasın.
